13. Hukuk Dairesi 2016/30463 E. , 2019/12492 K.

Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

13. Hukuk Dairesi 2016/30463 E. , 2019/12492 K.


'İçtihat Metni'



MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR

Davacı, usulsüz olarak davalı ...'in yetkisiz olarak imzaladığı senet nedeniyle İzmir 15. İcra Müdürlüğünün 2014/9969 esas sayılı dosyasında ödemek zorunda kaldığı bedelin iadesi amacıyla davalı ve dava dışı ...Taah. Turz. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti aleyhine icra takibi başlattığını, dava dışı borçlu şirketin borca itirazının süresinde olmadığını, bu nedenle bu şirket hakkında yürütülen icra takibinin devam ettiğini, davalının ise itirazının süresinde olduğundan takibin durduğunu, davalının usulsüz ve yetkisiz bir şekilde senet düzenleyerek kendisini haksız yere borca uğrattığını, yetkisiz ve usulsüz senet dolayısıyla icra tehditi altında ticari itibarını düşünerek ödemek zorunda kaldığı bedele ilişkin İzmir 8. İcra Müdürlüğünün 2014/14114 Esas sayılı takip dosyasında davalının takibe itirazının iptali ile takibin devamına, %20'den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, usulsüz ve yetkisiz olarak düzenlenen senet nedeniyle icra tehditi altında ödenmek zorunda kalınan bedelinin tahsili için başlatılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, “davacı şirket yetkilisi olan ... ...'ın İzmir 14. Noterliğinin 16/11/2012 tarihinde davalı ...'e vekaletname verdiği, davalı tarafından davaya konu işlemlerin bu vekaletnameye dayanılarak yapıldığı, davalı hakkında yapılan şikayet başvurusu üzerine İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/90074 soruşturma 2015/1105 karar sayılı kararı ile kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, karara yapılan itirazın İzmir 6. Sulh Ceza Hakimliğinin 2015/245 D.İş sayılı kararı ile reddedildiği, dosya kapsamı incelendiğinde davaya konu edilen ve davacı tarafından davalıya verilen İzmir 14. Noterliğinin 16/11/2012 tarihli vekaletnamesinin geçerli olduğu, davalının davacı şirket adına düzenlediği çek ve senetlerin söz konusu vekaletnameden aldığı yetkiye dayanılarak düzenlendiği, temsil konusunda bir usulsüzlüğün söz konusu olmadığı, nitekim söz konusu temsil yetkisi taşıyan davalının 25/07/2014 tarihinde azledildiği ve azilname düzenlendiği anlaşılmakla; taraflar arasındaki 16/11/2012 - 25/07/2014 tarihi dönemindeki vekalet ilişkisinin geçersiz olduğunun davacı tarafça ispatlanamadığı, davalının vekaletnameye aykırı hareket ettiğini ve vekaleti kötüye kullandığının davacı tarafça ispatlanamadığı, davalı tarafça yapılan işlemlerin temsil yetkisine uygun olarak yapıldığı ve davacıyı bağlayacağı” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Takip dayanağı bonoların keşide tarihi itibariyle uygulanması gereken 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 504/3. maddesinde; 'Vekil, özel olarak yetkili kılınmadıkça dava açamaz, sulh olamaz, hakeme başvuramaz, iflas, iflasın ertelenmesi ve konkordato talep edemez, kambiyo taahhüdünde bulunamaz, bağışlama yapamaz, kefil olamaz, taşınmazı devredemez ve bir hak ile sınırlandıramaz' hükmüne yer verilmiştir. Ticari vekilin kambiyo taahhüdü altına girmesi de aynı Kanun'un 551. maddesinde özel yetkinin bulunması koşuluna bağlanmıştır. Buna göre vekilin vekaletnamesinde kambiyo taahhüdünde bulunma yetkisi varsa asil adına bono tanzim edebilir. Bononun 'vekaleten' imzalandığı yazılmasa dahi, yukarıda açıklanan kurallara göre vekalet veren, vekil tarafından imzalanan bonodan dolayı sorumludur. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı tarafından davalı ...’e İzmir 14. Noterliğince düzenlenen 16.11.2012 tarihli vekaletnamede açıkça kambiyo taahhüdünde bulunma konusunda borçlandırıcı yetki verilmediği görülmektedir. Bu nedenle anılan vekaletnameye dayalı olarak tayin edilen vekil tarafından düzenlenen bonodan dolayı davacının sorumlu tutulması mümkün değildir. Hal böyle olunca, mahkemece açıklanan bu hususlar değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12/12/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.


Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön