13. Hukuk Dairesi 2016/24321 E. , 2019/12195 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

13. Hukuk Dairesi 2016/24321 E. , 2019/12195 K.


'İçtihat Metni'


MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla)

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR

Davacı, davalı ile arasında 30/05/2012 tarihli konut satım sözleşmesi yapıldığını, konutun 01/04/2013 tarihinde teslim edilmesi gerekirken, sözleşmeye aykırı olarak 21/09/2013 tarihinde teslim edildiğini, bu tarihe kadar evinde oturamadığı gibi kiraya da veremediğini, sözleşmede belirlenen tarihte evin teslim edileceği beyan edildiğinden Almanya'dan Türkiye'ye ikamet amaçlı geldiğini, evin zamanında teslim edilmemesinden dolayı 1.600,00 Euro zararı olduğunu, ayrıca konutu teslim aldıktan sonra konutta sözleşmeye aykırı olarak eksik ve ayıplı işler olduğunu fark ettiğini, ayıp ve kusurun tespiti istemi için ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/155 D.İş sayılı dosyası ile tespit isteminde bulunduğunu, ayıplı ve kusurlu mal bedeli olarak 17.231,27 TL tespit yapıldığını, tespit edilen eksikliklerden kaynaklanan 17.361,27 TL'nin, sözleşmede belirtilen sürede evi teslim etmemesinden kaynaklanan aylık 500,00 TL’den hesaplanan 5 ay 20 günlük kira bedeli olan 2.833,00 TL’nin evin geç teslim edilmesi nedeni ile Almanya'dan Türkiye'ye ikamet amaçlı gelinmesi nedeni ile oluşan 1.600,00 Euro zararın ve ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/155 D.İş sayılı dosyasında tarafından yapılan 908,50 TL mahkeme masrafları ile 300,00 TL vekalet ücretinin yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, iddia edilen eksik ve ayıplı işler nedeniyle süresinde ihbarda bulunulmadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 17.361,27 TL ayıplı ifa bedeli ve 2.833,00 TL gecikme tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, sair hususların reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
6502 sayılı Kanunun Geçici 1. maddesinin 2. fıkrasında, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önceki tüketici işlemlerine, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına bakılmaksızın, bu işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmiş ise kural olarak o kanun hükümlerinin uygulanacağı öngörülmüştür. Eldeki davada, gerek sözleşme gerekse teslim tarihi itibari ile 4077 sayılı Kanunun yürürlükte olduğunun anlaşılmasına göre Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde 4077 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK)’un 4. maddesinin birinci fıkrasında; “Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda yer alan veya satıcı tarafından vaat edilen veya standardında tespit edilen nitelik ve/veya niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mal veya hizmetler, ayıplı mal veya ayıplı hizmet olarak kabul edilir.” denilmekte, devam eden fıkralarda ise buna ilişkin biçimsel koşullar sayılmaktadır. Ayıp; yasa yada sözleşmede öngörülen unsurlardan birinin veya birkaçının eksikliği yada olmaması gereken vasıfların olmasıdır. Malın ayıplı olması halinde taraflara ait hak ve yükümlülüklerin nelerden ibaret olduğu, 4822 sayılı Kanun’la değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 4. maddesinde düzenlenmiş; ayıbın gizli ya da açık olması halleri için ayrı ihbar süreleri getirilmiş; hatta ayıbın ağır kusur veya hile ile gizlenmesi halinde zamanaşımı süresinden yararlanılamayacağı, açıkça ifade edilmiştir. Maddeye göre, tüketici kendisine sağlanan mal ve hizmetle ilgili ayıplı olup olmama konusunda gerekli muayeneyi (denetimi) yapacak ve bu muayene sonucu, mal yada hizmetle ilgili saptadığı ayıpları, mal veya hizmetin sağlanmasından itibaren ihbar süreleri içinde, kendisine mal yada hizmet sağlayan sözleşmenin tarafına bildirecektir; bu bildirim (ayıp ihbarı) ödevi ihmal edildiğinde, tüketici, ayıba dayalı yasal haklarını kaybedecektir. 6098 Sayılı TBK.’nun bu konudaki 223. (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 198/2’de) maddesinde ifade edildiği gibi, ayıp ihbarının yapılmaması, tüketicinin ifa konusu mal ya da hizmeti, bulunduğu hal üzere kabul ettiği sonucunu doğuracak ve bu yönde gerçekleşen varsayımın aksi, hiçbir suretle kanıtlanamayacaktır. Maddenin 2. fıkrası hükmüne göre; tüketici, malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde açık ayıpları satıcıya bildirmekle yükümlüdür. Tüketici bu durumda, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür. Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’da gizli ayıpların ne kadar sürede satıcıya ihbar edileceğine dair bir hüküm bulunmamaktadır. Öyle olunca, 4077 sayılı TKHK’nun 30. maddesi gereğince, bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde, genel hükümlere göre uyuşmazlığın çözümü gerekli olduğundan, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 Sayılı TBK’nun bu konudaki 223. maddeye göre, (818 sayılı BK'nun 198.maddesi) alıcı, teslim aldığı malı işlerin olağan akışına göre, imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp gördüğü zaman bunu satıcıya uygun süre içinde ihbar etmekle yükümlüdür. Bunu ihmal ettiği takdirde, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirme ile meydana çıkarılamayacak bir ayıp bulunması halinde, bu ayıp sonradan meydana çıkarsa, bu durumu da hemen satıcıya bildirmediği takdirde yine satılanı bu ayıp ile birlikte kabul etmiş sayılır. O halde, gizli ayıpların, dava zamanaşımı süresi içinde ve ayıp ortaya çıktıktan sonra hemen (dürüstlük kuralına uygun olan en kısa sürede), ihbar edilmesi; ayıbın açık mı, yoksa gizli mi olduğunun tayininde ise, ortalama (vasat) bir tüketicinin bilgisinin dikkate alınması gerekmektedir.
Somut olayda; davacı dava konusu konutu 21/09/2013 tarihinde teslim aldığını beyan etmiş, 09/10/2014 de ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/155 D.İş sayılı dosyası ile eksik ve ayıplı işler nedeniyle tespit yaptırmıştır. Davalı usulüne uygun olarak ayıp ihbarı yapılmadığını savunmuş olup mahkemece, yukarıda açıklanan hükümler gözetilerek,ayıp ihbarında tanık beyanlarına itibar edilemeyeceği de dikkate alınarak,dosya arasında bulunan bilirkişi raporunda tespit edilen açık ve gizli ayıplar nedeniyle usulüne uygun bir ayıp ihbarı yapılıp yapılmadığı değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05/12/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.



Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön