13. Hukuk Dairesi 2017/1691 E. , 2019/11399 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

13. Hukuk Dairesi 2017/1691 E. , 2019/11399 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı vekili, müvekkil banka ile davalı borçlu arasında tüketici kredisi ve teminat sözleşmesi imzalandığını ve kredi kullanıldığını, davalı borçlunun ödemelerini vadesinde ödemediğini, bunun üzerine davalı tarafa ... 6.Noterliği aracılığıyla 10/06/2014 tarihli ve 169362 yevmiye numaralı ve hesap özeti ekli hesap kat ihtarnamesi gönderildiğini, davalının ihtarnamaye rağmen ödeme yapmadığını, bunun üzerine davalı borçlu hakkında ... 36. İcra Müdürlüğü'nün 2014/29589 esas sayılı dosyasında icra takibine geçildiğini, davalı borçlu tarafından itiraz edilerek takibin durduğunu ileri sürerek; takibe yapılan itirazın iptaline ve takibin devamına, alacağın %20'sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, usülüne uygun tebligata rağmen, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, takibe yapılan itirazın toplam 14.179,13 TL üzerinden iptal ve takibin devamına karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İİK’nın 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra-inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada borçlunun kötü niyetli itiraz etmiş bulunması yasal koşullardan değildir. İnkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasını itiraz ile durduran ve işin itirazla çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı, alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurlar bilinmesi mümkün nitelikte olması yeterlidir. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. Açıklanan yasal kuralların ışığında kabul edilen alacak değerlendirildiğinde, borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek konumda bulunması nedeniyle alacağın likit ve muayyen nitelikte olduğunun kabulü ile icra inkar tazminatına karar verilmesi gerekirken, bu hususla ilgili olumlu olumsuz herhangi bir karar verilmemiş olması bozmayı gerektirmektedir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK'nun 438/7 maddesi gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle, mahkeme kararının hüküm bölümünün 1.bendinde yer alan “ .. olmak üzere toplam 14.179,13 TL üzerinden devamına,” söz ve rakamlarından sonra gelmek üzere “ davacı lehine hüküm altına alınan asıl alacak üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” ibaresinin eklenmesine, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan 29,20 TL harcın davacıya iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 20/11/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.


Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön