13. Hukuk Dairesi 2016/9374 E. , 2019/2944 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla)
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, davalılardan ... şirketinden 07.03.2014 tarihinde satın aldığı ... marka aracın 23.04.2014 de ve 22.5.2014 tarihlerinde arızalandığını, servise götürdüğünü, onarım yapılarak kendisine teslim edildiğini, ancak arızanın 3. kez tekrar ettiğini, yeniden servise götürdüğünde 22.05.2014 de açılan servis kaydının arızanın tam olarak neden kaynaklandığı anlaşılamadığından kapatılmadığını öğrendiğini, netice itibariyle servisteki tüm müdahalelere rağmen arızanın giderilemediğini beyanla satış bedeli olan 63.841,29 TL'nin ve uğradığı tüm zararların faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, eldeki dava ile davalıdan satın aldığı aracın ayıplı olması ve servis tarafından da arızanın giderilememesi nedeniyle satış bedelinin iadesini ve zararlarının tazminini istemiş, davalılar ise davanın reddini dilemişlerdir. Mahkemece, her ne kadar aracın bu haliyle imalattan kaynaklı arızalı olduğu anlaşılmakta ise de basit bir yazılım güncellemesiyle giderilebilecek bir arıza türü olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Sözleşmenin kurulduğu tarihte yürürlükte bulunan 4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı “Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'un 4. maddesi hükmü gereğince tüketici satın aldığı malın ayıplı olduğunun anlaşılması halinde satıcıdan, verdiği bedelin iadesini, ayıp nispetinde bedelin tenzilini, ayıbın giderilmesi için gerekli onarımın yapılmasını, son olarak da aracın yenisi ile değiştirilmesini isteyebilir.”, Aynı Kanunun 13. maddesinin 3. fıkrasında da “Tüketici Onarım hakkını kullanmışsa, garanti süresi içerisinde sık arızalanması nedeniyle maldan yaralanamamasının süreklilik arz etmesi veya tamiri için gereken azami sürenin aşılması veya tamirin mümkün bulunmadığının anlaşılması halinde, 4. maddede yer alan diğer seçimlik haklarını kullanabilir.” hükmü bulunmaktadır. Öte yandan 14.06.2003 gün ve 25138 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Garanti Belgesi Uygulama Esaslarına Dair Yönetmeliğin 14. maddesinin de 24.4.2011 gün ve 27914 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak değiştirilen a bendinde “... tüketicinin onarım hakkını kullanılmasına rağmen malın tüketiciye teslim edildiği tarihten itibaren, garanti süresi içerisinde kalmak kaydıyla bir yıl içerisinde en az dört defa veya imalatçı-üretici ve/veya ithalatçı tarafından belirlenen garanti süresi içerisinde altıdan fazla arızalanmasının yanı sıra bu arızaların maldan yararlanamamayı sürekli kılması durumunda tüketicinin diğer seçimlik hakları talep edebileceği” hükmü mevcuttur. Bu yasal düzenlemelere göre, onarım hakkı kullanıldığı halde arızanın devam etmesi durumunda tüketici seçimlik haklarından yararlanabilecektir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda aracın mevcut arızasından kaynaklı olarak gizli ayıplı olduğu, ayıbın kullanıcıdan değil imalat hatasından kaynaklandığı, her ne kadar servisçe onarılmaya çalışılsada arızanın keşif ve dava tarihi itibariyle halen devam ettiği, servisçe arızanın giderilemediği belirtilmiş olup, mahkemenin kabulüde bu yöndedir. Bu durumda Garanti Yönetmeliğinde ve yasada düzenlenen maddelere göre aracın keşif tarihi itibariyle 3 kez servise gittiği halde arızasının halen devam ettiği ve giderilemediği bunun yanında, mahkemece dinlenen tanık ifadesi ve dosya kapsamından aracın ikinci kez servise gidişinde servis kaydının kapatılmamış olduğu ve bu suretle azami tamir süresininde aşılmış olduğunun kabulünün gerekeceği de dikkate alındığında tüketicinin seçimlik haklarından her hangi birini kullanma hakkına sahip olduğu anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece, bu doğrultuda değerledirme yapılarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde yanlış değerlendirmeyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06/03/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.
13. Hukuk Dairesi 2016/9374 E. , 2019/2944 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 5 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 7 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 40 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 9 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 8 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 7 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 20 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 8 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 6 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat