13. Hukuk Dairesi 2016/30133 E. , 2020/1745 K.

Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

13. Hukuk Dairesi 2016/30133 E. , 2020/1745 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

Taraflar arasındaki ayıplı mal davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacılar; ... Konakları Sitesinde bulunan bağımsız bölümlerinin ortak alanlarında değer kaybına neden olacak ayıp ve eksikliklerin bulunduğunu, bu hususun davalılara ... 23. Noterliğince 30.06.2010 tarihinde düzenlenen ihtarname ile bildirildiğini belirterek ortak alanlarda bulunan ayıp ve eksik işler nedeniyle davacıların zararının ve meydana gelen değer kaybının tazminini, satım parasının % 20 oranında indirilmesini, indirilen kısmın davacılara ödenmesini, ayıp ve eksikliklerin toplam bedeli olarak şimdilik 2.570.828,11 TL nin ihtar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini istemiştir.
Davalılar, davacıların süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunmadıklarını belirterek, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece; isimleri mahkeme kararında yazılı bir kısım davacılar yönünden aktif dava ehliyeti bulunmaması nedeni ile davacıların davalılar aleyhine açtıkların davanın reddine, yine isimleri kararda yazılı olan diğer bir kısım davacılar yönünden ise davalılar aleyhine maldaki ayıp iddiasına dayalı değer kaybının tazmini istemi ile açtıkları davanın reddine karar verilmiş ; verilen hüküm davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
1-İhtiyari dava arkadaşı olan 57 adet davacı, eldeki dava ile site ortak alanlarında eksiklik ve ayıpların tespit edilerek arsa payı oranında bedelde indirim istemişlerdir.
Davalılar öncelikle bir kısım davacılar ile aralarında konut alımına ilişkin sözleşme ilişkisi bulunmadığını, bir kısım davacıların taşınmazı devrettiğini ileri sürerek husumet nedeni ile davanın reddini dilemiştir. İş bu davanın temeli sözleşme ilişkisine dayanmakta olup bu temel ilişki kapsamında uyuşmazlık çözülmelidir. Ne var ki dosya kapsamında, ihtiyari dava arkadaşı olan davacılara ait tüm sözleşmeler dosya arasına alınmamış, tapu kayıtları irdelenmemiştir. Mahkemece her bir davacı yönünden öncelikle tek tek davalılar ile olan akdi ilişki tespit edilmelidir. Bu tespit yapılmadan işin esasına girmek eksik inceleme teşkil etmekle usul ve yasaya aykırı olup bozma sebebidir.
Taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi saptandıktan sonra ancak aşağıda yazılı temel ilkeler dikkate alınarak hüküm tesis edilebilir.Bu temel ilkeler şu şekilde özetlenebilir;
“Davacılar tüketici olduğuna göre, tüketici hukuku ile ilgili ayıba ilişkin düzenleme, Dava tarihinde yürürlükte bulunan 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK)’un 4. maddesinde yer almaktadır.
Malın ayıplı olması halinde taraflara ait hak ve yükümlülüklerin nelerden ibaret olduğu, 4822 sayılı Kanun’la değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 4. maddesinde düzenlenmiş; ayıbın gizli ya da açık olması halleri için ayrı ihbar süreleri getirilmiş; hatta ayıbın ağır kusur veya hile ile gizlenmesi halinde zamanaşımı süresinden yararlanılamayacağı, açıkça ifade edilmiştir.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 4077 sayılı TKHK.’nun 4. maddesinin 2. fıkrası hükmüne göre; tüketici, malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde açık ayıpları satıcıya bildirmekle yükümlüdür.
Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’da gizli ayıpların ne kadar sürede satıcıya ihbar edileceğine dair bir hüküm bulunmamaktadır. Öyle olunca, 4077 sayılı TKHK’nun 30. maddesi gereğince, bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde, genel hükümlere göre uyuşmazlığın çözümü gerekli olduğundan, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 Sayılı TBK.’nun bu konudaki 223. maddeye göre, (818 sayılı BK'nun 198.maddesi), alıcı, teslim aldığı malı işlerin olağan akışına göre, imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp gördüğü zaman bunu satıcıya uygun süre içinde ihbar etmekle yükümlüdür. Bunu ihmal ettiği takdirde, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirme ile meydana çıkarılamayacak bir ayıp bulunması halinde, bu ayıp sonradan meydana çıkarsa, bu durumu da hemen satıcıya bildirmediği takdirde yine satılanı bu ayıp ile birlikte kabul etmiş sayılır. O halde, gizli ayıpların, dava zamanaşımı süresi içinde ve ayıp ortaya çıktıktan sonra hemen (dürüstlük kuralına uygun olan en kısa sürede), ihbar edilmesi; ayıbın açık mı, yoksa gizli mi olduğunun tayininde ise, ortalama (vasat) bir tüketicinin bilgisinin dikkate alınması, gerekmektedir.
Bu temel ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda'.. zaman içinde ortaya çıkan ayıpların giderme maliyeti ile düzeltilebildiği takdirde dairelerde değer kaybına yol açmayacağı ---tek dosya altında 57 ayrı bağımsız bölümün bulunmasının nispi yöntem ile hesaplama yapılmasını güçleştirmesi ve gerekse tespit edilen sorunların özellikle ortak alanlarda bulunan basit tamir, tadilat ve ek tedbir ile kolayca giderilmesinin mümkün olduğunun tespiti ile sorunların giderilebilmesi halinde davacıların dairelerinde herhangi bir değer kaybının söz konusu olmayacağı' sonucuna varldığı belirtilmiştir .
Bu durumda raporun tarafların itirazlarının karşılanmadığı, bu haliyle yetersiz olduğu ancak mahkemenin bilirkişi raporunu hükme esas aldığı anlaşılmıştır.
Öncelikle taraflar arasındaki sözleşmeler ve tapu kayıtları getirilmeli akdi ilişki tespit edilmeli daha sonra yukarıda açıklanan ilkeler dikkate alınarak mahkemece, tarafların iddia ve savunmaları, dosyada mevcut deliller, bilirkişi raporları ve rapora karşı yapılan itirazlar birlikte değerlendirilerek, yeniden bilirkişi heyetince taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine açık, ayrıntılı ve gerekçeli rapor tanzim edilmesinin sağlanarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre, davacıların diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan 1. bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın davacılar yararına BOZULMASINA, 2. bent gereğince davacıların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/02/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi
Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2020 Yılı Kararları” sayfasına dön