13. Hukuk Dairesi 2016/27050 E. , 2019/12083 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, avukat olduğunu, davalılardan ... ile diğer davalıya karşı boşanma davasındaki alacakların icraya konulması yönünde anlaştıklarını ve vekalet ücret sözleşmesi imzaladıklarını, icra takibi yapılıp satış aşamasına gelindikten sonra davalıların kendisine haber vermeksizin anlaştıklarını ve davalı ...’nün icra dairesine giderek alacağını haricen tahsil ettiğini beyan edip dosyanın işlemden kalkmasını ve hacizlerin fekkini talep ettiğini, sözleşme gereği 16.800,00 TL akdi ve 13.600,00 TL yasal vekalet ücreti alacağı bulunduğunu, müvekkili ile olan akdi ücret anlaşmasından diğer davalının da bilgisi olduğunu ve davalıların bu borçtan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını, alacağının tahsili amacı ile davalılar hakkında başlattığı takibin davalıların haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek itirazın iptaline ve inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalılardan ... usulüne uygun tebliğe rağmen davaya cevap vermemiş, diğer davalı ise davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile ... 21. İcra Müdürlüğünün 2014/17332 takip sayılı dosyasında davalıların itirazının iptali ile takibin devamına, asıl alacağın %20'si oranında icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalılardan ...’nün tüm, diğer davalı ...’ün aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacılar, avukat olduklarını, eldeki dava ile müvekkili olan davalı ... adına diğer davalıya karşı icra takibi yürüttüğünü, ancak tarafların anlaştıklarını ve davalı ...’nün alacağın harici olarak tahsil edildiğini beyan ederek icra dosyasını işlemden kaldırdığını ve hacizlerin fekkini talep ettiğini ileri sürerek akdi ve karşı yan vekalet ücretinin tahsili amacı ile davalılar hakkında başlattığı takibe vaki itirazın iptalini istemişlerdir. Mahkemece, bilirkişi raporuna itibar ile icra takibinde tahsil edilen tutar üzerinden AAÜT’ne göre 13.746,95 TL karşı yan vekalet ücreti ve davacının müvekkili ile arasındaki sözleşmeye göre belirlenen 16.800,00 TL akdi ücretten tarafların, Avukatlık Kanunun 165. maddesi gereğince müteselsilen sorumlu oldukları gerekçesi ile taleple bağlı kalınarak davanın kabulüne karar verilmiştir. Mahkemece, hem akdi hem de yasal vekalet ücretinin hesaplandığı buna göre davalı hasım ...'ün de akdi vekalet ücretinden de sorumlu tutulduğu anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki; kural olarak sonradan yürürlüğe giren yasa hükümlerinin ve İçtihadı Birleştirme Kararlarının kazanılmış hak (usulü müktesep hak) ilkesinin 28.06.1960 tarihli, 21/9 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince istisnai niteliği gereği kesin hüküm halini almamış eldeki davalarda da gözetilmesi ve uygulanması gerekeceği tartışmasızdır.
Yargıtay İçtihatı Birleştirme Büyük Genel Kurulu tarafından 05.10.2018 tarihinde 2017/6 esas, 2018/9 karar sayılı ilamla 'İçtihadı birleştirmenin konusu, Avukatlık Kanunu’nun 165. maddesinde yer alan ücret dolasıyla müteselsil sorumluluk hallerinden olan sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasında anlaşma ile sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde karşı tarafın avukatı lehine her iki tarafın müteselsil olarak ödenmesinden sorumlu olacağı avukatlık ücreti kapsamına avukat ile iş sahibi arasında yapılan ücret sözleşmesine göre avukata ödenmesi gereken akdi vekalet ücretinin girip girmediği hususudur.... Avukatlık bir kamu hizmeti olmakla birlikte ücret karşılığında müvekkiline hukuksal yardım hizmeti sunan avukat ile iş sahibi/müvekkili arasındaki ilişki bir özel hukuk ilişkisidir...Özel hukukta, bir borç ilişkisinden doğan alacak hakkı da nisbi hak niteliğindedir. Böyle olunca alacak hakkı ancak o borç ilişkisi nedeniyle borçlu olan kişi ya da kişilere karşı ileri sürülebilir, yargısal kararlarda ve doktrinde borç ilişkilerinin nisbiliği ilkesi denilen bu ilke uyarınca sözleşmeler kural olarak yalnızca sözleşmenin tarafları bakımından hüküm ve sonuç doğururlar.... Akdi vekalet ücretinin iş sahibi ile hasmın müteselsil sorumluluğu kapsamında bulunduğunun kabul edilmesi hukuk güvenliği ilkesini zedeleyecektir. Ayrıca vekalet ücreti avukatın yaptığı hukuki yardımın karşılığı olan bir meblağ veya değeri ifade ettiği halde avukattan hiçbir hukuki yardım almayan hasmın, karşı yanın yaptığı sözleşmeden doğan vekalet ücreti nedeniyle onun avukatı lehine müteselsilen sorumlu tutulması, avukatlık ücretinin mahiyet ve amacına da uygun değildir. Tarafların aralarındaki dava ve uyuşmazlığı sulh ile sonuçlandırmaları her şeyden önce dava açılmakla bozulan toplumsal barış ve huzurun yeniden tesis edilmesini sağladığı gibi tarafların bir an önce hak ve alacaklarına kavuşmasını da temin etmektedir. Nitekim 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren HMK'nın 140/2. maddesinde hakimin tarafları sulhe davet edeceği düzenlenerek sulh teşvik edilmiştir. Böyle olunca, usul hukuku bakımından bu kadar önemli bir müessesenin önüne sözleşmenin tarafı olmayan kişinin akdi vekalet ücretinden sorumlu tutulması şeklindeki bir engelin konulması da doğru olmayacaktır....Hal böyle olunca, Avukatlık Kanunu'nun 165. maddesinde düzenlenen 'ücret dolasıyla müteselsil sorumluluk' hallerinden olan 'sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasında anlaşmayla sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde' karşı tarafın avukatı lehine her iki tarafın müteselsil olarak ödenmesinden sorumlu olacağı avukatlık ücreti kapsamına avukat ile iş sahibi arasında yapılan ücret sözleşmesine göre avukata ödenmesi gereken 'akdi vekalet ücretinin' dahil olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.' şeklinde karar verilmiş olup, somut olaya ilişkin çıkan bu içtihadı birleştirme kararına göre, davalı ...'ün 16.800,00 TL değerindeki davacının hak ettiği akdi vekalet ücretinden sorumlu olmayacağının kabulü gerekir. Bu durumda mahkemece, yukarıda anlatılan İçtihadı Birleştirme Kararına göre değerlendirme yapılarak davalı ...'ün 16.800,00 TL değerindeki akdi vekalet ücretinden sorumluluğunun bulunmadığı gözetilerek hasıl olacak olacak sonuca göre bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı ...’nün tüm,diğer davalı ...’ün sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davalı ... lehine BOZULMASINA, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04/12/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.
13. Hukuk Dairesi 2016/27050 E. , 2019/12083 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 29 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 45 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 25 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 59 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 32 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 39 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 106 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 22 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 47 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 48 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat