14. Hukuk Dairesi 2016/11664 E. , 2018/8805 K.

Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

14. Hukuk Dairesi 2016/11664 E. , 2018/8805 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 26.12.2008 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkının tesisi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 26.05.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava, TMK'nın 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, 1089 parsel sayılı taşınmazın müvekkilinin murisine ait olduğunu, söz konusu parselde kayıtlı taşınmaz lehine, 1095 ve 1096 parsel sayılı taşınmazlar aleyhine bedeli mukabilinde geçit hakkı tesisine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili; davanın reddini savunmuş, diğer davalılar davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ... vekili temyiz etmiştir.
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.
Geçit tesisi davalarında başlangıçta davacı tarafından öngörülemediğinden dava dilekçesinde talep edilen yer dışındaki güzergahlardan da geçit kurulması gerekebilir. Bu güzergah üzerindeki taşınmazların maliklerine dava dilekçesi ile husumet yöneltilmemiş olması kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığından 6100 sayılı HMK’nin 124. maddesi gereğince dürüstlük kuralına aykırı olmayan bu taraf değişikliği talebi kabul edilerek davacının bu kişilerin harçsız olarak davaya katılmalarını sağlamasına imkan verilmelidir. TMK'nin 747/2. maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir.
Geçit gereksiniminin nedeni, taşınmazın niteliği ile bu gereksinimin nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergâh saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazların kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi olanaklı değil ise bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince; 1089 sayılı parselin tapu kaydının incelenmesinde davacının taşınmazda paydaş olup olmadığı anlaşılamamaktadır. Her ne kadar davacı ... Aksu mirasçısı olduğunu beyan etse de tapu kaydında birden fazla soyadı belirtilmeyen ... isminde paydaş olduğundan öncelikle davacının lehine geçit tesisi talep ettiği taşınmazın tapu kaydı ile bağlantısının tespiti gerekir.
Öte yandan aleyhine geçit hakkı kurulan 1096 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının incelenmesinde; taşınmazda ... isminde bir paydaşın daha olduğu ancak davada taraf olarak yer almadığı, yine söz konusu taşınmazın diğer paydaşı olan... 'nın mirasçılarının davada taraf olarak yer aldığı, ancak mirasçılık belgesi temin edilmeden usul ve yasaya aykırı taraf teşkilinin sağlandığı görülmüştür.
O halde mahkemece, davacı ve davlı taşınmazlarının öncelikle güncel tapu kaydı getirtilerek 1096 parsel sayılı taşınmazın tapu kayıt maliklerinden ölü ...'nın mirasçılık belgesinin temin edilmesi; yine diğer paydaş... sağ ise kendisinin, ölü ise mirasçılık belgesinin ilgililerinden temini, mümkün olmaması durumunda davacı tarafa mirasçılık belgesinin çıkarılması için yetki ve süre verilerek, mirasçılık belgesi dosyaya eklendikten sonra tespit edilen mirasçılarının davaya dahil edilerek usulüne uygun taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esası hakkında karar verilmesi gerekirken anılan hususlar gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
Ayrıca gerekçeli karar başlığında ... ile ... aynı kişi olduğu halde iki defa davalı olarak gösterilmesi ve davalı ...'ın adının karar başlığında yer almaması mahallinde giderilebilecek maddi hata olarak görülmüştür.

SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı ... vekilin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 10.12.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.












Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön