13. Hukuk Dairesi 2016/14005 E. , 2019/6388 K.

Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

13. Hukuk Dairesi 2016/14005 E. , 2019/6388 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi


Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

K A R A R

Davacılar, murisleri...'ın 26/04/2012 tarihinde davalı bankanın ... şubesinden 10.000,00 TL anapara tutarlı tüketici kredisi kullandığını, aynı tarihte ... Sigortası ... Emeklilik A.Ş. isimli sigorta şirketinden hayat sigortası yapıldığını ve priminin kredi tutarından tahsil edildiğini, murisin 14/06/2014 tarihinde vefat ettiğini, vefat sonrası davalı banka şubesine yapılan müracaatla kalan kredi miktarının sigorta şirketinden tahsilinin talep edildiğini, ancak davalı banka tarafından hayat sigortasının sadece kredinin kullandırıldığı ilk yıl için yapıldığı, sonraki yıllar için yenilenmediğinin bildirildiğini, hayat sigortasının banka tarafından yanilenmesi gerekirken yenilenmediğini belirterek ödeme tablosuna göre anapara olarak kalan 6.803,00 TL kredi borcu , kalan taksit miktarları itibariyle de toplamda ödenecek 9.164,05 TL yönünden borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabul kısmen reddine, taraflar arasındaki 7626353 onay nolu tüketici kredisi sözleşmesi kapsamında davacılar murisi İbrahim Halil Burunta'ın 14/06/2014 ölüm tarihinden sonraki dönem için davacıların davalı bankaya kredi borcunun bulunmadığının tespitine, menfi tespit isteminin kabulüne, davacı mirasçılarca ödenmiş olan 4042,00 TL kredi bedelinin davalı bankadan tahsil ve istirdatına davacılara ödenmesine, dava tarihine kadar yapılan 1.337,00 TL ödeme nedeni ile dava tarihi 30/12/2014 ten işleyecek yasal faizi uygulanmasına, fazla miktar ve talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar, murislerinin davalı bankadan tüketici kredisi kullandığını, kredi sırasında hayat sigortası yapıldığını ve priminin müteveffadan tahsil edildiğini, müteveffanın ölümünden sonra kredi borcunun kalan kısmının poliçeden karşılanması gerekirken karşılanmadığını bu nedenle bakiye kredi borcu miktarından borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini istemişlerdir. Davalı banka, hayat sigortası yaptırma konusunda yasal yükümlülüğünün olmadığını belirterek davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, mirasçıların murislerinin kredi borcundan kalan miktarı ödeme sorumluluğu bulunmadığı, murisle banka tarafından aralarındaki sözleşme kapsamında sigorta yaptırılarak risk güvence altına alındığından sigortanın yenilenmesindeki sorumluluğun bankaya ait olup yenilenmeme kusurunun mirasçılara yüklenemeyeceği görüşü ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de; uyuşmazlıkla ilgili mevzuat ve sözleşme hükümleri incelendiğinde; 17.01.2008 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak, 01.02.2009 tarihinde yürürlüğe giren, “Bireysel Kredilerde Bağlantılı Sigortalar uygulama Esasları Yönetmeliği”nin “Amaç” başlıklı bölümünde, “Bu Yönetmeliğin amacı, kredi kuruluşları tarafından verilen kredilerle bağlantılı olan zorunlu ve ihtiyari sigorta ürünlerinin sunumunda birlik ve güvenilirliği sağlamak, sigorta ettirenlerin, sigortalıların ve lehtarların hak ve menfaatlerini korumak ve verilecek hizmete ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.” denilmekte, “Kapsam” başlıklı bölümünde ise, “Bu Yönetmelik, Türkiye’de faaliyet gösteren her türlü kredi kuruluşunun sağladığı kredilerle bağlantılı yaptırılan ihtiyari ve zorunlu sigortaları ve bu sigortalar dahilinde verilecek teminatları kapsar.” denildikten sonra aynı Yönetmeliğin “İhtiyari Sigortalar” başlığında düzenlenen, 6. maddesinin 2. fıkrasında da, “İhtiyari sigortalarda, kredi süresi içerisinde yenileme sorumluluğu kredi kullanana, yenilemeye ilişkin bildirim yapma ve bilgilendirme sorumluluğu ise kredi kuruluşuna aittir.” denilmektedir.
Kredi sözleşmesi nedeniyle hayat sigortası yapılmasındaki amaç, banka yönünden kredi borcunun teminat altına alınması olduğu kadar, belli bir prim borcu getirmekle birlikte, sigortalının da bunda menfaatinin olduğu kuşkusuzdur. Bu nedenle uyuşmazlığın çözümünde, her iki tarafın da hak ve menfaatlerinin gözetilip korunması esas alınmalıdır. Muris İbrahim Halil Buruntaş ile davalı arasında akdedilen 26/04/2012 tarihli Tüketici Kredisi Sözleşmesi'nin 13.maddesinde; Banka dilerse, bankaca belirlenecek bedel üzerinden bankanın gerekli göreceği her türlü tehlikelere/rizikolara karşı kredi taksitlerinin ve krediden doğan her türlü borç tamamıyla geri ödeninceye kadar Banka lehine hayat sigortası yaptırmayı, sigorta işlemlerinin kendisi tarafından uygun görülen sigorta şirketine Banka ile mutabık kalarak yapılacağını, mevcut yapılacak/yenilenecek tüm sigorta poliçelerinin üzerinde Bankanın adının dain ve mürtein olarak gösterileceğini kabul, beyan ve taahhüt eder....Ancak kredili müşteri teminatlarının bankaca sigortalanması yetkisi, banka için bir mecburiyet teşkil etmez ve bundan dolayı bankaya bir sorumluluk yüklenemez.' denildiği anlaşılmaktadır.
Yukarıda açıklanan mevzuat ve sözleşme hükümlerinden de anlaşıldığı üzere, kredi sözleşmesi nedeniyle hayat sigortası yapılmasındaki amaç, Banka yönünden kredi borcunun teminat altına alınması olduğu kadar, belli bir prim borcu getirmekle birlikte, sigortalının da bunda menfaatinin olduğu kuşkusuzdur. Bu nedenle uyuşmazlığın çözümünde, her iki tarafın da hak ve menfaatlerinin gözetilip korunması esas alınmalıdır. Nitekim, kredi sözleşmeleriyle bağlantılı sigortaların yapılması halinde sigorta ettirenlerin, sigortalıların ve lehdarların hak ve menfaatlerinin korunması amacıyla çıkarılan, “Bireysel Kredilerde Bağlantılı Sigortalar Uygulama Esasları Yönetmeliğinin ilgili hükmünde, kredi süresi içerisinde sigorta poliçesini yenileme sorumluluğunun kredi kullanana, yenilemeye ilişkin bildirim yapma ve bilgilendirme sorumluluğunun da kredi veren Bankaya ait olduğu açıkça belirtilmiştir. Hal böyle olunca, davalı bankanın ilk yıl yapılan hayat sigortasının yenilenmesine ilişkin bildirim yapma ve bilgilendirme sorumluluğunu yerine getirmediği, murisin ise sigortanın yenilenip yenilenmediğini takip etmediği hususları göz önüne alındığında tarafların müterafik kusurlu oldukları kabul edilip, mahkemece tarafların kusur oranları takdir edilmek suretiyle, sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 21/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.




Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön