13. Hukuk Dairesi 2016/19247 E. , 2019/8316 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

13. Hukuk Dairesi 2016/19247 E. , 2019/8316 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca duruşmasız, davalı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmiş ise de, dava miktar itibariyle duruşmaya tabi olmadığından bu isteğin reddiyle incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, avukat olduğunu, davalı şirketin kurulduğu yıldan bu yana vekilliğini yaptığını, 20.05.2008 tarihinde TMSF'den şirketin teslim alınmasını müteakip davalı şirketin hukuk müşavirliğinin devamına karar verdiğini, son vekaletnamenin tanzim tarihi 18.12.2012 olup, geçerlilik süresinin 31.12.2013 tarihi olduğunu, bu dönemlere ait ücretinin ödenmediğini, görüşmelerin de sonuçsuz kaldığını, bu nedenle davalı hakkında ... 1. İcra Müdürlüğü'nün 2014/84 esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabul kısmen reddine, ... 1. İcra Müdürlüğünün 2014/84 esas sayılı dosyasına yapılan takibin kısmen iptali ile asıl alacak 16.164,00-TL ve 39,87-TL işlemiş faiz üzerinden takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, alacak yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminat talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin
takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının tüm, davacının aşağıdaki bentlerin dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-İİK’nın 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra-inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada borçlunun kötüniyetli itiraz etmiş bulunması yasal koşullardan değildir. İnkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz edip duran ve işin itirazla çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı, alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurlar bilinmesi mümkün nitelikle olması yeterlidir. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek konumda bulunması nedeniyle alacağın likit ve muayyen nitelikte olduğunun kabulü ile icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekir. Mahkemece, davacının bu istemi hakkında kabul kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde icra inkar tazminatı talebinin reddedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, usulün 438/7. maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
3-Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine karar verilmiş, kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine 1.800,00-TL vekalet ücretine hükmedilmiştir. Karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 13. maddesine göre; “(1) Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (7'nci maddenin ikinci fıkrası, 9'uncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile 10 uncu maddenin son fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. (2) Ancak, hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez.” düzenlemesi yer almaktadır. O halde mahkemece, davalı lehine reddedilen kısım üzerinden AAÜT’nin 13/2. maddesine göre 1.458,88-TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, davalı lehine bunu aşacak mahiyette maktu vekalet ücretine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
Ne var ki, yapılan bu yanlışlığın giderilmesi de yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanması usulün 438/7. maddesi gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle, davalının tüm, davacının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle kararın hüküm kısmının üçüncü fıkrasının hükümden çıkartılarak yerine “Asıl alacağın %20'si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine” cümlesinin yazılmasına, üçüncü bent uyarınca kararın hüküm kısmının beşinci fıkrasında yer alan “redde göre ise de davalı da kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT'e 1.800,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak vekil tutan davalıya verilmesine' cümlesinde yer alan '1.800,00' rakamlarının hükümden çıkarılarak yerine '1.458,88' rakamlarının yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı 828,75 TL kalan harcın davalıdan alınmasına, peşin alınan 276,25 TL harcın davacıya iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 16/09/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön