13. Hukuk Dairesi 2016/19007 E. , 2019/10377 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla)
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı bankanın Susurluk şubesindeki 42953 sayılı mevduat hesabına yatan maaş ve diğer ödemelerin, hakkında herhangi bir takip olmaması rağmen, kullandığı kredi borcuna karşılık davalı banka tarafından bloke konulmak sureti ile tarafına verilmediğini ileri sürerek; maaşından yapılan 27.174,16 TL haksız kesintinin istirdatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı banka vekili, taraflar arasındaki sözleşme ile müvekkil bankaya hesaptan tahsilat yetkisi verildiğini savunarak; davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davacı adına ayrı bir maaş hesabının açılmadığı, davacının maaşının kredi ödemesi yapılan mevduat hesabına yatırıldığı, kredi hesaplarının hesaptan tahsiline ilişkin sözleşme dışında başka bir bilgi ve belgenin bulunmadığı, tüketici olan davacının maaşının tamamının sözleşme ve taahhütname hükümleri uyarınca bloke uygulanarak el konulup tüketici kredisi borçları için takas mahsup uygulaması haksız şart ile ilgili emredici hükmü bertaraf etmek için yapılan bir uygulama olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, davacının maaş hesabından kesilen 26.100,94 TL'nin tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı banka vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının davalı bankadan kullandığı muaccel hale gelmiş kredi taksitlerinin maaşından alınıp alınamayacağı, ödenen bedellerin geri istenip istenemeyeceğine ilişkindir. Bilindiği üzere, 17.04.2008 tarih ve 5754 sayılı yasanın 56. maddesi ile değişik 5510 sayılı yasanın 93. maddesinde “Bu kanun gereğince sigortalılar ve hak sahiplerinin gelir, aylık ve ödenekleri, ... hizmeti sunucularının Genel ... Sigortası hükümlerinin uygulanması sonucu kurum nezdinde doğan alacakları, devir ve temlik edilemez. Gelir, aylık ve ödenekler 88. maddeye göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemez.” hükmü bulunmaktadır.
İİK’nun 83/a maddesindeki 'İİK’nun 82 ve 83. maddelerinde yazılan mal ve hakların haczolunabileceğine dair önceden yapılan anlaşmalar muteber değildir.' hükmüne karşın, 28.02.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5838 Sayılı Kanun’un 32. maddesi ile değişik 5510 Sayılı SGK’nun 93/1. maddesinde, 'bu fıkraya göre haczi yasaklanan gelir, aylık ve ödeneklerin haczedilmesine ilişkin taleplerin, borçlunun muvafakati yok ise, icra müdürü tarafından reddedileceği' düzenlemesine yer verilmiştir. Bu hükmün İİK’nun 83/a maddesine göre daha özel düzenleme içerdiği ve takip hukukuna göre icra takibinin kesinleşmiş olması şartıyla haciz sırasında veya hacizden sonra 5510 Sayılı Yasa’nın 93. maddesi kapsamındaki gelir, aylık ve ödeneklerin haczine ilişkin verilen muvafakatin geçerli olacağı, bu durumda borçlunun haciz sırasında veya haciz işleminin gerçekleşmesinden sonraki dönemde haczedilmesi mümkün olmayan mal ve haklarla ilgili olarak bu hakkından vazgeçebileceği, sözleşme hukukuna göre bu yasağın kesin olmadığı, yasanın tarafların iradesine ağırlık vererek muvafakat yoluyla emekli aylıklarına bloke konulmasına, borcun başka teminatlara başvurulmadan ödenmesine imkân sağladığı, böylece tarafların sözleşme ile belirledikleri hükmü ortadan kaldırmadığı anlaşılmaktadır.
Diğer yandan, 4721 sayılı TMK'nun 2.maddesinde herkesin haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kuralına uymak zorunda olduğu, bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasının hukuk düzenince korunmayacağı hüküm altına alınmıştır. Sözleşme ile kabul edilip, taahhütname ile teyit edilerek yapılan maaş kesintileri nedeniyle, sözleşmenin ilgili maddelerinin haksız şart kapsamında değerlendirilmesi imkanı bulunmadığı gibi maaş kesintilerine uzunca bir süre sessiz kalınması, kesintilerin onaylanması anlamına gelmekle birlikte, sonradan bu kesintilerin geri istenmesi de hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olup iyi niyet kurallarıyla bağdaşmaz.
Somut olayda, mahkemece, dairenin yukarıda sözü edilen yerleşik uygulaması ve belirtilen ilke ve esaslar kapsamında, uyuşmazlığın sözleşmeye bağlılık, ahde vefa ilkesi ve tarafları bağlayan sözleşme hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi ve sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23/10/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.
13. Hukuk Dairesi 2016/19007 E. , 2019/10377 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 18 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 44 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 26 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 34 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 37 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 18 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 33 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 22 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 18 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat