14. Hukuk Dairesi 2016/9044 E. , 2018/1620 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

14. Hukuk Dairesi 2016/9044 E. , 2018/1620 K.


'İçtihat Metni'

...
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 16.10.2014 gününde verilen dilekçe ile tazminat talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 16.06.2015 günlü miktar itibariyle kesin hüküm Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 09.03.2016 gün ve 2016/81973 sayılı tebliğnamesi ile HUMK'nın 427/6. maddesi gereğince Kanun yararına bozulması istenilmiş olmakla dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan tazminat isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin 13 parsel sayılı taşınmazın, davalının 14 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, davalının taşınmazında çıkan yangının söndürülmesi sırasında davacı taşınmazının zarar gördüğünü ileri sürerek fazlaya ilişkin talep haklarını saklı tutarak 2.000 TL maddi zararın tazminini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile davacı lehine 2.000,00 TL tazminata hükmedilmiş ise de Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 16.11.2011 tarihli 2011/14779 Esas 2011/17856 Karar sayılı ilamı ile diğer temyiz itirazlarının reddine karar verilerek zarar miktarı 21.06.2005 tarihli raporda 1.075,00 TL, 30.01.2006 tarihli raporda ise 1.461,00 TL olduğu belirtildiği halde bu miktarlarla ilgisiz şekilde 2.000,00 TL tazminata hükmolunması 1086 sayılı HUMK'nun 388. maddesine aykırılık teşkil edeceğinden karar bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak zamanaşımı nedeniyle davanın reddine dair verilen karar, davacı vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 19.02.2014 tarihli, 2013/14690 Esas, 2014/2164 Karar sayılı ilamıyla; “Mahkemece bozma ilamına uyulmasına rağmen bozma ilamının gereği yerine getirilmemiştir. Mahkemece ilk verilen hükümde davalının zamanaşımı defi kabul edilmemiş davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin bozma ilamında da davalının diğer temyiz itirazları reddedilerek sadece tazminat miktarının belirlenmesi yönünden karar bozulmuş olduğundan davalının zamanaşımı definin kabul edilmemesi yönünden davacı yararına usuli kazanılmış hak doğmuştur. Bu durum karşısında mahkemece Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin bozma ilamı doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken belirtilen husus gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda mahkemece, dava ve talebin kabulü ile davacının fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.075 TL alacağın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 09.03.2016 tarihli, 2016/81973 sayılı tebliğnamesi ile süresinde temyiz edilmeyen ve verildiği anda kesinleşmiş bulunan hükmün HUMK'nın 427/6. maddesi uyarınca kanun yararına bozulmasını istemiştir.
6100 sayılı HMK’nun “Hüküm, hükmün verilmesi ve tefhimi” başlıklı 294. maddesinde açıklandığı üzere mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür. Hüküm, yargılamanın sona erdiği duruşmada verilir ve tefhim olunur.
Aynı yasanın “Hükmün kapsamı” başlıklı 297. maddesi gereğince hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
“Hükmün yazılması” başlıklı 298. maddesi gereğince de gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.
Kanun yararına temyiz edilen gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olduğu görülmüştür.
10.4.1992 tarihli ve 1991/7-1992/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararında kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili bulunmasının bozma nedeni oluşturacağına değinilmiştir.
Somut olayda; 2000 TL’lik maddi zararın tazmini isteğiyle açılan davada mahkemece kısa kararda davanın kabulüne karar verildiği halde, gerekçeli kararın hüküm sonucunda davanın kısmen kabul edilerek 1.075 TL tazminata hükmedilmesi çelişkiye neden olmuştur.
Bu itibarla gerekçeli karar ile tefhim edilen kısa kararın çelişkili olması nedeniyle Cumhuriyet Başsavcılığının Adalet Bakanlığının gösterdiği lüzum üzerine kanun yararına bozma isteğinin kabulü ile kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının HUMK'nın 427/6. maddesine dayalı Kanun yararına bozma isteğinin açıklanan nedenle kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, bozma ilamı ve ekindeki dosyanın gereği yapılmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, 05.03.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.















Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön