13. Hukuk Dairesi 2016/28337 E. , 2019/12407 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

13. Hukuk Dairesi 2016/28337 E. , 2019/12407 K.


'İçtihat Metni'



MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı ... ve davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

K A R A R

Davacı; davalı müteahhitten adi yazılı sözleşme ve senet karşılığı 75.000 TL satış bedeli üzerinden bir konut satın aldığını, 40.000 TL peşin olmak üzere geriye kalan kısmı 1.000'er TL ve 1.500'şer TL senetler karşılığında ödediğini, buna rağmen davalının taşınmazı kendisine devretmediğini, davalı aleyhine dolandırıcılık suçlamasıyla Büyükçekmece 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde dava açıldığını ileri sürerek sözleşme tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte ödediği 75.000 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı; davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, 40.000 TL peşinatın 20/05/2009 tarihinden, 1.500 TL'nin 14/03/2012 tarihinden, 1.500 TL'nin 15/11/2011 tarihinden, 1.500 TL'nin 14/10/2011 tarihinden, 1.500 TL'nin 13/09/2011 tarilinden, 1.000 TL'nin 04/07/2011 tarilinden, 1.000 TL'nin 08/06/2011 tarilinden, 1.000 TL'nin 30/04/2011 tarihinden, 1.000 TL'nin 29/03/2011 tarilinden, 1.000 TL'nin 01/03/2011 tarilinden, 1.000 TL'nin 11/02/2011 tarihinden, 1.000 TL'nin 04/01/2011 tarihinden, 1.000 TL'nin 04/01/2011 tarihinden, 1.500 TL'nin 12/08/2011 tarihinden itibaren işeleyecek yasal faizi ile davalı taraftan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davacıya gerekçeli karar 01.09.2016 tarihinde tebliğ edilmiş, davacı 20.09.2016 tarihinde hükmü temyiz etmiştir. HUMK'nun 427 maddesi uyarınca 15 günlük süre geçtikten sonra 20.09.2016 tarihinde verilen dilekçe süresinde olmadığından temyiz talebinin reddi gerekir.
2-6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde 'Bu kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar' hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3. maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları, hizmet; bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan mal sağlama dışındaki her türlü faaliyeti ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi ifade eder şeklinde tanımlanmıştır.
Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir.
6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3. maddesine göre tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.
6502 sayılı yasanın 73. maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür.
Somut olayda taraflar arasındaki uyuşmazlık davalı müteahhit ile yapılan konut satış sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, davacı tüketici konumundadır. Bu halde uyuşmazlık Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığına göre davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevlidir. Mahkemenin görevi hususu kamu düzenine ilişkin olup, bunun mahkemece resen nazara alınması gerekir. O halde mahkemece, müstakil Tüketici Mahkemesi var ise davaya bakmakla Tüketici Mahkemeleri görevli olduğundan görevsizlik kararı verilmesi, müstakil Tüketici Mahkemesi yok ise ara kararı ile uyuşmazlığa Tüketici Mahkemesi sıfatı ile bakılmasına karar verilmek suretiyle uyuşmazlığın çözülmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın Asliye Hukuk Mahkemesi olarak görülmüş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
3-Bozma nedenine göre davalının temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacının temyiz dilekçesinin reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, üçüncü bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına, peşin alınan 948,00 TL harcın davacıya, 948,00 TL'nin davalıya iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11/12/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön