Kefilin Asıl Borçluya Rücu İstemi Yargılamayı Gerektirir


İtiraz ve Şikayet, Menfi Tespit, İstirdat davaları, İtirazın Kaldırılması ve İtirazın İptali davaları, İlamlı, İlamsız Takip, İcra Takibi Hakkında Temel Bilgiler, Takibin Kesinleşmesi, Taahhüdü İhlal vb.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
Hepsihukuk
Mesaj Panosu Yöneticisi
Mesajlar: 2291
Kayıt: 28 Mar 2021, 13:29
İletişim:

T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi

ESAS NO : 2013/220
KARAR NO: 2013/6405


Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının onanmasını mutazammın 18.10.2012 tarih, 21337/30180 sayılı daire ilamının müddeti içinde tashihen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi A.Ö. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

İİK.nun 68/1. maddesi gereğince; talebine itiraz edilen alacaklının takibi, imzası ikrar veya noterlikçe tasdik edilen borç ikrarını içeren bir senede yahut resmi dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri bir makbuz veya belgeye müstenit ise, alacaklı itirazın kaldırılmasını isteyebilir. İİK.nun 68/1. maddesinde yer alan yetkili makamların düzenledikleri belgelerin takip dayanağı yapılıp, ilamsız takibe konulabilmesi için, kanunda bu belgelerin, İİK.nun 68. maddesinde sayılanlardan olduğuna ilişkin özel hüküm bulunması gerekir(İİK' nun 143/2, 105/1,251/1, gibi).

Somut olayda, alacaklının, 3.kişi Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O. ile borçlu arasında yapılan kredi sözleşmesi ve banka ödeme dekontlarına dayalı olarak kefil sıfatıyla ödediği miktarın, kredi sözleşmesinin asıl borçlusu olan muteriz borçludan rücuen tahsili amacıyla genel haciz yolu ile takip yaptığı anlaşılmaktadır. Asıl alacaklısı banka olan kredi sözleşmesi ile banka ödeme dekontları, İİK.nun 68. maddesinde yazılı mücerret borç ikrarını içeren belge niteliğinde değildir. Öte yandan, kredi sözleşmesinin kefili olan alacaklının, kredi borcu nedeniyle ödemek zorunda kaldığı miktarın ne kadarı için sözleşmenin asıl borçlusuna rücu edebileceği de yargılamayı gerektirir.

O halde mahkemece, alacağın tahsili yargılamayı gerektirdiğinden itirazın kaldırılması isteminin reddi yerine yazılı şekilde kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup, Dairemizce mahkeme kararının belirtilen nedenlerle bozulması gerekirken onandığı anlaşılmakla borçlunun karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir.

SONUÇ:Borçlunun karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 18.10.2012 tarih ve 2011/21337 E. - 2012/30180 K. sayılı onama ilamının kaldırılmasına, mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.'nun 366. ve HUMK.'nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 28/02/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.






T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi


ESAS NO : 2011/31032
KARAR NO: 2012/16364


Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi N.Y.T. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

İİK.nun 68/1. maddesi gereğince; talebine itiraz edilen alacaklının takibi, imzası ikrar veya noterlikçe tasdik edilen borç ikrarını içeren bir senede yahut resmi dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri bir makbuz veya belgeye müstenit ise, alacaklı itirazın kaldırılmasını isteyebilir. İİK.nun 68/1. maddesinde yer alan, yetkili makamların düzenledikleri belgelerin ise takip dayanağı yapılıp, ilamsız takibe konulabilmesi için, kanunda bu belgelerin, İİK' nun 68. maddesinde sayılanlardan olduğuna ilişkin özel hüküm gereklidir(İİK' nun 143/2, 105/1,251/1, gibi).






Somut olayda, alacaklının, 3.kişi Türkiye İş Bankası ile borçlu arasında yapılan kredi sözleşmesi ve banka ödeme dekontlarına dayalı olarak kefil sıfatıyla ödediği miktarın kredi sözleşmesinin asıl borçlusu olan muteriz borçludan rücuen tahsili amacıyla genel haciz yolu ile takip yaptığı anlaşılmaktadır. Kredi sözleşmesi ve banka ödeme dekontları, İİK.nun 68. maddesinde yazılı mücerret borç ikrarını içeren belge niteliğinde değildir. Öte yandan, kredi sözleşmesinin kefili olan alacaklının, kredi borcu nedeniyle ödemek zorunda kaldığı miktarın ne kadarı için sözleşmenin asıl borçlusuna rücu edebileceği de yargılamayı gerektirir.

O halde, alacağın tahsil edilip edilmeyeceği yargılamayı gerektirmekte olup, mahkemece, itirazın kaldırılması isteminin reddi gerekirken yazılı şekilde kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.




SONUÇ :Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.'nun 366. ve HUMK.'nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 10/05/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.




T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi

ESAS NO : 2012/7777
KARAR NO: 2012/26397


Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi M.D. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

İİK.nun 68/1. maddesi gereğince; talebine itiraz edilen alacaklının takibi, imzası ikrar veya noterlikçe tasdik edilen borç ikrarını içeren bir senede yahut resmi dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri bir makbuz veya belgeye müstenit ise, alacaklı itirazın kaldırılmasını isteyebilir. İİK.nun 68/1. maddesinde yer alan, yetkili makamların düzenledikleri belgelerin ise takip dayanağı yapılıp, ilamsız takibe konulabilmesi için, kanunda bu belgelerin, İİK' nun 68. maddesinde sayılanlardan olduğuna ilişkin özel hüküm gereklidir (İİK' nun 143/2, 105/1,251/1, gibi).




Somut olayda, alacaklının, 3.kişi Türkiye İş Bankası ile borçlu arasında yapılan kredi sözleşmesi ve banka ödeme dekontlarına dayalı olarak kefil sıfatıyla ödediği miktarın kredi sözleşmesinin asıl borçlusu olan muteriz borçludan rücuen tahsili amacıyla genel haciz yolu ile takip yaptığı anlaşılmaktadır. Kredi sözleşmesi ve banka ödeme dekontları, İİK.nun 68. maddesinde yazılı mücerret borç ikrarını içeren belge niteliğinde değildir. Öte yandan, kredi sözleşmesinin kefili olan alacaklının, kredi borcu nedeniyle ödemek zorunda kaldığı miktarın ne kadarı için sözleşmenin asıl borçlusuna rücu edebileceği de yargılamayı gerektirir.

O halde, alacağın tahsil edilip edilmeyeceği yargılamayı gerektirmekte olup, mahkemece, itirazın kaldırılması isteminin reddi gerekirken yazılı şekilde kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ :Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.'nun 366. ve HUMK.'nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13/09/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.



T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi


ESAS NO : 2008/19353
KARAR NO: 2008/23299


Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :

Borçlunun daha önce kredi borcu nedeniyle hakkında yapılan A. 1.İcra Müdürlüğü'nün 2005/8987 K. sayılı takip dosaysındaki borcu ödeyen F.K. isimli şahsın bu ödeme nedeniyle alacağını noterlik aracılığıyla alacaklıya temlik etmesi sonucu adı geçen alacaklı bu belgelere istinaden borçlu Ş.G. aleyhine genel haciz yolu ile icra takibine geçtiği görülmektedir. Alacağı temlik eden F.K.nın, borçlunun sözü edilen kredi borcuna kefil oludğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle işbu belge İİK'nun 68.maddesinde sayılan kesin borç ikrarını içeren nitelikte olmayıp kefaletten dolayı ne miktar rücu edileceği hususu yargılamayı zorunlu kılmaktadır.

O halde mahkemece alacaklının isteminin reddi yerine yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.

SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 26.12.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“Genel İcra Hukuku” sayfasına dön