TBK. 76. Md.ne Göre Geçici Ödeme Yapılmasına İlişkin İlamların İcrası


İtiraz ve Şikayet, Menfi Tespit, İstirdat davaları, İtirazın Kaldırılması ve İtirazın İptali davaları, İlamlı, İlamsız Takip, İcra Takibi Hakkında Temel Bilgiler, Takibin Kesinleşmesi, Taahhüdü İhlal vb.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
Hepsihukuk
Mesaj Panosu Yöneticisi
Mesajlar: 2291
Kayıt: 28 Mar 2021, 13:29
İletişim:

TBK. m. 76'da: “Zarar gören, iddiasının haklılığını gösteren inandırıcı kanıtlar sunduğu ve ekonomik durumu da gerektirdiği takdirde hâkim, istem üzerine davalının zarar görene geçici ödeme yapmasına karar verebilir.

Davalının yaptığı geçici ödemeler, hükmedilen tazminata mahsup edilir; tazminata hükmedilmezse hâkim, davacının aldığı geçici ödemeleri, yasal faizi ile birlikte geri vermesine karar verir.” denilmektedir.


Örnek İçtihatlar

T.C YARGITAY
21.Hukuk Dairesi
Esas: 2015/ 20603
Karar: 2016 / 9336
Karar Tarihi: 07.06.2016

ÖZET: Dava, iş kazası nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararların karşılanması istemlerine ilişkindir. Somut olayda davacının manevi tazminat isteminin reddine karar verildiği uyuşmazlık konusu değildir. Davalı tarafından yargılama sırasında ödenen …-TL’lik geçici ödemenin …-TL’si davacıya manevi zarar karşılığı olarak verilmiştir. Halin böyle olması karşısında manevi tazminat davasının reddi sonrasında davacının manevi zararına karşılık aldığı …-TL miktarlı ön ödemenin yasal faizi ile birlikte davalıya geri ödemesine karar verilmeli iken bu hususun karar yerinde göz ardı edilmesi doğru olmamıştır.
(6098 S. K. m. 76) (6100 S. K. m. 370)

Dava: Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; bozmaya uyarak ilamda yazılı nedenlerle 91.221,41 TL maddi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, manevi tazminat isteminin reddine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi davalı vekilince istenilmesi ve de duruşma talep edilmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 07/06/2016 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı vekili Avukat … ile karşı taraf vekili Avukat … geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü ve aşağıda karar tesbit edildi.

Karar: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici nedenler ile temyiz nedenlerine göre davalı şirket vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine,

2-Dava, iş kazası nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararların karşılanması istemlerine ilişkindir.

Mahkemece; davacının manevi tazminat talebinin reddine, maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 91.221,41-TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 12.11.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Dosya kapsamından yargılama sırasında 6098 sayılı B.K.’nun 76. maddesi kapsamında davacı lehine 20.000,00-TL geçici ödeme yapıldığı, Mahkemece bu ödemenin 10.000,00-TL’sinin maddi, 10.000,00-TL’sinin ise manevi tazminata ilişkin olduğu yapıldığı kabulüne yer verildiği anlaşılmaktadır.

B.K.’nun “geçici ödemeler” başlığını taşıyan 76/2 maddesinde “ Davalının yaptığı geçici ödemeler, hükmedilen tazminata mahsup edilir; tazminata hükmedilmezse hâkim, davacının aldığı geçici ödemeleri, yasal faizi ile birlikte geri vermesine karar verir.” hükmü mevcuttur. Somut olayda davacının manevi tazminat isteminin reddine karar verildiği uyuşmazlık konusu değildir. Yukarıda değinildiği ve Mahkemenin de kabulü olduğu üzere davalı tarafından yargılama sırasında ödenen 20.000,00-TL’lik geçici ödemenin 10.000,00-TL’si davacıya manevi zarar karşılığı olarak verilmiştir. Halin böyle olması karşısında manevi tazminat davasının reddi sonrasında davacının manevi zararına karşılık aldığı 10.000,00-TL miktarlı ön ödemenin B.K.’nun 76/2 maddesi kapsamında yasal faizi ile birlikte davalıya geri ödemesine karar verilmeli iken bu hususun karar yerinde göz ardı edilmesi doğru olmamıştır.

O halde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, H.M.K. 370/2. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmalıdır.

Sonuç: Yukarıda yapılan açıklama gereğince; 22.10.2015 tarihli karara yeni bir madde olarak “7- Davacının manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesinin neticesi olarak; B.K.’nun 76. maddesi kapsamında davacının manevi zararına karşılık ödenen 10.000,00-TL geçici ödemenin ödenme tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davacıdan alınarak davalıya verilmesine.” hükmünün eklenmesine, kararın düzeltilmiş bu hali ile ONANMASINA, davalı yararına takdir edilen 1.350.00TL. duruşma Avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, aşağıda yazılı temyiz harcının davalıya yükletilmesine, 07.06.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.

T.C YARGITAY
12.Hukuk Dairesi
Esas: 2014/ 17657
Karar: 2014 / 23921
Karar Tarihi: 16.10.2014

ÖZET: Somut olayda; takibe dayanak yapılan geçici ödemeye ilişkin mahkeme ara kararının, İİK’nun 68/1. maddesindeki belgelerden olması nedeniyle itirazın kaldırılması isteminin kabulüne karar verilmesi gerekirken, istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. Hüküm bozulmuştur.
(2004 S. K. m. 68, 105, 143, 251) (634 S. K. m. 37) (6098 S. K. m. 76)

Dava Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi Adem Özdemir tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Alacaklı tarafından genel haciz yolu ile ilamsız icra takibine başlandığı, örnek 7 numaralı ödeme emrinin tebliği üzerine, borçlunun yasal sürede icra dairesine verdiği dilekçe ile diğer itiraz ve şikayet hakları saklı kalmak kaydıyla borca, yetkiye ve tüm fer’ilerine itiraz ettiği, alacaklının itirazın kaldırılması istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, dayanak belgeye istinaden ilamlı takip yapılmış olsaydı takibin durmayacağını, ilamsız takip yapılarak bu durumun önünün açıldığı gerekçesi ile istemin reddine karar verildiği görülmektedir.

İİK’nun 68/1. maddesi gereğince; talebine itiraz edilen alacaklının takibi, imzası ikrar veya noterlikçe tasdik edilen borç ikrarını içeren bir senede yahut resmi dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri bir makbuz veya belgeye müstenit ise, alacaklı itirazın kaldırılmasını isteyebilir. İİK.’nun 68/1. maddesinde yer alan yetkili makamların düzenledikleri belgelerin ise takip dayanağı yapılıp ilamsız takibe konulabilmesi için, kanunda bu belgelerin İİK.’nun 68. maddesinde sayılanlardan olduğuna ilişkin özel hüküm bulunması gerekir (İİK.143/2, 105/1, 251/1, 634 Sayılı Yasanın 37. maddesi gibi).

Diğer taraftan, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “Geçici Önlemler” başlığını taşıyan 76/1. maddesinde; “Zarar gören, iddiasının haklılığını gösteren inandırıcı kanıtlar sunduğu ve ekonomik durumu da gerektirdiği takdirde hâkim, istem üzerine davalının zarar görene geçici ödeme yapmasına karar verebilir” hükmüne yer verilmiştir.

Somut olayda; alacaklının, davacısı olduğu, Alanya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 14.11.2013 tarih ve 2013/674 Esas sayılı tazminata ilişkin dava dosyasında, ön inceleme tensip tutanağının 14 numaralı ara kararı ile 6101 sayılı Kanunun 7. maddesi ve 6098 sayılı TBK’nun 76. maddesine göre takdir edilen 10.000 TL geçici ödeme ile ilgili kısmı genel haciz yolu ile icra takibine koyduğu anlaşılmakta olup, bahse konu mahkeme ara kararı, ilam niteliğinde bir belge olmayıp, yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri belge niteliğindedir.

Mahkemece, takibe dayanak yapılan geçici ödemeye ilişkin mahkeme ara kararının, İİK’nun 68/1. maddesindeki belgelerden olması nedeniyle itirazın kaldırılması isteminin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.

Sonuç: Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,16.10.2014 gününde oybirliğiyle, karar verildi.

T.C YARGITAY
21.Hukuk Dairesi
Esas: 2013/ 15667
Karar: 2013 / 20940
Karar Tarihi: 18.11.2013

ÖZET: Geçici ödeme ihtiyati tedbir niteliğindedir. Bu nedenle kanun maddesi hükmüne uygun olarak tedbir kararına itiraz üzerine mahkemece ilgililerin davet edilip dinlenmesi, şayet taraflar gelmezse dosya üzerinden karar verilmesi gerekirken usul ve yasa hükümlerine uygun olmayarak karar verilmesi doğru bulunmamıştır.
(6098 S. K. m. 76) (6100 S. K. m. 389, 394)

Dava ve Karar: Davacı, 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 76. Maddesi uyarınca dava sonuçlanıncaya kadar geçici ödeme yapılmasına karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.

Hükmün davalılardan K… Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

Dava, iş kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, iş kazası sonucu yaralanan S… ‘ın malul kalması ile ekonomik açıdan kötü duruma düşen aile fertlerinin temel ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için Borçlar Kanununun 76. maddesi uyarınca geçici ödeme yapılmasına karar verilmesini talep edilmiştir.

Mahkemece, 17.06.2013 tarihli tensip tutanağının 11/j maddesi ile Borçlar Kanunu 76. maddesi gereğince davacının davalıların geçici ödeme yapması talebinin kabulü ile 20.000 TL nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

Dosyadaki belgelerden 12.03.2013 tarihinde TOKİ …Konutları inşaat projesinde çalışırken kaza geçirerek yaralandığı, dosyaya davalılardan K… Ltd.Şti vekili tarafından sunulan özürlü Sağlık Kurulu Raporunda özür oranının % 5 olarak belirtildiği, ekonomik ve sosyal durum araştırmasına göre kazazede işçinin eşinin ev hanımı olup ,başkaca gelirleri bulunmadığı, tensip tutanağı ile hükmedilen geçici ödeme yapılmasına ilişkin karara dayanarak davacı vekilince …10.İcra Müdürlüğünce yapılan takip sonucu dosya borcunun tamamının davalılardan Başbakanlık Toplu Konu İdaresinden tahsil edildiği, Mahkemece davalılardan K… Ltd.Şti vekilinin talebi üzerine 03.07.2013 havale tarihli yazı ile 17.06.2013 günlü tensip zaptının 11/j bendi gereği verilen geçici ödemeye ilişkin kararın 10.000,00 TL ye indirilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.

Geçici ödeme Borçlar Kanunun’nun 76. maddesinde ,’Zarar gören iddiasının haklılığını gösteren inandırıcı kanıtlar sunduğu ve ekonomik durumu da gerektirdiği taktirde hakim, istem üzerine davalının zarar görene geçici ödeme yapmasına karar verebilir. Davalının yaptığı geçici ödemeler, hükmedilen tazminattan mahsup edilir. Tazminata hükmedilmezse hakim davacının aldığı geçici ödemeleri, yasal faizi ile birlikte geri vermesine karar verir’ şeklinde düzenlenmiştir.

HMK’nın 389. maddesinde “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geçeğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.

Birinci fıkra hükmü niteliğine uygun düştüğü ölçüde çekişmesiz yargı işlerinde de uygulanır” hükmü düzenlenmekle ihtiyati tedbir açıklanmıştır.

HMK ‘nun 394. maddesine göre kendisi dinlenmeden aleyhine ihtiyati tedbir kararı verilen taraf, bu karara itiraz edebilir. Mahkeme itiraz üzerine başta ihtiyati tedbir isteyen olmak üzere ilgilileri dinlemek üzere davet eder. Ancak, taraflar gelmeseler dahi dosya üzerinden inceleme yapılarak karar verilir(HMK 394/4).Mahkeme yaptığı inceleme sonunda itiraz hakkında ret veya kabul kararı verir. İtiraz haklı bulunmazsa, bu talep reddedilir ve tedbir devam eder; itiraz haklı bulunursa, ihtiyati tedbir kararı değiştirilebileceği gibi, tamamen de kaldırılabilir (m.394/4) İtiraz hakkında verilen karara karşı kanun yoluna başvurulabilinir.

Geçici ödeme ihtiyati tedbir niteliğindedir. Bu nedenle HMK nun 394.madde hükmüne uygun olarak tedbir kararına itiraz üzerine mahkemece ilgililerin davet edilip dinlenmesi, şayet taraflar gelmezse dosya üzerinden karar verilmesi gerekirken usul ve yasa hükümlerine uygun olmayarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru bulunmamıştır.

Sonuç: Yukarıda açıklanan tüm bu nedenlerle yerel mahkeme kararının bozulmasına, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 18.11.2013 gününde oybirliği ile, karar verildi.

T.C YARGITAY
21.Hukuk Dairesi
Esas: 2016/ 18046
Karar: 2017 / 2734
Karar Tarihi: 03.04.2017

ÖZET: Dava dilekçesinde, elli bin TL manevi tazminat istenmiş, faiz talebine yer verilmemiştir. Buna rağmen Mahkeme tarafından, kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faize de karar verilmiştir. Bu nedenle faize ilişkin hükümde, talepten fazlasına karar verilerek hataya düşülmüştür. Bu durum usule ve yasaya aykırıdır ve kararın bozulması gerekir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması gerekir.
(6098 S. K. m. 56, 76) (818 S. K. m. 47)

Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.

Hükmün davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

Karar: 1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere, temyiz kapsam ve sebeplerine göre davalılar vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,

2- Dava, sigortalının iş kazası sonucunda malul kalması nedeniyle manevi tazminat talebine ilişkindir.

Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve 23.000,00TL’den 18.000,00TL’lik kısmının kaza tarihi olan 18.06.2013 tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen ve ayrıca geçici olarak ödenen 5.000,00 TL nin olay tarihi olan 18.06.2013 tarihinden geçici ödemekararının verildiği 28.08.2013 tarihine kadar sadece işlemiş yasal faizinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya dair istemin reddine karar verilmiştir.

Dava dilekçesinde, 50.000 TL manevi tazminat istenmiş, faiz talebine yer verilmemiştir. Buna rağmen Mahkeme tarafından, kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faize de karar verilmiştir.

Temyizin kapsam ve nedenleri dikkate alındığında manevi tazminat miktarının takdirinde karar isabetlidir. Ancak faize ilişkin hükümde, talepten fazlasına karar verilerek hataya düşülmüştür. Bu durum usule ve yasaya aykırıdır ve kararın bozulması gerekir.

Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, yürürlükteki 6100 sayılı HMK’nın geçici 3. maddesi gereğince ve HUMK’un 438/7. maddesi uyarınca karar düzeltilerek onanmalıdır.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının 1 numaralı bendi tamamen silinerek yerine,

“Davacının manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile, 28.08.2013 tarihli geçici ödeme kararı ile TBK 76/1 maddesi uyarınca 5.000,00 TL nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya geçici olarak ödenmesi yönünde karar verilmiş olduğu nazara alınarak toplamda takdir edilen manevi tazminat miktarı olan 23.000,00 TL’den 5.000,00TL’nin tenzili ile birlikte, 18.000,00TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya dair istemin REDDİNE,” miktar ve sözcüklerinin yazılmasına ve hükmün bu düzeltilmiş şekli ile ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz eden davalılara yükletilmesine, 03.04.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.

T.C YARGITAY
21.Hukuk Dairesi
Esas: 2015/ 20603
Karar: 2016 / 9336
Karar Tarihi: 07.06.2016

ÖZET: Dava, iş kazası nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararların karşılanması istemlerine ilişkindir. Somut olayda davacının manevi tazminat isteminin reddine karar verildiği uyuşmazlık konusu değildir. Davalı tarafından yargılama sırasında ödenen …-TL’lik geçici ödemenin …-TL’si davacıya manevi zarar karşılığı olarak verilmiştir. Halin böyle olması karşısında manevi tazminat davasının reddi sonrasında davacının manevi zararına karşılık aldığı …-TL miktarlı ön ödemenin yasal faizi ile birlikte davalıya geri ödemesine karar verilmeli iken bu hususun karar yerinde göz ardı edilmesi doğru olmamıştır.
(6098 S. K. m. 76) (6100 S. K. m. 370)

Dava: Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; bozmaya uyarak ilamda yazılı nedenlerle 91.221,41 TL maddi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, manevi tazminat isteminin reddine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi davalı vekilince istenilmesi ve de duruşma talep edilmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 07/06/2016 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı vekili Avukat … ile karşı taraf vekili Avukat … geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü ve aşağıda karar tesbit edildi.

Karar: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici nedenler ile temyiz nedenlerine göre davalı şirket vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine,

2-Dava, iş kazası nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararların karşılanması istemlerine ilişkindir.

Mahkemece; davacının manevi tazminat talebinin reddine, maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 91.221,41-TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 12.11.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Dosya kapsamından yargılama sırasında 6098 sayılı B.K.’nun 76. maddesi kapsamında davacı lehine 20.000,00-TL geçici ödeme yapıldığı, Mahkemece bu ödemenin 10.000,00-TL’sinin maddi, 10.000,00-TL’sinin ise manevi tazminata ilişkin olduğu yapıldığı kabulüne yer verildiği anlaşılmaktadır.

B.K.’nun “geçici ödemeler” başlığını taşıyan 76/2 maddesinde “ Davalının yaptığı geçici ödemeler, hükmedilen tazminata mahsup edilir; tazminata hükmedilmezse hâkim, davacının aldığı geçici ödemeleri, yasal faizi ile birlikte geri vermesine karar verir.” hükmü mevcuttur. Somut olayda davacının manevi tazminat isteminin reddine karar verildiği uyuşmazlık konusu değildir. Yukarıda değinildiği ve Mahkemenin de kabulü olduğu üzere davalı tarafından yargılama sırasında ödenen 20.000,00-TL’lik geçici ödemenin 10.000,00-TL’si davacıya manevi zarar karşılığı olarak verilmiştir. Halin böyle olması karşısında manevi tazminat davasının reddi sonrasında davacının manevi zararına karşılık aldığı 10.000,00-TL miktarlı ön ödemenin B.K.’nun 76/2 maddesi kapsamında yasal faizi ile birlikte davalıya geri ödemesine karar verilmeli iken bu hususun karar yerinde göz ardı edilmesi doğru olmamıştır.

O halde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, H.M.K. 370/2. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmalıdır.

Sonuç: Yukarıda yapılan açıklama gereğince; 22.10.2015 tarihli karara yeni bir madde olarak “7- Davacının manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesinin neticesi olarak; B.K.’nun 76. maddesi kapsamında davacının manevi zararına karşılık ödenen 10.000,00-TL geçici ödemenin ödenme tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davacıdan alınarak davalıya verilmesine.” hükmünün eklenmesine, kararın düzeltilmiş bu hali ile ONANMASINA, davalı yararına takdir edilen 1.350.00TL. duruşma Avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, aşağıda yazılı temyiz harcının davalıya yükletilmesine, 07.06.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.

T.C YARGITAY
17.Hukuk Dairesi
Esas: 2014/ 19996
Karar: 2016 / 4699
Karar Tarihi: 13.04.2016

MAHKEMESİ :…….Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanı kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı … vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

- K A R A R -

Davacı vekili, davacıların murisi …..’un sürücü olduğu sigortasız traktörün seyir halinde iken yan kısmında olan av tüfeğinin yere düşerek ateş aldığını, saçmaların …..’in bacağına isabet etmesi üzerine direksiyon hakimiyetini kaybedip yoldan çıkarak devrilmesi sonucunda meydana gelen kazada muris …’in öldüğünü, yanında traktörde yolcu olarak bulunan oğlu davacı küçük …’nın yaralandığını, sağ gözünü kaybettiğini, malül kaldığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davacı …’nın yaralanması ile ilgili olarak davacı küçük … için 1.000,00 TL, küçük …’nın yevmiye ile çalışarak eve katkı sağladığı iddia edilerek davacı anne…. için1.000,00 TL ve kardeşi…. için 500,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş; davasını yargılama sırasında 125.000,00 TL olarak ıslah etmiştir.

Davacı vekili 16.06.2014 tarihli dilekçesi ile müvekkilin maddi açıdan zor durumda olduğunu zaten davanın da adli yardım talepli olduğunu belirterek BK 76 maddesine göre 20.000,00 TL den az olmamak üzere geçici ödemenin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı … vekili, sürücünün %100 kusurlu olup ödenecek tazminat davacılara rücu edileceği için alacaklı ve borçlu sıfatı birleşeceğinden davacılara ödeme yapılmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, Davanın ıslah edilen hali ile kabulü ile 125.000,00 TL kalıcı iş göremezlik tazminatının 2.000,00 TL sine temerrüt tarihi olan 04.08.2010 tarihinden itibaren, 123.000,00 TL sine ıslah tarihi olan 10.03.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline; davacı … ve küçük Kader’in maluliyetleri bulunmadığından ve ……’nın maluliyeti nedeniyle maddi tazminat talep edemeyeceklerinden onların açtığı davanın reddine; davacı vekilinin geçici ödeme talebinin kabulü ile BK 76 maddeye göre 10.000,00 TL avansın davalı tarafından davacılara ödenmesine, davacı tarafından yapılan geçici ödemenin hükmedilen maddi tazminattan mahsubuna karar verilmiş; hüküm, davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı … vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA 13/04/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C YARGITAY
17.Hukuk Dairesi
Esas: 2015/ 1010
Karar: 2015 / 12541
Karar Tarihi: 23.11.2015

Davacılar H.. S.., T.. S.. ve A.. S.. ile davalılar Y.. Y.. ve A.. Y.. arasındaki dava hakkında Yatağan Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 16.04.2014 gün ve 2007/316 Esas ve 2014/122 Karar sayılı hükmün Dairenin 08.09.2014 gün ve 2014/14789 Esas ve 2014/11325 Karar sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmiş olup, süresi içinde davacılar vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

- K A R A R -

Davacı vekili, davalıların işleteni ve sürücüsü olduğu aracın kusurlu olarak sebebiyet verdiği trafik kazası sonucu davacılardan H.. S..’ın yaralandığını belirterek davacı H.. S.. için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 20.000,00 TL maddi, 120.000,00 TL manevi, davacılardan A.. S.. ve T.. S.. için de 20.000,00‘er TL manevi tazminat olmak üzere toplam 180.000,00 TL tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 66.000,00 TL’ye yükseltmiştir.

Davalılar vekili davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna dayanılarak; maddi tazminat talebinin kabulü, manevi tazminat isteminin ise kısmen kabulü ile taleple bağlı kalınarak 66.000,00 TL maddi tazminat talebinin, mahkemece TBK’nin 76. maddesi gereğince verilen 30.05.2013 tarihli 30.000,00 TL geçici ödeme kararı göz önünde bulundurularak bakiye 36.000,00 TL maddi tazminatın ve 100.000,00 TL manevi tazminatın, davacılar T.S. ve A.. S.. için de 20.000,00’er TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş, karar davalı A.. Y.. vekili tarafından temyiz edilmiş ve temyiz eden davalı A.. Y.. yararına bozulmuş, davacılar vekili tarafından karar düzeltme talebinde bulunulmuştur.

Dosyanın yeniden yapılan incelemesi sonunda;

1-Dosya içeriğine, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere ve duruşma için gerekli masrafın yatırılmaması nedeniyle temyiz incelemesinin duruşmasız yapılmasına, dosya kapsamındaki ihtiyati haciz kararına yönelik olarak yapılan temyiz incelemesi sonucu

verilen 30.03.2014 gün ve 2013/20608 E, 2014/4744 K. sayılı bozma kararının, davalı A.. Y.. vekilinin tazminata ilişkin esas hükme yönelik temyizinden tamamen farklı olmasına ve esas hükme yönelik 08.09.2014 gün ve 2014/14789 E, 2014/11325 K. sayılı bozma ilamında ihtiyadi hacze yönelik önceki temyiz incelemesi üzerine verilen bozma kararının eki biçiminde yazılan ibarelerin maddi hata sonucu yazılmış olduğunun anlaşılmasına göre, davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki 6100 sayılı HMK.nin geçici 3. maddesinin 2. fıkrası delaletiyle 1086 sayılı HUMK.nun 440. maddesinde sayılan hallerden hiç birisine uygun olmayan sair karar düzeltme isteklerinin reddine karar vermek gerekmiştir.

2-Dava trafik kazasından kaynaklanan yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

Mahkemece hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin 11.07.2013 günlü kusura ilişkin raporunda davacı yolcu H.. S..’ın kendi can güvenliğini tehlikeye atacak şekilde alkol aldığını bildiği sürücü idaresindeki araca binmesi nedeniyle % 15 kusurlu sayıldığı ve hesap bilirkişisi tarafından düzenlenen raporda tazminat miktarından anılan kusur oranı indiriminin yapılmış olması nedeniyle, bozma ilamındaki davacı H.’ın sürücünün alkollü olduğunu bilerek araca binip binmediği, eğer sürücünün alkollü olduğu bilinerek araca binilmiş olduğunun saptanması halinde müterafik kusur nedeniyle tazminattan indirim yapılıp yapılmaması hususunun tartışılması biçimindeki bozma nedeni doğru görülmemiş, Dairemizin 08.09.2014 tarih, 2014/14789 esas, 2014/11325 karar sayılı ilamının bozmaya ilişkin kısmı ile maddi hataya yönelik bölümlerinin belirtilen şekilde düzeltilmesi gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin sair karar düzeltme nedenlerinin reddine, 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 08.09.2014 tarih, 2014/14789 esas, 2014 /11325 karar sayılı ilamının gerekçe bölümünün 3.paragrafındaki “…manevi tazminatın davalılardan müştereken müteselsilen tahsiline karar verilmiş, hüküm…” ibaresinden sonra gelen “davacılar vekili ile davalılardan A.. Y.. tarafından temyiz edilmiş ise de Dairemizin 31.3.2014 tarih ve 2013/20608–2014/4744 sayılı kararı ile davacılar vekilinin temyizi yönünden incelenerek mahkeme kararı bozulmuş, davalı A.. Y..’nun temyizi hakkında bir karar verilmemiştir” ibaresi ile 4.paragraftaki “Mahkemece dosyanın yeniden Dairemize gönderilmesi üzerine yapılan incelemede Dairemizin 31.3.2014 günlü kararına

aşağıdaki yazılı bentler ilave edilmiştir” ibarelerinin hükümden çıkartılmasına, yerlerine “davalı A.. Y.. vekili tarafından temyiz edilmiştir” ibaresinin eklenmesine, yine gerekçe bölümünün 2.bendinin 2.paragrafının 3.satırındaki “hatır için taşınıp taşınmadığının” ibaresinden sonra gelen “ve ayrıca araç sürücüsünün kaza sırasında alkollü olup olmadığının, kazada ölenin bu durumu bilerek araca binip binmediğinin mahkemece tespiti gerektiğini, bu hususların Borçlar Kanununun 43 ve 44.maddeleri” ibaresinin hükümden çıkartılmasına, yerine “mahkemece tespiti gerektiğini, bu hususun Borçlar Kanununun 43.maddesi” ibaresinin eklenmesine, aynı paragrafın 16.satırındaki “amaçla yapıldığı” ibaresinden sonra gelen, sürücünün alkol durumu, alkollü olduğu bilinerek araca binilip binilmediği, yani olayın özel şartları göz önüne alınarak olayda hatır taşıması bulunduğu ve sürücünün alkollü olduğu bilinerek araca binilmiş olduğu saptandığı takdirde tazminattan Borçlar Kanununun 43. ve 44. maddeleri gereğince hakkaniyete uygun bir indirim yapılıp yapılmaması hususunun tartışılması gerekirken bu yönden eksik inceleme yazılı şekilde hüküm kurulması da doğru olmamıştır” ibaresinin hükümden çıkartılmasına ve yerine “araştırılarak olayda hatır taşıması bulunduğu saptandığı takdirde tazminattan Borçlar Kanununun 43. maddesi gereğince hakkaniyete uygun bir indirim yapılıp yapılmaması hususunun tartışılması gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır” ibaresinin eklenmesine, ayrıca hükmün sonuç bölümünün 2.nolu bendindeki “temyiz itirazlarının” ibaresinin hükümden çıkartılarak yerine “temyiz itirazının” ibaresinin eklenmesine ve yine aynı bentteki “…hükmün BOZULMASINA,” ibaresinden sonra gelen “bu iki bendin Dairemizin 31.3.2014 tarihli kararına ilave edilmesine,” ibaresinin hükümden çıkarılmasına, tashihi karar peşin harcın karar düzeltme isteyen davacılara geri verilmesine 23.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

T.C YARGITAY
12.Hukuk Dairesi
Esas: 2014/ 17657
Karar: 2014 / 23921
Karar Tarihi: 16.10.2014

ÖZET: Somut olayda; takibe dayanak yapılan geçici ödemeye ilişkin mahkeme ara kararının, İİK’nun 68/1. maddesindeki belgelerden olması nedeniyle itirazın kaldırılması isteminin kabulüne karar verilmesi gerekirken, istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. Hüküm bozulmuştur.
(2004 S. K. m. 68, 105, 143, 251) (634 S. K. m. 37) (6098 S. K. m. 76)

Dava Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi Adem Özdemir tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Alacaklı tarafından genel haciz yolu ile ilamsız icra takibine başlandığı, örnek 7 numaralı ödeme emrinin tebliği üzerine, borçlunun yasal sürede icra dairesine verdiği dilekçe ile diğer itiraz ve şikayet hakları saklı kalmak kaydıyla borca, yetkiye ve tüm fer’ilerine itiraz ettiği, alacaklının itirazın kaldırılması istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, dayanak belgeye istinaden ilamlı takip yapılmış olsaydı takibin durmayacağını, ilamsız takip yapılarak bu durumun önünün açıldığı gerekçesi ile istemin reddine karar verildiği görülmektedir.

İİK’nun 68/1. maddesi gereğince; talebine itiraz edilen alacaklının takibi, imzası ikrar veya noterlikçe tasdik edilen borç ikrarını içeren bir senede yahut resmi dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri bir makbuz veya belgeye müstenit ise, alacaklı itirazın kaldırılmasını isteyebilir. İİK.’nun 68/1. maddesinde yer alan yetkili makamların düzenledikleri belgelerin ise takip dayanağı yapılıp ilamsız takibe konulabilmesi için, kanunda bu belgelerin İİK.’nun 68. maddesinde sayılanlardan olduğuna ilişkin özel hüküm bulunması gerekir (İİK.143/2, 105/1, 251/1, 634 Sayılı Yasanın 37. maddesi gibi).

Diğer taraftan, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “Geçici Önlemler” başlığını taşıyan 76/1. maddesinde; “Zarar gören, iddiasının haklılığını gösteren inandırıcı kanıtlar sunduğu ve ekonomik durumu da gerektirdiği takdirde hâkim, istem üzerine davalının zarar görene geçici ödeme yapmasına karar verebilir” hükmüne yer verilmiştir.

Somut olayda; alacaklının, davacısı olduğu, Alanya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 14.11.2013 tarih ve 2013/674 Esas sayılı tazminata ilişkin dava dosyasında, ön inceleme tensip tutanağının 14 numaralı ara kararı ile 6101 sayılı Kanunun 7. maddesi ve 6098 sayılı TBK’nun 76. maddesine göre takdir edilen 10.000 TL geçici ödeme ile ilgili kısmı genel haciz yolu ile icra takibine koyduğu anlaşılmakta olup, bahse konu mahkeme ara kararı, ilam niteliğinde bir belge olmayıp, yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri belge niteliğindedir.

Mahkemece, takibe dayanak yapılan geçici ödemeye ilişkin mahkeme ara kararının, İİK’nun 68/1. maddesindeki belgelerden olması nedeniyle itirazın kaldırılması isteminin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.

Sonuç: Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,16.10.2014 gününde oybirliğiyle, karar verildi.

T.C YARGITAY
17.Hukuk Dairesi
Esas: 2014/ 14789
Karar: 2014 / 11325
Karar Tarihi: 08.09.2014

ÖZET: Olayın özel şartları göz önüne alınarak olayda hatır taşıması bulunduğu ve sürücünün alkollü olduğu bilinerek araca binilmiş olduğu saptandığı takdirde tazminattan hakkaniyete uygun bir indirim yapılıp yapılmaması hususunun tartışılması gerekirken bu yönden eksik inceleme hüküm kurulması da doğru olmamıştır. Hüküm bozulmuştur.
(6098 S. K. m. 76) (818 S. K. m. 43, 44)

Dava: Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı A. Y. tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

Karar: Davacı vekili, davalıların işleteni ve sürücüsü olduğu aracın kusurlu olarak sebebiyet verdiği trafik kazası sonucu davacılardan H.’ın yaralandığını belirterek 120.000,00 TL manevi, 20.000,00 TL maddi, yaralanan davacının annesi için 20.000,00 TL manevi ve kardeşi için 20.000,00 TL manevi tazminat talep etmiş,, 15.12.2008 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 66.000,00 TL olarak artırdığını belirtmiş, 26.02.2013 tarihli dilekçe ile yargılamanın 10 yılı aşkın süredir devam etmesi nedeni ile BK 76 gereğince taleplerinin en az yarısına karar verilmesini bunun mümkün olmaması halinde davalıların bütün menkul ve gayrimenkulleri üzerine ihtiyati haciz konulmasını talep etmiştir.

Davalılar vekili, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece, toplanan delillere göre, davanın kabulü ile taleple bağlı kalınarak 66.000,00 TL miktarlı maddi tazminat talebinin, mahkemece TBK’nun 76. maddesi gereğince verilen 30.05.2013 tarihli 30.000,00 TL geçici ödeme kararı göz önünde bulundurularak bakiye 36.000,00 TL maddi tazminatın ve 100.000,00 TL manevi tazminatın, davacı kardeş T. için 20.000,00 TL, davacı anne için 20.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken müteselsilen tahsiline karar verilmiş, hüküm davacılar vekili ile davalılardan A. Y. tarafından temyiz edilmiş ise de Dairemizin 31.3.2014 tarih ve 2013/20608–2014/4744 sayılı kararı ile davacılar vekilinin temyizi yönünden incelenerek mahkeme kararı bozulmuş, davalı A. Y.’nun temyizi hakkında bir karar verilmemiştir.

Mahkemece dosyanın yeniden Dairemize gönderilmesi üzerine yapılan incelemede Dairemizin 31.3.2014 günlü kararına aşağıdaki yazılı bentler ilave edilmiştir.

1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2- Diğer temyiz itirazlarının incelenmesinde;

Dava, trafik kazası nedeni ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

Davalı vekili, davacının araçta yolcu olarak bulunduğunu, bu nedenle ölenin maddi karşılığı olmaksızın hatır için taşınıp taşınmadığının ve ayrıca araç sürücüsünün kaza sırasında alkollü olup olmadığının, kazada ölenin bu durumu bilerek araca binip binmediğinin mahkemece tespiti gerektiğini, bu hususların Borçlar Kanununun 43 ve 44.maddeleri uyarınca tazminattan indirim yapılmasını gerektirdiğini savunmuştur. Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığından bu gibi taşımalarda tazminattan uygun bir indirim yapılması gerek öğretide, gerekse Yargıtay içtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Bu itibarla, bu savunma üzerinde durularak dava konusu trafik kazasına ilişkin bu yöndeki deliller toplandıktan sonra mahkemece taşımanın hatır taşıması olup olmadığı, tarafların yakınlığı, varsa hatır için taşımanın kimin arzusu ve ne amaçla yapıldığı, sürücünün alkol durumu, alkollü olduğu bilinerek araca binilip binilmediği, yani olayın özel şartları göz önüne alınarak olayda hatır taşıması bulunduğu ve sürücünün alkollü olduğu bilinerek araca binilmiş olduğu saptandığı takdirde tazminattan Borçlar Kanununun 43. ve 44. maddeleri gereğince hakkaniyete uygun bir indirim yapılıp yapılmaması hususunun tartışılması gerekirken bu yönden eksik inceleme yazılı şekilde hüküm kurulması da doğru olmamıştır.

Sonuç: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2)nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bu iki bendin Dairemizin 31.3.2014 tarihli kararına ilave edilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı A. Y.’na geri verilmesine, 08.09.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.

T.C YARGITAY
17.Hukuk Dairesi
Esas: 2013/ 20608
Karar: 2014 / 4744
Karar Tarihi: 31.03.2014

ÖZET: Maluliyet ve kusura ilişkin Adli Tıp raporları ve aktüer bilirkişi raporuna göre davacı ihtiyati haciz isteminde haklı bulunduğundan geçici ödeme talebi de mahkemece kabul edildiğinden İihtiyati haciz koşullarının gerçekleşmesi nedeniyle ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.
(818 S. K. m. 76) (2004 S. K. m. 257)

Dava: Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

Karar: Davacılar vekili, davalıların işleteni ve sürücüsü olduğu aracın kusurlu olarak sebebiyet verdiği trafik kazası sonucu müvekkilinin yaralandığını belirterek, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması kaydıyla 20.000,00 TL maddi tazminat ile davacı H. için 120.000,00 TL, annesi için 20.000,00 TL ve kardeşi için de 20.000,00 TL manevi tazminat talep etmiş, 26.02.2013 tarihli dilekçe ile yargılamanın 10 yılı aşkın süredir devam etmesi nedeni ile BK. 76. maddesi gereğince geçici ödeme olarak taleplerinin en az yarısına karar verilmesini, tüm alacağı için davalıların bütün menkul ve gayrimenkülleri üzerine ihtiyati haciz konulmasını talep etmiştir.

Davalılar vekili, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece, toplanan delillere göre, BK. 76. maddesi gereğince geçici ödeme talebinin kabulü ile davacı H. S. için 30.000,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi diğer davacılar için 5.000,00'er TL manevi tazminata, davacıların ihtiyati haciz isteminin reddine karar verilmiş, ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dosya içeriğinden; 25.10.2003 tarihinde gerçekleşen trafik kazası sonucunda davacı H.’ın Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesinin 10.4.2013 günlü raporuna göre %100 oranında daimi malül kaldığı, Adlı Tıp Trafik İhtisas Dairesinin 11.7.2013 günlü raporuna göre davalı sürücünün olayda %85 kusurlu bulunduğu, 6.4.2011 tarihli verilere göre düzenlenen aktüer bilirkişi raporunda da davacının daimi iş gücü kaybı zararının 189.075,49 TL olduğu anlaşılmaktadır.

Davacının tazminat istemi haksız fiile dayanmakta olup 25.10.2003 olay tarihi itibariyle muaccel hale gelmiştir.

Maluliyet ve kusura ilişkin Adli Tıp raporları ve aktüer bilirkişi raporuna göre davacı ihtiyati haciz isteminde haklı bulunduğundan BK. 76. maddesi gereğince geçici ödeme talebi de mahkemece kabul edildiğinden İİK. 257 vd. maddesinde öngörülen ihtiyati haciz koşullarının gerçekleşmesi nedeniyle ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine, 31.03.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.

T.C YARGITAY
20.Hukuk Dairesi
Esas: 2014/ 214
Karar: 2014 / 2396
Karar Tarihi: 25.02.2014

ÖZET: Yargılamanın hızlandırılması amacıyla reddedilen hâkime tanınan bir yetki olduğu ve taraflar arasındaki davanın esasına ilişkin verilen karar ile birlikte temyiz incelemesine tabi bulunduğu, mercinin ise talep yönünden yapacağı incelemesi sonucu HMK 42. maddesi gereğince karar verilmesi gerekirken, merci kararında “HMK’nın 41/1-b maddesi gereğince reddine” denilmiş olması doğru değil ise de, bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
(6100 S. K. m. 41, 42)

Dava ve Karar: Taraflar arasında görülen dava sırasında davalılar vekili tarafından reddi hâkim yoluna başvurulmuştur.

Ret talebini inceleyen merci tarafından verilen kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmiş olmakla, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:

Taraflar arasında görülen dava sırasında davacı vekili tarafından 19.11.2013 havale tarihli dilekçe ile “…hâkim tarafından tensip zaptının 6 nolu ara kararı ile, 6098 sayılı Kanunun 76. maddesi gereğince davacılar üzerine ayrı ayrı 5000.- TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davalılara verilmesine karar verildiği, Cumhuriyet Savcılığı’ndaki soruşturmada meydana gelen kaza nedeniyle davalı sürücü gerçek kişinin tali kusurlu olduğunun belirlenmesine rağmen, manevi tazminat için yüksek miktarda geçici ödeme belirlendiği, bunun manevi tazminat için alt sınır belirtme anlamına geldiğinden ihsası rey niteliğinde olduğu…” gerekçesiyle reddi hâkim yoluna başvurulmuştur.

Reddedilen hâkim Ferhan Gümüş (94987)’ün, talebin reddinin gerektiği yönündeki görüşü üzerine dosyayı inceleyen merci tarafından reddi hâkim talebinin H.M.K.’nun 41/1-b maddesi gereğince REDDİNE ve ret talebinin kötüniyetle yapılmadığından HMK 42/4 maddesi gereğince disiplin para cezası ile cezalandırılmasına yer olmadığına ilişkin verilen karar, davacı vekili Av. Metin Marangoz tarafından temyiz edilmiştir.

Hâkimin reddi için ileri sürülen sebepler işin esası yönünden temyiz sebebi olup, H.M.K.’nın 36. maddesinde tanımı yapılan sebeplerden olmadığına göre, merci tarafından reddi hâkim talebinin reddi yolunda kurulan hükümde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak; 6100 sayılı Kanunun 41/1-b maddesi uyarınca verilecek geri çevirme kararlarının, yargılamanın hızlandırılması amacıyla reddedilen hâkime tanınan bir yetki olduğu ve taraflar arasındaki davanın esasına ilişkin verilen karar ile birlikte temyiz incelemesine tabi bulunduğu, mercinin ise talep yönünden yapacağı incelemesi sonucu HMK 42. maddesi gereğince karar verilmesi gerekirken, merci kararında “HMK’nın 41/1-b maddesi gereğince reddine” denilmiş olması doğru değil ise de, bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.

Bu sebeple; hüküm fıkrasının 1. fıkrasında yer alan “HMK’nın 41/1-b maddesi” ibaresinin kaldırılarak, bunun yerine, “HMK’nın 42. maddesi” ibaresi yazılması suretiyle düzeltilmesine ve 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi göndermesiyle H.U.M.K.’nın 438/7. maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 25.02.2014 gününde oybirliği ile, karar verildi.

T.C YARGITAY
21.Hukuk Dairesi
Esas: 2013/ 15667
Karar: 2013 / 20940
Karar Tarihi: 18.11.2013

ÖZET: Geçici ödeme ihtiyati tedbir niteliğindedir. Bu nedenle kanun maddesi hükmüne uygun olarak tedbir kararına itiraz üzerine mahkemece ilgililerin davet edilip dinlenmesi, şayet taraflar gelmezse dosya üzerinden karar verilmesi gerekirken usul ve yasa hükümlerine uygun olmayarak karar verilmesi doğru bulunmamıştır.
(6098 S. K. m. 76) (6100 S. K. m. 389, 394)

Dava ve Karar: Davacı, 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 76. Maddesi uyarınca dava sonuçlanıncaya kadar geçici ödeme yapılmasına karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.

Hükmün davalılardan K… Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

Dava, iş kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, iş kazası sonucu yaralanan S… ‘ın malul kalması ile ekonomik açıdan kötü duruma düşen aile fertlerinin temel ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için Borçlar Kanununun 76. maddesi uyarınca geçici ödeme yapılmasına karar verilmesini talep edilmiştir.

Mahkemece, 17.06.2013 tarihli tensip tutanağının 11/j maddesi ile Borçlar Kanunu 76. maddesi gereğince davacının davalıların geçici ödeme yapması talebinin kabulü ile 20.000 TL nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

Dosyadaki belgelerden 12.03.2013 tarihinde TOKİ …Konutları inşaat projesinde çalışırken kaza geçirerek yaralandığı, dosyaya davalılardan K… Ltd.Şti vekili tarafından sunulan özürlü Sağlık Kurulu Raporunda özür oranının % 5 olarak belirtildiği, ekonomik ve sosyal durum araştırmasına göre kazazede işçinin eşinin ev hanımı olup ,başkaca gelirleri bulunmadığı, tensip tutanağı ile hükmedilen geçici ödeme yapılmasına ilişkin karara dayanarak davacı vekilince …10.İcra Müdürlüğünce yapılan takip sonucu dosya borcunun tamamının davalılardan Başbakanlık Toplu Konu İdaresinden tahsil edildiği, Mahkemece davalılardan K… Ltd.Şti vekilinin talebi üzerine 03.07.2013 havale tarihli yazı ile 17.06.2013 günlü tensip zaptının 11/j bendi gereği verilen geçici ödemeye ilişkin kararın 10.000,00 TL ye indirilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.

Geçici ödeme Borçlar Kanunun’nun 76. maddesinde ,’Zarar gören iddiasının haklılığını gösteren inandırıcı kanıtlar sunduğu ve ekonomik durumu da gerektirdiği taktirde hakim, istem üzerine davalının zarar görene geçici ödeme yapmasına karar verebilir. Davalının yaptığı geçici ödemeler, hükmedilen tazminattan mahsup edilir. Tazminata hükmedilmezse hakim davacının aldığı geçici ödemeleri, yasal faizi ile birlikte geri vermesine karar verir’ şeklinde düzenlenmiştir.

HMK’nın 389. maddesinde “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geçeğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.

Birinci fıkra hükmü niteliğine uygun düştüğü ölçüde çekişmesiz yargı işlerinde de uygulanır” hükmü düzenlenmekle ihtiyati tedbir açıklanmıştır.

HMK ‘nun 394. maddesine göre kendisi dinlenmeden aleyhine ihtiyati tedbir kararı verilen taraf, bu karara itiraz edebilir. Mahkeme itiraz üzerine başta ihtiyati tedbir isteyen olmak üzere ilgilileri dinlemek üzere davet eder. Ancak, taraflar gelmeseler dahi dosya üzerinden inceleme yapılarak karar verilir(HMK 394/4).Mahkeme yaptığı inceleme sonunda itiraz hakkında ret veya kabul kararı verir. İtiraz haklı bulunmazsa, bu talep reddedilir ve tedbir devam eder; itiraz haklı bulunursa, ihtiyati tedbir kararı değiştirilebileceği gibi, tamamen de kaldırılabilir (m.394/4) İtiraz hakkında verilen karara karşı kanun yoluna başvurulabilinir.

Geçici ödeme ihtiyati tedbir niteliğindedir. Bu nedenle HMK nun 394.madde hükmüne uygun olarak tedbir kararına itiraz üzerine mahkemece ilgililerin davet edilip dinlenmesi, şayet taraflar gelmezse dosya üzerinden karar verilmesi gerekirken usul ve yasa hükümlerine uygun olmayarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru bulunmamıştır.

Sonuç: Yukarıda açıklanan tüm bu nedenlerle yerel mahkeme kararının bozulmasına, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 18.11.2013 gününde oybirliği ile, karar verildi.

T.C YARGITAY
12.Hukuk Dairesi
Esas: 2013/ 16428
Karar: 2013 / 25387
Karar Tarihi: 04.07.2013

ÖZET: Somut olayda alacaklının, davacısı olduğu, destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin Asliye Hukuk Mahkemesi’nin kararında kanun maddesine göre …… TL avans ödenmesine ilişkin ara kararını genel haciz yolu ile takibe koymuş, olduğu anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, söz konusu kararın kesinleşmeden takibe konabileceği ve kanun maddesindeki belgelerden olması dolayısıyla itirazın kaldırılması isteminin kabulüne karar verilmesi gerekirken, reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
(2004 S. K. m. 68, 366) (818 S. K. m. 76)
Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“Genel İcra Hukuku” sayfasına dön