İPÇY - Akit tablosundaki "fekki bildirilinceye kadar süre ile" ibaresi muacceliyet koşulu değildir


İtiraz ve Şikayet, Menfi Tespit, İstirdat davaları, İtirazın Kaldırılması ve İtirazın İptali davaları, İlamlı, İlamsız Takip, İcra Takibi Hakkında Temel Bilgiler, Takibin Kesinleşmesi, Taahhüdü İhlal vb.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
Hepsihukuk
Mesaj Panosu Yöneticisi
Mesajlar: 2280
Kayıt: 28 Mar 2021, 13:29
İletişim:

T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi


ESAS NO : 2020/6850
KARAR NO : 2021/3147


Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Alacaklı tarafından borçlu R. Hatipoğlu hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı icra takibine başlandığı, borçlunun İİK.'nun 149. maddesi uyarınca icra müdürlüğünce takibe esas ipoteğin kesin ipotek mi yoksa limit ipoteği mi olduğu tahkik edilmeden icra emri gönderilmesinin usulsüz olduğunu, İİK'nun 150/ı maddesi gereğince keşide edilecek hesap kat ihtarı tebliği ve 8 günlük itiraz süresinin tanınmış olup olmadığı ve 8 günlük sürenin sona erip ermediğinin ihtara konu borcun vadesinin geçmiş olup olmadığı denetlenmeden ödeme emri yerine icra emri tanzim edildiğinden icra emrinin iptaline karar verilmesini talep ettiği,mahkemece, ipoteğin ana para ipoteği olup kayıtsız şartsız borç ikrarını içerdiği ve ilamlı icra takibine konu edilebileceği, gerekçesi ile şikayetin reddine hükmedildiği, borçlu tarafından ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddedildiği görülmektedir.

İİK.'nun 149. maddesinde; ''İcra memuru, ibraz edilen akit tablosunun kayıtsız şartsız bir para borcu ikrarını ihtiva ettiğini ve alacağın muaccel olduğunu anlarsa, borçluya ve taşınmaz üçüncü şahıs tarafından rehnedilmiş veya taşınmazın mülkiyeti üçüncü şahsa geçmişse, ayrıca bunlara birer icra emri gönderir. Bu icra emrinde borcun otuz gün içinde ödenmesi ve bu müddet içinde borç ödenmez ve icra mahkemesinden icranın geri bırakılmasına dair bir karar getirilmezse, alacaklının taşınmazın satışını isteyebileceği bildirilir'' hükmüne yer verilmiştir.

Somut olayda takip dayanağı; 18.01.2016 tarih ve 217 Yevmiye nolu ipotek akit tablosu içeriğine göre; şikayetçi borçlu ipotek veren 3. kişi konumunda olup, ipoteğin borçlu İ. Ateş adına açılmış açılacak borçlarını teminen 200.000 TL bedel mukabilinde, 1. Derecede, ipoteğin kaldırılması kooperatifçe yazı ile bildirilinceye kadar müddetsiz olarak ipotek tesis edilmiş olduğu ve ipoteğin limit ipoteği (üst sınır ipoteği) olduğu anlaşılmıştır. İpotek akit tablosundaki “fekki bildirilinceye kadar süre ile” açıklaması ise muacceliyet koşulu olmayıp, ipoteğin süresiz olarak yapıldığını göstermektedir.

Kural olarak alacağın muacceliyetinin, bir ihbarın yapılmasına bağlı olduğu durumlarda, alacaklının hem asıl borçluya hem de borçtan kişisel olarak sorumlu olmayan ipotekli taşınmaz malikine, muacceliyet ihbarında bulunmadan icra takibi yapması mümkün değildir. (M.K. 802 md., TMK. 887 md.) Zira, Borçlar Kanunu'nun 117/2.maddesinde yer alan borcun ifa edileceği gün (vade tarihi) sözleşmede yer almamıştır. Bu durumda, borçlunun temerrüdünün ne zaman gerçekleştiğinin saptanmasında Borçlar Kanunu'nun 117/2.maddesinin (818 Sayılı BK'nun 101/1.maddesi); “muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla mütemerrit olur” hükmü dikkate alınmalıdır.

Somut olayda, R. Hatipoğlu'nun asıl borçlu İ. Ateş'in borcu sebebiyle kendisine ait taşınmazını ipotek tesis ettirdiği, anılan ipoteğin süresiz olarak kurulduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda alacaklının, borçluya takip öncesi ihbarda bulunması zorunlu olup ihbar olmaksızın, borçlu aleyhine ipoteğe dayalı ilamlı takip başlatmış olması usul ve yasaya aykırıdır.

O halde, mahkemece ipotekli taşınmazın maliki yönünden icra emrinin iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Borçlunun temyiz isteminin kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 373/1. maddesi uyarınca, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’nin istinaf talebinin esastan reddine ilişkin 15.05.2020 tarih ve 2019/1834 E. - 2020/746 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA ve Akhisar İcra Hukuk Mahkemesi'nin 13.06.2019 tarih, 2019/87 E. - 2019/190 K. sayılı kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesi'ne, kararın bir örneğinin de, Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, 18/03/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.
Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“Genel İcra Hukuku” sayfasına dön