13. Hukuk Dairesi 2016/24914 E. , 2019/2485 K.

Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

13. Hukuk Dairesi 2016/24914 E. , 2019/2485 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, davalı avukatı, 03.10.2005 tarihinde düzenlenen vekaletname ile tarafı olduğu icra takip ve dava dosyalarında vekil tayin ettiğini, davalının Develi Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2002/231 E. sayılı dosyasında görülen davanın hiçbir duruşmasına katılmadığından müracaata bırakılan dosyanın süresinde yenilenmemesi nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, oysa yapılan görüşmelerde davanın devam ettiği bilgisinin verildiğini, ayrıca icra takip dosyalarının da takip edilmemesi nedeniyle müracaata bırakıldığını sonradan öğrendiğini, şikayet üzerine görevi kötüye kullanma suçundan yapılan yargılama sonucu ... 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2011/125 E., 2011/268 K. sayılı ile ilamı davalının cezalandırılmasına karar verildiğini, davalının vekalet görevini gereği gibi yerine getirmemesinden dolayı maddi ve manevi zarara uğradığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL maddi tazminat ile 40.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı, zamanaşımının dolduğunu ileri sürmüş, esas yönünden ise, ceza dosyasının kesinleşmediğini, davacının masraf ve ücret ödemesi yapmadığı gibi davalara ücretsiz girilmesini istediğini, tazminat hakkının doğmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, Develi Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2002/231 E. Sayılı dosyasında davacının vekilliğini üstlenen davalı avukatın sürekli mazeret göndererek duruşmaya katılmadığından mazeretin reddine karar verilerek dosyanın işlemden kaldırıldığı, 26.9.2008 tarihli karar ile de davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği ve zarara konu eylemin bu tarihte gerçekleştiği, davacının ise zararı ... Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği 22.12.2009 tarihli dilekçenin verilme tarihinden 2 ay kadar önce öğrendiğini beyan ettiği, davanın ise 24.11.2011 tarihinde Avukatlık Kanunu’nun 40. maddesinde düzenlenen bir yıllık zamanaşımı süresinden sonra açıldığı gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, tarafı olduğu icra takip ve dava dosyaları için vekalet verdiği davalı avukatın vekalet görevini gereği gibi yerine getirmediğinden zarara uğradığını ileri sürerek uğradığı zararın tahsili istemiyle eldeki davayı açmıştır. Davalı, zamanaşımının dolduğunu ileri sürmüştür. Mahkemece, Avukatlık Kanunu’nun 40. maddesi gereğince zararın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık süre içerisinde davaı açılmadığından zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Dosyanın incelenmesinde, davacı tarafından yapılan suç duyurusu üzerine, ... 1. Ağır Ceza Mahkemesinde “görevi kötüye kullanmak” suçundan açılan ceza davasında, 21.09.2011 tarihli kararla davalı avukatın cezalandırılmasına karar verildiği, kararın temyizi üzerine Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin 11.06.2015 tarih 2013/14078 E., 2015/12367 K. sayılı ilamı ile, hükümden sonra davalı avukatın ölmüş olması nedeniyle kararın bozulmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Davalı avukatın, iş bu davanın dayanağı olan eyleminin, Türk Ceza Kanunu’na göre “görevin kötüye kullanılması” niteliğinde olup, suç teşkil ettiği görülmektedir. Borçlar Kanununun 60/II. maddesinde '....şu kadar ki zarar ve ziyan davası, ceza kanunları mucibince müddeti daha uzun müruruzamana tabi cezayı müstelzim bir fiilden neşet etmiş olursa şahsi davaya da o müruruzaman tatbik olunur....' denilmek suretiyle zamanaşımı süresi için Ceza Kanununa atıfta bulunulmuş olup, anılan hükme göre, tazminat davasının, ceza kanunları gereğince süresi daha uzun zamanaşımı süresine tabi, cezayı gerektiren bir eylemden doğmuş olması halinde, ceza zamanaşımı süresinin uygulanacağı açıktır. Kaldı ki bu maddenin uygulanması için, ceza davasında tazminat istenmesi gerekmediği gibi, eylemi işleyen hakkında ceza davası açılmış olması ya da mahkumiyet kararı verilmiş olması da gerekli değildir. Sadece eylemin suç niteliğini taşıması yeterlidir. Somut olayda, ceza zamanaşımı süresi dolmamıştır. Öte yandan taraflar arasındaki vekalet ilişkisi de hukuken son bulmamıştır. O halde, mahkemece, işin esası incelenerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bir yıllık zamanaşımı süresinin dolduğundan bahisle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26/02/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön