12. Hukuk Dairesi 2018/6833 E. , 2019/6671 K.
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı tarafından borçlu aleyhine … 17. Asliye Hukuk Mahkemesi 2011/121 esas 2016/15 karar sayılı ilamına dayalı olarak başlatılan ilamlı icra takibinde, borçlunun; icraya konu ilamda asıl dava tazminatla ilgili iken karşı davanın tapu iptal tescil ile alakalı olması nedeniyle tapu iptal ve tescille ilgili vekalet ücreti ve faizinin kesinleşmeden takibe konamayacak ilamların fer’ilerinin de takibe konu olamayacağından icra emrindeki bu kısmın iptali ile HMK 329. maddesi uyarınca müvekkili ile aralarında kararlaştırılan 1.500,00 TL vekalet ücretinin ve 5.000,00 TL adli para cezasının karşı taraftan alınması için icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece; davanın kısmen kabulü ile 1.800 TL ilam vekalet ücreti alacağı ve 21,30 TL işlemiş faiz alacağının iptaline hükmolunduğu görülmektedir. Borçlunun bu kararın tavzih edilmesini talep ettiği ve mahkemece icra emrinde iptaline karar verdiği kısımların talep edilmediği gerekçesiyle hükmü tavzih kararı ile talepteki gibi değiştirdiği anlaşılmaktadır.
6100 sayılı HMK’nun ”Taleple Bağlılık İlkesi” başlıklı 26. maddesinin birinci fıkrasında; ”Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir” hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda, icra emrinde talep edilen karşı dava ilam vekalet ücreti olan 38.750,00 TL ile yargılama gideri olan 10.549,05 TL’nin iptali ve HMK 329. maddesi uyarınca müvekkili ile aralarında kararlaştırılan 1.500,00 TL vekalet ücretinin ve 5.000,00 TL adli para cezasının karşı taraftan alınmasına hükmolunması talebinde bulunduğu, ancak mahkemece, talep edilmeyen birleşen dava vekalet ücreti olan 1.800,00 TL vekalet ücreti ile 21,30 TL faizin iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır.
Tavzih kararı ile iptal edilen bu miktarlar dava dilekçesinde borçlunun talep etmiş olduğu karşı dava ilam vekalet ücreti olan 38.750,00 TL ile yargılama gideri olan 10.549,05 TL’nin iptali şeklinde değiştirilerek hüküm kurulmuştur.
Ayrıca somut olayda, mahkemece talep dışı karar verilmesi ve sonrasında bunun tavzih kararı ile düzeltilmesi hatalıdır. Mahkemece verilen hüküm yanlış da olsa bu karar tavzih kararı ile giderilebilecek nitelikte değildir.
HMK’nın 294/1. maddesinde, “Mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür”, düzenlemesine;
Aynı kanunun 304/1. maddesinde, “Hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece re’sen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir….”, hükmüne;
Yine aynı Kanunun 305. maddesinde de; “Hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir. Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez.” hükümlerine yer verilmiştir.
Yukarıda anılan yasa hükümlerine ve Dairemiz ile Yargıtay’ın diğer Hukuk Daireleri ve Hukuk Genel Kurulu’nun yerleşik uygulamalarına göre, mahkemece esas hakkında karar verilmesiyle davadan el çekildiğinden, bu aşamadan sonra herhangi bir nedenle dosyanın ele alınarak tavzih yoluyla da olsa esasa ilişkin yeni bir karar verilmesi mümkün değildir. Yerel mahkemece, ancak Yargıtay’ca kararın bozulması halinde yeniden esas hakkında karar verilebilir. Mahkemece bu usule aykırı olacak şekilde tavzih yolu ile esas hakkında yeniden karar verilmesi yerinde değil ise de; bu hususta tarafların temyizi bulunmadığından, bozma nedeni yapılmamıştır.
Öte yandan, HMK’nın 294/3. maddesi gereğince hükmün tefhimi, her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Anılan Kanun’un 297/2. maddesine göre hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Mahkemece, yukarıda belirtilen yasa hükmü uyarınca, borçlunun talebi ile bağlı kalınarak inceleme ve araştırma yapılması ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nin 366. ve HUMK’nin 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan harcının istek halinde iadesine, 17/04/2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Hükmün infazında tereddüt yaşanması
- Hepsihukuk
- Mesaj Panosu Yöneticisi
- Mesajlar: 2291
- Kayıt: 28 Mar 2021, 13:29
- İletişim:
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 49 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Hepsihukuk
-
- 0 Cevaplar
- 326 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Hepsihukuk