13. Hukuk Dairesi 2019/3763 E. , 2019/12704 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

13. Hukuk Dairesi 2019/3763 E. , 2019/12704 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi


... Bölge Adliyesi Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının davalı ... ... vekilince murafaa talepli olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Murafaa için belirlenen günde duruşmalı temyiz eden davalı Asil ... ve vekili avukat ... geldi. Davacı tarafından gelen olmadığından hazır olan taraf ve avukatın sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra kararın açıklanması başka güne bırakıldı. Yapılan incelemede temyiz dilekçesinin süresinde verildiğinin anlaşılması üzerine, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR

Davacı, davalı ile yıllar öncesine dayalı arkadaşlığı, ortaklığı ve iş ilişkisinin bulunduğunu, davalının 2011 yılının Eylül ayında kendisinden 1.190.000,00 TL borç para istediğini, banka havalesi ile davalının hesabına borç olarak 1.190.000,00 TL'yi gönderdiğini, teminat ya da senet almadığını, davalının bu borcunu ödemediğini ileri sürerek 1.190.000,00 TL'nin 14/09/2011 tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, söz konusu bedelin hesabına havale edilmekle birlikte borç olarak verilmediğini, taraflar arasında 12/09/2011 tarihinde protokol düzenleyerek 10 adet dorse ve çekici satın alınması konusunda anlaştıklarını, protokole göre davacının 1.200,000,00 TL ödeme yapmasının kararlaştırıldığını, davacının bu taahhüdü sebebiyle 14.09.2011 tarihinde hesabına 1.190.000,00 TL gönderdiğini, davalının protokol uyarınca üstlendiği tüm sorumlulukları yerine getirdiğini, davacı ile davalı arasındaki ticari ilişkinin 2012 yılında da devam ettiğini, davacının 18.05.2012 tarihinde de temsilci olduğu şirketler adına kendisine vekalet verdiğini, bu vekalet kapsamında Iğdır ili ve çevresinde çok sayıda tır ve çekiciyi alarak davacı tarafa gönderdiğini, dönem dönem bir araya gelerek hesaplaştıklarını savunarak, davanın reddini dilemiştir.
İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile; 1.190.000,00-TL'nin dava tarihi olan 01.04.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiş; karara karşı, davalı vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, dosyaya ibraz edilen protokolün taraflarının ... .../... Otomotiv Ltd. Şti., .../... Döviz A.Ş. olarak gösterildiği, protokol altında yer alan imzaların protokolün tarafları olan tüzel kişiler adına atıldığının görüldüğünü, davalı vekilince dosyaya ibraz edilen ve protokolün tarafları arasındaki ticari ilişkiye ilişkin hesap dökümlerinin de protokolün tarafları olan şirketler adına imzalandığını, bu haliyle davacı tarafından açıkça 'borç verilen' açıklamasıyla gönderilen dava konusu paranın, davalı vekilince ibraz edilen tarafları ve konusu farklı olan protokol uyarınca gönderildiğinin kabulünün mümkün olmadığını, dava değeri uyarınca tanıkla ispatın mümkün olmadığı gibi davacı vekilince tanık dinlenmesine muvafakat edilmediğini, bu haliyle davalı vekilinin tanık dinletilmesine ilişkin talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla davalının istinaf başvurusunun esastan reddine, şeklinde hüküm kurulmuş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı eldeki dava ile, borç olarak banka havale ile gönderdiği paranın davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı ise gönderilen paranın borç olarak değil taraflar arasında düzenlenen protokol gereğince gönderildiğini savunarak, davanın reddini dilemiş, davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde ise; söz konusu protokolün dava konusu para ile ilgisinin bulunmadığını, protokolün taraflarının ve konusunun farklı olduğunu, dava konusu paranın bu protokolden bağımsız olarak borç mahiyetinde verildiğini ileri sürmüş ancak yargılamanın devamında da 23.10.2017 tarihli dilekçesi ile; sahte, fotokopi protokolde taraf olmadığını, başka bir davayı ve tarafları ilgilendiren bu davayla ilgisi olmayan konuların değerlendirilmemesi gerektiği şeklinde beyanda bulunmuştur. 12.09.2011 tarihli protokol incelendiğinde 13.09.2011 tarihinde faks yoluyla gönderildiği, belgenin başında '02128529850' numarasını ve '... GRUP MERKEZ İST' şeklinde yazılı olduğu, belgenin altında tarafların isimlerinin yazılı olduğu anlaşılmaktadır. Taraflar arasında düzenlendiği iddia edilen 12/09/2011 tarihli protokolde “ ..10 adet tırsan dorse satış ve ortaklık anlaşması yapmıştır,... bu anlaşma sadece 10 araç için geçerlidir, ..araç alımı için ... Sıdık ... hesabına ... bankasından kullanılan kredi hesabına geçilecektir. Kredi masrafları ve havale ücreti tamamen ... ...’ya aittir. ... Sıdık ... hesabına geçilecek miktar 1.200.000,00 (bir milyon iki yüz bin) ..” şeklinde yazılı olup davalı, davaya konu paranın bu protokol gereğince gönderildiğini, taraflar arasında süregelen bir ticari ilişki olduğunu savunmuştur. Gerçekten de paranın protokolden iki gün sonra gönderildiği sabittir. HMK 199. Maddesinde ' uyuşmazlık konusu vakıaları ispata elverişli yazılı veya basılı metin, senet, çizim, plan, kroki, fotoğraf, film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ile elektronik ortamda ki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcıları bu Kanuna göre belgedir. 'şeklinde düzenleme gereğince davalı tarafın dayandığı 12.09.2011 tarihli protokolün HMK'nun 199. Maddesi anlamında belge niteliğinde olduğunun kabulü gerekir. Nitekim Bölge Adliye Mahkemesince 'dosyaya ibraz edilen protokolün taraflarının ... .../... Oto. Ltd. Şti., .../... Döviz A.Ş olarak gösterildiği, protokol altında yer alan imzaların protokolün tarafları olan tüzel kişiler adına atıldığının görüldüğü, davalı vekilince dosyaya ibraz edilen ve protokolün tarafları arasındaki ticari ilişkiye ilişkin hesap dökümlerinin de protokolün tarafları olan şirketler adına imzalandığı, bu haliyle davacı tarafından açıkca 'borç verilen' açıklamasıyla gönderilen dava konusu paranın davalı vekilince ibraz edilen tarafları ve konusu farklı olan protokol uyarınca gönderildiğinin kabulünün mümkün olmadığı' gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararına karşı davacı tarafça belirtilen gerekçe ile ilgili temyiz yoluna başvurulmadığı da görülmüştür. Hal böyle olunca mahkemece, faks yoluyla imzalı olarak gönderilen belge ile tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin kararının BOZULMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, peşin alınan 20.322,22 TL harcın davalıya iadesine, 2.037,00 TL duruşma avukatlık parasının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, 17/12/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.







Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön