13. Hukuk Dairesi 2019/5346 E. , 2019/11900 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalıdan 01.10.1986 tarih ve 237 no'lu belediye encümen kararı ile toplam 166.540,00 TL bedelle bir taşınmaz satın aldığını, ancak geçen süre içinde davalının dava konusu taşınmazın bedeli peşin ödenmesine rağmen tapu devrini yapmadığını, bu konudaki tüm başvurularının sonuçsuz kaldığını, bu arada taşınmazın mülkiyetinin hazineye geçtiğini henüz öğrendiğini, davalının edimini yerine getirmediğini, arsa bedelini peşin ödediği halde hem satın aldığı arsayı alamadığını hem de ödediği bedeli geri alamadığını, davalının haksız ve sebepsiz olarak aldığı arsa bedelini denkleştirici adalet ilkesi gereğince dava tarihindeki arsanın değeri üzerinden iade etmesi gerektiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 20.000,00 TL'nin davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 429,35 TL'nin dava tarihi olan 11.04.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı eldeki davasında, davalı belediyeye ait olan taşınmazı 01.10.1986 tarihli encümen kararı ile satın aldığını, ancak taşınmazın tapu devrinin yapılmadığını, daha sonra taşınmazın dava dışı hazine adına tescil edildiğini öğrendiğini ileri sürerek, taşınmazın dava tarihindeki rayiç değerinin tahsiline karar verilmesini istemiş; mahkemece, davacının taşınmazın rayiç değerini değil, ancak ödediği satış bedelinin tapu devrinin imkansız hale geldiğinin anlaşıldığı kadastro davasının kesinleştiği tarih olan 16.01.1991 tarihi itibariyle ki güncel değerini isteyebileceği gerekçe gösterilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Toplanan delillerden ve dosya kapsamından, davaya konu taşınmazın ihale yolu ile davalı ... tarafından davacıya satıldığı, taşınmazın bedelinin peşinen tahsil edildiği, ... Kadastro Mahkemesi'nin 28.12.1989 tarih ve 1983/1 esas, 1989/253 sayılı kararı ile taşınmazın hazine adına tesciline karar verildiği, verilen hükmün derecattan da geçmek suretiyle 16.01.1991 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Dava konusu taşınmazın ihale yoluyla davacıya satışını, satış tarihi itibariyle engelleyen veya taşınmazın niteliği ile ilgili herhangi bir şerh bulunmamaktadır. Böyle olunca, yapılan satımın geçerli bir satım olduğunun kabulü zorunludur. Davacı da, geçerli olan bu satış sonrası dava dışı hazinenin davaya konu taşınmazı üstün hakka dayanarak zaptetmesi nedeniyle davalı satıcının taşınmazın rayiç değerinden sorumlu olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
BK'nun 189. maddesinin birinci bendinde, 'satıcı, satılan şeyin bir üçüncü şahıs tarafından satımın akdi zamanında mevcut bir hak sebebi ile tamamen veya kısmen zaptedilmesinden alıcıya karşı mes'ul ve zamindir' yazılıdır. Madde metninden de açıkça anlaşılacağı gibi mevcut ayıp ister subjektif bir haktan, isterse objektif bir hukuk kuralından doğmuş olsun satıcı, devrini taahhüt edip gerçekleştirdiği hakkın kendi malvarlığında mevcut olduğu yönünü de zamindir. Devredilen hak, herhangi bir nedenle devri taahhüt edilen hakka uygunluk göstermiyorsa satıcı bundan sorumludur. Bu sorumlulukta alıcının zapt nedeniyle uğradığı gerçek zarar kadardır. Somut olayda, ihale yoluyla satış işlemi gerçekleştirilmiştir. Hâl böyle olunca, davalı ... zapta karşı tekeffül hükümleri uyarınca davacının gerçek ve güncel müspet zararından sorumludur. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 15.12.2010 tarih ve 2010/13-618 esas ve 2010/668 karar sayılı ilamı da bu yöndedir. Mahkemenin açıklanan bu ilkeler doğrultusunda inceleme ve araştırma yaparak, taşınmazın devrinin imkansız olduğu tarihteki rayiç değerinin tespit edilerek sonucuna uygun bir karar vermesi gerekirken, geçersiz satışlarda uygulanan denkleştirici adalet ilkesine göre hesaplama yapan bilirkişi raporunu esas almak suretiyle yazılı şekilde karar vermiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre, davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, ikinci bent gereğince davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28/11/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.
13. Hukuk Dairesi 2019/5346 E. , 2019/11900 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 39 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 39 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 13 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 26 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 38 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 48 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 138 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 39 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 19 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat