13. Hukuk Dairesi 2016/21041 E. , 2019/7008 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla)
Taraflar arasındaki alacak-menfi tespit-istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, murisi ...'ın 13/11/2010 tarihinde vefat ettiğini, murisinin davalı bankadan kullanmış olduğu konut kredisi nedeniyle hayat sigortası yapıldığını ve söz konusu hayat sigortasından davalı bankanın kredinin tamamını tahsil etmesi gerektiğini, ancak davalı banka tarafından murisin ilk yıl hayat sigortasının yapıldığı fakat sonraki yıllarda sigortasının yenilenmediği belirtilerek borçtan sorumlu tutulduğunu, yaşının küçük olması nedeniyle kredi borcunun yakınları tarafından ödendiğini, bankanın hayat sigortası yada ferdi kaza sigortası yapması gerektiğini, kredi borcunun sigorta şirketinden tahsilini, sigortanın yenilenmemesinin sebebinin davalı olduğunu bu nedenle bankaya borçlu olmadığının tespitine, yakınları tarafından ölüm tarihinden sonra ödenen kredi borcunun 10.000,00 TL'sinin faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 27/01/2016 tarihli ıslah dilekçesi ile de 29.564,33 TL yönünden borçlu olmadığının tespiti ile fazladan ödenen 16.499,57 TL'nin faizi ile birlikte istirdadına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davacının davasının kabulü ile, davalı banka tarafından davacıların murisi ...'a kullandırılan 21/02/2007 tarihli 50.000,00 TL'lik konut kredisinden dolayı 29.564,43 TL. borçlu olmadığının tespitine, dava açılmakla birlikte ödememe yönünde ihtirazi kayıt konulduğu ve yargılama sırasında ödendiği ve bu nedenle fazlaca ödendiği tespit edilen 11.736,67 TL'nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı bankadan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, murisinin davalı bankadan konut kredisi kullandığını, kredi sırasında hayat sigortası yapıldığını ve söz konusu hayat sigortasından davalı bankanın kredinin tamamını tahsil etmesi gerektiğini, bu nedenle bakiye kredi borcu miktarından borçlu olmadığının tespiti ile, murisinin vefat tarihinden itibaren davalı bankaya ödenen miktarın davalı bankadan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı banka, davanın öncelikle görev yönünden reddi gerektiğini, davacının murisi ile banka arasında Konut Destek Kredisi Sözleşmesi akdedildiğini, sözleşmenin 9.5 maddesi gereği Hayat sigortasının zorunlu olarak yaptırılması gereken bir sigorta olmadığını, isteğe bağlı olarak yaptırıldığını, müteveffa adına hayat sigortasının ilk yıl yapıldığını, sonraki yıl herhangi bir talep olmaması ayrıca herhangi bir prim ödemesi yapılmamış olması nedeniyle yapılmadığını, davacı tarafın istirdat talebinin yasal koşullarının da oluşmadığını, banka ile dava dışı sigorta şirketinin ayrı tüzel kişiliklere sahip olduklarını ve davanın sigorta şirketine karşı açılması gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, müteveffa ... ile davalı bankanın Bireysel Kredilerde Bağlantılı Sigortalar uygulama Esasları Yönetmeliğin 6. maddesine göre müterafik kusurlu oldukları, bu kusurlarının yarı yarıya bulunduğu, davalı bankanın vefat tarihindeki kredi borcundan kusuru oranında sorumlu olduğu tutarın 29.564,43 TL. (59.128,86 TL*%50) olduğu, 38.288,67 TL.'lik kredi borcunun ve 3.012,43 TL. de murisin kullandığı başka bir kredinin hayat sigortasından ödenen miktar olmak üzere toplam 41.301,1 TL. ödeme yapıldığı bu durumda 11.736,67 TL fazladan ödeme yapıldığı, dava açılmakla kredi borcunun murisin kusuruna düşen kısmının ödenmemesi yönünde ihtirazı kayıt konulduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
HMK’nın 297/2. maddesi gereğince, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Somut olayda davacı ıslah dilekçesi ile 29.564,33 TL yönünden borçlu olmadığının tespiti ile fazladan ödenen 16.499,57 TL'nin faizi ile birlikte istirdadına karar verilmesini istemiş, ancak mahkemece davanın kabulü ile 11.736,67 TL'nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı bankadan tahsiline şeklinde karar verilmiştir. Davacının fazlaya ilişkin talebi olan 4.762,90 TL hakkında bir hüküm kurulmaması hükmün gerekçesinde de buna ilişkin bir açıklama yapılmaması ve yargılama giderlerinde oranlama yapılmayarak davalı tarafa vekalet ücreti de hükmedilmemiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma nedenine göre, davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan 534,20 TL harcın istek halinde davalıya iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.
13. Hukuk Dairesi 2016/21041 E. , 2019/7008 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 29 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 21 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 22 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 51 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 31 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat