Yargıtay Hukuk Genel Kurulu
Esas no: 2000/19-1610
Karar no: 2000/1703
Tarih: 15.11.2000
DAVA :
Taraflar arasındaki "sıra cetveline itiraz" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İ.un İcra Tetkik Mercünce, şikayetin kabulüne dair verilen 27/2/1997 gün ve 579-60 sayılı kararın incelenmesi M.ve B. vekilleri tarfından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi'nin 12/3/1998 gün ve 216-1791 sayılı ilamıyle; ( ...Davacı vekili, borçluya ait taşınmazın satışından sonra düzenlenen sıra cetvelinde müvekkilinin haczinin düştüğü gerekçesiyle paylaştırma harici tutulduğunu, bu işlemin usul ve yasaya aykırı olduğunu, ihtiyati haczin uygulanmasından sonra başlatılan ilamsız takibin itiraz nedeniyle kesinleşmediğini, bu durumda satış işleme sürelerinin işlemeyeceğini ileri sürerek sıra cetvelinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar şikayetin reddini istemişlerdir.
Mercii Hakimliğince, davacının haczinin düşmediği gerekçesiyle sıra cetvelinin iptaline karar verilmiş, karar davalılardan M.vekili ile diğer davalı B. tarafından temyiz edilmiştir.
İİK.'nun 106. maddesine göre alacaklı, haczedilen mal gayrimenkul ise, hacizden nihayet iki sene içinde satılmasını isteyebilir. Bir malın satılması kanuni müddet içinde istenmezse haciz kendiliğinden kalkar ( İİK. mad. 110 ). Anılan hükümlere göre alacaklının haczin düşmesini önlemek için gayrimenkullerde hacizden itibaren iki yıl içinde satış istemesi gerekir. Davacı bankanın 3/11/1993 tarihli talebinin satış talebi olarak kabulü mümkün değildir. Kaldı ki bu talebin yapıldığı tarih itibariyle 13/9/1993 tarihinde yapılan itiraz nedeniyle ( itiraz 10/11/1993'de geri alınmıştır ) talep tarihinde takip durduğundan satışı istenmesi de mümkün değildir. Mercii Hakimliğince bu yönler gözetilerek şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle kabulünde isabet görülmemiştir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR :
Davaya şikayet yoluyla sıra cetveline itiraza ilişkindir.
İİK.'nun 140. maddesine göre, borçlunun haczedilen mallarının satış tutarı bütün alacaklıların alacağını tamamen ödemeye yetmezse icra dairesi, paranın paylaştırılmasına esas olmak üzere sıra cetveli yapar.
Olayda, borçlu A.aleyhine 1993/2859 sayılı icra takibinde haczedilen taşınmazın satışından sonra düzenlenen sıra cetvelinde şikayetçi alacaklının 1993/2858 sayılı dosyadaki haczi birinci sırada gösterilmiş, ancak 106 ve 110. maddesi gereğince süresinde satış istenmediğinden düştüğü gerekçesiyle paylaştırma dışı bırakılmıştır.
Uyuşmazlık; borçluya ait taşınmazın, 1993/2859 sayılı bir başka icra dosyasında yapılan satışından sonra düzenlenen sıra cetvelinde şikayetçi alacaklının haczinin düştüğü gerekçesiyle paylaştırma harici bırakılmasının doğru olup olmadığı, başka bir anlatımla müştekinin haczinin gerçekten düşüp düşmediği noktasında toplanmaktadır.
İİK.'nun 106. maddesine göre kural olarak alacaklının, haczolunan taşınmazın 2 sene içinde satışını istemesi gerekir. Aynı Kanunun 110. maddesinde ise, taşınmazın satışı 2 yıl içinde istenmezse, hacizin kalkacağı hükme bağlanmıştır.
Müşteki vekilinin 1993/2858 sayılı kendi takip dosyasındaki 3/11/1994 tarihli talebi; "Dosyamızdan hacizli bulunan gayrimenkullerin Müdürlüğümüzün 1993/2859 sayılı dosyasından satışının yapılacağı ve satışına esas olmak üzere kıymet takdirinin yaptırıldığını haricen öğrenmiş bulunmaktayız. Zira adı geçen dosyadan bizim dosyamızın haczi olduğu tapu kayıtlarından belli olmasına rağmen tarafımıza ve dosyamıza bu hususta herhangi bir bilgi verilmemiştir. Bu itibarla adı geçen dosyaya tezkere yazılarak DOSYAYA BİZİM DE HACZİMİZİN OLDUĞUNUN VE BİZİM DOSYAMIZIN GÖZ ÖNÜNDE TUTULARAK GEREKLİ BİLGİNİN VERİLMESİNİN İSTENMESİNİ talep ederim" şeklindedir.
Merci Hakimliği bu talebin İİK.'nun 106. maddesinde öngörülen "satış istemi" anlamında olduğunu, Yüksek Yargıtay 12.H.D.'nin 23/5/1988 tarih 1987/9076, 1988/6982 sayılı içtihadında da bu görüşün benimsendiğini belirterek, şikayetin kabulüne karar vermiş ve aynı gerekçe ile direnmiştir.
Özel Dairece ise bozma kararında açıklandığı üzere bu talebin "satış isteği" olmadığı görüşündedir.
Şu durum karşısında öncelikle olayda İİK.'nun 107. maddesine göre müşteki alacaklının satış istemesinin gerekli olup olmadığı yönü çözümlenmelidir.
İİK.'nun 107. maddesinde "her alacaklı mensup olduğu derece namına satış talebinde bulunabilir" hükmü yer almaktadır. Dolayısıyla aynı dereceye dahil alacaklılardan birinin satış istemesi halinde haciz, bahis konusu derece için düşmeyip, hüküm ve tesirini icra edeceğinden, müşteki alacaklının ayrıca satış istemesine gerek olmayacaktır.
Bu bağlamda; Olayda müşteki alacaklının 1993/2858 sayılı dosyada borçlunun 163 parsel sayılı taşınmazına, 6/9/1993 tarihinde koydurduğu ihtiyati haciz, borçlu vekilinin itirazdan feragatı nedeniyle 10/11/1993 tarihinde kesin hacze dönüşmüştür.
Satışın yapıldığı 1993/2859 sayılı dosyada ise, borçlunun aynı taşınmazına 6/9/1993 tarihinde haciz konulmuş, mahkemece borçlunun itirazının iptaline karar verildiği 9/2/1994 tarihinde haciz kesinleşmiştir.
İİK.'nun 268. maddesinde "261'nci maddeye göre ihtiyaten haczedilen mallar haciz yolu ile takip hükümlerine göre, icrai hacze inkılap etmezden evvel bir diğer alacaklı tarafından haczedilirse ihtiyati haciz sahibi bu hacze kendiliğinden ve muvakkaten iştirak edeceği" öngörülmüştür. Olayda, borçlunun taşınmazına her iki takip dosyasından 6/9/ 1993 tarihinde ihtiyati haciz konmuş olup, hangi haczin daha önce konulduğu belli olmadığından ve 1993/2858 sayılı dosyadaki ihtiyati haczin önce kesin hacze dönüşmüş olması nedeniyle 1993/2859 sayılı dosyadaki haciz alacaklısı İİK.'nun 268. maddesine göre bu hacze kendiliğinden iştirak eder. Hal böyle olunca her iki alacaklı aynı dereceye mensup olduklarından, İİK.'nun 107. maddesine göre her alacaklı, mensup olduğu derece namına satış talebinde bulunabilir.
Bu durumda, 1993/2858 sayılı dosya alacaklısı davacı mensup olduğu derece namına satış talebinde bulunmuş olduğundan, müşteki alacaklının ayrıca satış isteğinde bulunmasına gerek bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle; Mercün, şikayetin kabulüne dair ısrar kararı bu değişik gerekçe ile onanmalıdır.
SONUÇ :
Davalı M.'in temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ve değişik gerekçeyle ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı ( 710.000 ) lira bakiye temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 15/11/2000 gününde, oybirliği ile karar verildi.
AYNI DERECEYE DAHİL ALACAKLILARDAN BİRİNİN SATIŞ İSTEMESİ YETERLİDİR.
- Hepsihukuk
- Mesaj Panosu Yöneticisi
- Mesajlar: 2291
- Kayıt: 28 Mar 2021, 13:29
- İletişim:
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 480 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Hepsihukuk
-
- 0 Cevaplar
- 658 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Hepsihukuk
-
- 0 Cevaplar
- 398 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Hepsihukuk
-
- 0 Cevaplar
- 659 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Hepsihukuk
-
- 0 Cevaplar
- 338 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Hepsihukuk
-
- 0 Cevaplar
- 346 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Hepsihukuk
-
- 0 Cevaplar
- 521 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Hepsihukuk
-
- 0 Cevaplar
- 567 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Hepsihukuk
-
- 0 Cevaplar
- 414 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Hepsihukuk
-
- 0 Cevaplar
- 388 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Hepsihukuk