13. Hukuk Dairesi 2016/19349 E. , 2019/8754 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

13. Hukuk Dairesi 2016/19349 E. , 2019/8754 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın ... yönünden reddine, ... yönünden kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davacılar ve davalılar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacılar, ... ili, ... ilçesi, 1657 ada, 68 pafta, 170-171 ve 173 parsellerde hissedar olduklarını, davalı ...'ın da bu parsellerde hissedar olduğunu ve davalıya ait hisselerin taraflarına satımı konusunda aralarında 21/06/2013 tarihli yazılı gayrimenkul satım sözleşmesi imzalandığını, diğer davalı ...'in de emlakçı olduğunu ve sözleşme altında imzasının bulunduğunu, sözleşme imzalandığı tarihte 200.000,00 TL nakit, 30.000,00 TL banka yoluyla ve daha sonra da 10.000,00 TL tutarlı çek ile toplamda 240.000,00 TL kapora verildiğini, bakiye bedelin tapu devri için belirlenen tarihte ödeneceğinin kararlaştırıldığını ancak davalı ...'ın tapu devrini gerçekleştirmediğini, bunun üzerine davalı ... tarafından kendilerine gönderilen ihtarla, sözleşmeye göre nakit verilen 200.000,00 TL'nin 100.000,00 TL'sinin cezai şart olarak kesildiğini, kalan 100.000,00 TL'nin ise kendilerine iade edildiğinin bildirildiğini, tapu devrinin davalı ... tarafından gerçekleştirilmemesine rağmen kendilerinden cezai şart kesilmesinin ve ödenen toplam kaporanın 240.000,00 TL olmasına rağmen 200.000,00 TL olarak belirtilmesinin yerinde olmadığını iddia ederek, kaparodan bakiye kalan 140.000,00 TL'nin 100.000,00 TL'sinden davalıların birlikte sorumlu olduğu ve kalan 40.000,00 TL'den ise davalı ...'in sorumlu olduğu açıklaması ile davalılar aleyhine icra takibi başlatıldığını, takibe yapılan itirazlar üzerine itirazların iptali ve takibin devamını, icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davalı ... yönünden davanın husumet nedeni ile reddine, davalının kötü niyet tazminat talebinin koşulları oluşmadığından bu yöndeki talebinin reddine; davalı ... yönünden davanın kabulüne, ... 1. İcra Müd. 2013/18805 E.sayılı takip dosyasında borçlunun 100.000,00 TL üzerindeki itirazının iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
Davacı, yazılı gayrimenkul satış sözleşmesi nedeni ile verilen kaparonun iade edilmeyen kısmının tahsili için başlattığı takibe vaki itirazın iptali istemi ile eldeki davayı açmıştır. Davalı ..., davacılarca verilen kaparonun 240.000,00 TL değil 200.000,00 TL olduğunu, ayrıca davacıların tapu devri için kararlaştırılan tarihte herhangi bir işlem yapmadığını, bu nedenle tapu devrinin gerçekleşmediğini, böylece sözleşmede geçen 100.000,00 TL cezai şartın kaparodan düşümü ile kalan bedelin davacılara iade edildiğini belirterek davanın reddini dilemiştir. Davalı ... ise, sözleşmeyi tanık sıfatı ile imzaladığını, sözleşmenin tarafı olmadığını, davacılarca verilen paraların davalı ...'a verilmek üzere yediemin olarak yedinde tuttuğunu, ayrıca 30.000,00 TL banka havalesi ve 10.000,00 TL çek bedelinin 200.000,00 TL kapora bedelinin içinde olduğunu, cezai şart için kesilen bedeli diğer davalıya verdiğini, kalan 100.000,00 TL'yi ise davacılara iade ettiğini belirterek, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, sözleşmede 200.000,00 TL peşin ödeme kararlaştırılması ve akabinde 30.000,00 TL banka havalesi yapılması ve sözleşmeden hemen 3 gün sonra 10.000,00 TL çek ile ödeme yapılması, tüm bu ödemelerin 200.000,00 TL ödeme tutarını tamamlamak için olduğu kanaati ile toplam ödenen kaparonun 200.000,00 TL olduğu belirlenmiştir. Ayrıca, şekil şartlarına uygun düzenlenmeyen sözleşmenin ifa edilmemesi ile de davalı tarafından alınan cezai şart bedelinin davacılara iade edilmesi gerektiği kanaatine varılarak davalı ... yönünden davanın kabulüne; davalı ... yönünden ise, diğer davalının fiili vekili olarak hareket ettiği, sözleşmeden anlaşıldığı üzere taşınmazın satışı ve kaparonun ödenmesinde aracılık yaptığı, paranın ödenmesi ve iadesinden sorumlu olmadığı, ayrıca davalı ...’in sorumlu olacağına dair sözleşmede bir düzenleme getirilmediği gerekçeleri ile bu yönde itirazın iptali talebinin husumetten reddine karar verilmiştir.
1-Davalı ...'in temyizi yönünden yapılan incelemede; mahkeme kararı davalıya 18/02/2016 tarihinde tebliğ edilmiş olup, davalı, kararı 23/03/2016'da temyiz ettiğinden, 15 günlük yasal temyiz süresi geçmiştir. Süresinden sonra verilen davalının temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2-Davacılar tarafından süresinde sunulan 26/02/2016 tarihli temyiz dilekçesi ile duruşma talebinde bulunulmayıp, daha sonra verilen 19/04/2016 tarihli dilekçe ile temyiz incelemesinin duruşmalı yapılmasının talep edildiği anlaşılmış olup; duruşma talebi temyiz süresi içinde yapılmadığından talebin reddine karar vermek gerekmiştir.
3-Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2009/19-109 Esas ve 2009/123 Karar sayılı ilamında değinildiği üzere, 10.04.1992 tarih, 1991-7 Esas 1992-4 Karar Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince, hâkimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli karar uyum içinde olmalıdır. Yargı erkinin görev ve yetkisi, Anayasa ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak, keza İçtihadı Birleştirme Kararlarının bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar ve hüküm arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir. Tefhim edilen hüküm başka, gerekçeli karardaki hüküm veya gerekçe başka ise bu durumun mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır.
Öyle ki, İçtihadı Birleştirme Kararında bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde, başka hiçbir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir. Ayrıca 6100 Sayılı HMK 294 ve 297 maddelerinde hüküm fıkrasında nelerin yer alacağı açıklanmış; 6100 Sayılı HMK 297/son maddesi gereğince; hükümde, tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerinin yer alacağı belirtildikten sonra, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekli olduğu belirtilmiş yine anılan kanunun 298/2. maddesi gereğince de; gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı belirtilmiştir.
Temyize konu davada, mahkemece, kararın gerekçesinde '...davalı ... yönünden ise yukarıda izah edildiği üzere kısmen kabul kısmen reddi ile 100.000,00 TL üzerinden takibin devamına karar verilmesi gerekmiştir.' denilmiştir. Oysa ki, hüküm fıkrasının 2. Bendinde 'Davalı ... yönünden davanın kabulü ile; ... 1. İcra Müd. 2013/18805 E.sayılı takip dosyasında borçlunun 100.000,00 TL üzerindeki itirazının iptali ile , takibin bu miktar üzerinden devamına, takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine,' karar verilmiş ve gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratılmıştır. Bu husus açıklanan yasal düzenlemeye göre HMK 297. maddesine aykırı olup, bozmayı gerektirir.
4-Bozma nedenine göre davacıların ve davalı ...'ın temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalı ...'in temyiz dilekçesinin reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle davacıların temyiz incelemesinin duruşmalı yapılmasına yönelik taleplerinin reddine, 3. bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 4. bentte açıklanan nedenlerle davacıların ve davalı ...'ın temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan 29,20 TL harcın istek halinde davacılara, 29,20 TL harcın davalı ...'e 1.707,75 TL harcın davalı ...'a iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24/09/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön