13. Hukuk Dairesi 2016/21442 E. , 2019/11317 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

13. Hukuk Dairesi 2016/21442 E. , 2019/11317 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı avukat, davalılardan ... adına kayıtlı 3 ayrı taşınmaz için asliye hukuk mahkemesinde 3 ayrı kamulaştırmasız el atma davası açıldığını, verilen kararların temyizi üzerine Yargıtayın ilgili dairesince, davalarda idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle kararların bozulduğunu, karara çıkan bu dosyalardaki kararları kesinleşmesini beklemeden icra takibine koyduğunu, bozmadan önce davalar derdest iken davalı ...'e vekaleten oğlu ... ...'in bilgisi dışında diğer davalı ...'na başvurarak tüm mahkeme ve avukatlık masrafları belediye tarafından ödenmek şartıyla belediyeye ait taşınmazlardan bir veya birkaçı ile dava konusu taşınmazlardaki hisselerinin takasını talep ettiğini, davalının bu talebine henüz cevap verilmemişken mahkemelerin davaların kabulüne karar verdiğini, bu aşamada davalı ...'nın ... ...'in başvurusunu kabul ettiğini, davalının takas talebinin kabulü ile ... Belediyesi'nin davalıya bir kısım konut parseli verdiğini, ...'in de davalara konu parsellerdeki hisselerini belediyeye devir ettiğini, bu durumda davaların konusuz kaldığını, davalı ...'ın davalı ... ile sulh olarak dava konusu taşınmazları takas ettiğini ve avukatlık ücretinin ödenmediğini ileri sürerek davalılardan müteselsilen ücret sözleşmesinde kararlaştırılaran miktarın tamamını ve davada sulh olunan miktara göre karşı tarafa yükletilen vekalet ücreti toplamı 215.119,40 TL'nin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
Dava, sulh olunduğu iddiası ile ödenmeyen akdi ve kanuni vekalet ücretinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, '...davacının tarafların sulh olması nedeniyle rapora göre %10-%20 arasında taraflar arasında ücret sözleşmesi bulunmadığından vekalet ücreti talep edebileceği, tarafların takas suretiyle belediyede sulh olunan taşınmaz değeri üzerinden nisbi vekalet ücreti talep edebileceği, A.A.Ü.T. göre sulh olunan değer üzerinden 1136 sayılı yasa 164. maddesi uyarınca % üzerinden mahkeme dışı sulh olduğundan davacının takas sureti ile sulh sözleşmesine katılmadığı anlaşıldığından taraflar arasında yazılı avukatlık ücret sözleşmesi bulunmadığından tarifeye göre nisbi vekalet ücreti talep edebileceği, bilirkişi raporuna göre tertipli hesaplanan % üzerinden vekalet ücreti talep edemeyeceği, 164,175 maddeleri uyarınca 38.738,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen talep edebileceği..' gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
1-Hemen belirtilmelidir ki; kural olarak sonradan yürürlüğe giren yasa hükümlerinin ve İçtihadı Birleştirme Kararlarının kazanılmış hak (usulü müktesep hak) ilkesinin 28.6.1960 tarihli, 21/9 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince istisnai niteliği gereği kesin hüküm halini almamış eldeki davalarda da gözetilmesi ve uygulanması gerekeceği tartışmasızdır.
Yargıtay İçtihatı Birleştirme Büyük Genel Kurulu tarafından 05.10.2018 tarihinde 2017/6 esas 2018/9 karar sayılı ilamla 'İçtihadı birleştirmenin konusu, Avukatlık Kanununun 165. maddesinde yer alan ücret dolasıyla müteselsil sorumluluk hallerinden olan sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasında anlaşma ile sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde karşı tarafın avukatı lehine her iki tarafın müteselsil olarak ödenmesinden sorumlu olacağı avukatlık ücreti kapsamına avukat ile iş sahibi arasında yapılan ücret sözleşmesine göre avukata ödenmesi gereken akdi vekalet ücretinin girip girmediği hususudur.... Avukatlık bir kamu hizmeti olmakla birlikte ücret karşılığında müvekkiline hukuksal yardım hizmeti sunan avukat ile iş sahibi/müvekkili arasındaki ilişki bir özel hukuk ilişkisidir...Özel hukukta, bir borç ilişkisinden doğan alacak hakkı da nisbi hak niteliğindedir. Böyle olunca, alacak hakkı ancak o borç ilişkisi nedeniyle borçlu olan kişi ya da kişilere karşı ileri sürülebilir, yargısal kararlarda ve doktrinde borç ilişkilerinin nisbiliği ilkesi denilen bu ilke uyarınca sözleşmeler kural olarak yalnızca sözleşmenin tarafları bakımından hüküm ve sonuç doğururlar. Akdi vekalet ücretinin iş sahibi ile hasmın müteselsil sorumluluğu kapsamında bulunduğunun kabul edilmesi hukuk güvenliği ilkesini zedeleyecektir. Ayrıca vekalet ücreti avukatın yaptığı hukuki yardımın karşılığı olan bir meblağ veya değeri ifade ettiği halde avukattan hiçbir hukuki yardım almayan hasmın, karşı yanın yaptığı sözleşmeden doğan vekalet ücreti nedeniyle onun avukatı lehine müteselsilen sorumlu tutulması, avukatlık ücretinin mahiyet ve amacına da uygun değildir. Tarafların aralarındaki dava ve uyuşmazlığı sulh ile sonuçlandırmaları herşeyden önce dava açılmakla bozulan toplumsal barış ve huzurun yeniden tesis edilmesini sağladığı gibi tarafların bir an önce hak ve alacaklarına kavuşmasını da temin etmektedir. Nitekim 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren HMK'nın 140/2. maddesinde hakimin tarafları sulhe davet edeceği düzenlenerek sulh teşvik edilmiştir. Böyle olunca, usul hukuku bakımından bu kadar önemli bir müessesenin önüne sözleşmenin tarafı olmayan kişinin akdi vekalet ücretinden sorumlu tutulması şeklindeki bir engelin konulması da doğru olmayacaktır. Hal böyle olunca, Avukatlık Kanunu'nun 165. maddesinde düzenlenen 'ücret dolasıyla müteselsil sorumluluk' hallerinden olan 'sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasında anlaşmayla sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde' karşı tarafın avukatı lehine her iki tarafın müteselsil olarak ödenmesinden sorumlu olacağı avukatlık ücreti kapsamına avukat ile iş sahibi arasında yapılan ücret sözleşmesine göre avukata ödenmesi gereken 'akdi vekalet ücretinin' dahil olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.' şeklinde karar verilmiş olup, somut olaya ilişkin çıkan bu içtihatı birleştirme kararına göre, davalı ...'nın davacının hak ettiği akdi vekalet ücretlerinden sorumlu olmayacağının kabulü gerekir. Bu durumda mahkemece, yukarıda anlatılan İçtihatı Birleştirme Kararına göre değerlendirme yapılarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekliliği ortaya çıkmakla, yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
2-Bozma nedenine göre tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davalı ... Belediyesi yararına BOZULMASINA, 2. bentte açıklanan nedenlerle tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan 29,20 TL harcın davacıya, 662,00 TL'nin davalılara ayrı ayrı iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/11/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.


Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön