14. Hukuk Dairesi 2015/14100 E. , 2018/3555 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 21.11.2013 gününde verilen dilekçe ile ... iptali, tescil ve alacak talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; ... iptali ve tescil talebinin reddine, alacak talebinin kabulüne dair verilen 31.03.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vasisi ...tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, 21.11.2013 tarihli dilekçesi ile davalının vekili tarafından düzenlenen 13.10.2006 tarihli 29995 yevmiye nolu noter satış vaadi sözleşmesi ile 327- 693- 723 ve 751 sayılı parsellerde davalı adına ... kayıtlarının iptali ile davacı adına tescili, ayrıca arsaların değeri artmış olduğu için bilirkişi incelemesi ile arsa değerlerinin güncel olarak sahip şeması ile birlikte elde edeceği karın fazlaya dair haklar saklı tutularak davalıdan tahsili istenmiştir. Davacı vekili, 11.09.2014 tarihli dilekçesi ile ... iptali ve tescil mümkün olmaz ise davacının satın aldığı hisselerin dava tarihindeki güncel rayicinin tahsilini istemiştir.
Davalının adresi tespit edilemediğinden davalıya ilanen tebligat yapılmış, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, davacı taraf davasını terditli olarak ikame etmiş olup, ... iptali tescil kararı verilmemesi halinde alacak talebinde bulunmuştur. Alacak talebini ise son celse müvekkilinin hisselerinin dava tarihindeki güncel rayiç değeri olarak açıklamıştır. Yapılan keşif sonucu alınan 02/03/2015 tarihli bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazların dava tarihindeki rayiç değerleri belirlenmiş, ancak davalının veraset ilamına göre 1/12 oranında hissesine göre sonuç belirtilmemiş ise de, davalının veraset ilamındaki hisseleri nazara alınarak taşınmazların değerleri toplam 292.658,69 TL olarak belirlenmiştir. Davacı taraf ise fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmak kaydıyla 10.000 TL talepte bulunduğundan taleple bağlı kalınarak davaya konu hisselerin dava tarihindeki rayiç değerlerinin tahsilinin mümkün olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin şartları oluşmayan ... iptali tescil talebinin reddine, davacı vekilinin alacak talebinin kabulüne 10.000,00 TL'nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ... vasisi ...temyiz etmiştir.
Kural olarak; temyiz kudreti bulunmayan, davranışlarının eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, değerlendirebilme ve ayırt edebilme kudreti bulunmayan bir kimsenin kendi iradesi ile hak elde edebilme, borç (yükümlülük) altına girebilme ehliyetinden söz edilemez.
Nitekim 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 9. maddesinde yer alan “Fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir.' hükmüyle; bir kimsenin hak elde edebilmesi, borç (yükümlülük) altına girebilmesi, fiil ehliyetine bağlanmıştır.
Aynı Kanunun 10. maddesinde, “Ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti vardır.” hükmüne,
“Ayırtım gücü“ ise aynı yasanın 13. maddesinde, “Yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ya da bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes, bu Kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir.” hükmüne,
“Ayırt etme gücünün bulunmaması” başlıklı 15. maddesinde ise, “Kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, ayırt etme gücü bulunmayan kimsenin fiilleri hukuki sonuç doğurmaz.” hükmüne yer verilmiştir.
Tüm bu düzenlemeler göstermektedir ki, ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, yapacağı işlemlere sonuç bağlanamayacağından 11.06.1941 tarih ve 4/21 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtildiği üzere karşı tarafın iyi niyetli olması o işlemi geçerli kılmaz.
Görülmektedir ki, bir kimsenin fiil ehliyetinin tespiti, şahıs ve mamelek hukuku bakımından doğurduğu sonuçlar itibariyle çok büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle, davanın taraflarından birinin ayırtım (temyiz) gücünün olmaması kamu düzenine ilişkin olup; mahkemece bu husus re'sen gözetilmeli ve araştırılmalıdır.
Hal böyle olunca, davanın çözümüne yönelik olarak, öncelikle davalı ...'nın işlem tarihi itibariyle temyiz kudretinin bulunup bulunmadığının araştırılması gerekir. Zira kişinin sonraki bir tarihte kısıtlanmış olması, öncesinde temyiz kudretinin var olduğunu göstermez; bu araştırmanın mutlaka yapılması gerekir.
Her ne kadar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 282. (ve 1086 sayılı HUMK'nun 286.) maddesinde belirtildiği üzere hakim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirebilir; bilirkişinin oy ve mütalâası hâkimi bağlamaz ise de temyiz kudretinin yokluğu, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı veya sarhoşluk gibi salt biyolojik nedenlere değil, aynı zamanda bilinç, idrak, irade gibi psikolojik unsurlara da bağlı olduğundan, akıl hastalığı, akıl zayıflığı gibi biyolojik ve buna bağlı psikolojik nedenlerin belirlenmesi, çoğu zaman hakimlik mesleğinin dışında özel ve teknik bilgi gerektirmektedir.
Ayırt etme gücünün nispi bir kavram olması, kişiye; eylem ve işleme göre değişmesi, bu yönde yetkili sağlık kurulundan rapor alınmasını da gerekli kılmaktadır. Esasen TMK'nun 409/2. maddesi akıl hastalığı veya akıl zayıflığının bilirkişi raporu ile belirleneceğini öngörmüştür.
Nitekim, Hukuk Genel Kurulunun 17.02.2010 gün ve 2010/19-97 E. 2010/83 K. ile 07.12.2001 gün ve 2011/14-609 E. 2011/744 K. sayılı Kararlarında da aynı hususlar vurgulanmıştır.
O halde, Mahkemece; davalı ...'ya temyiz dilekçesine ekli ... Anadolu 6. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/6-288 sayılı 29.07.2013 tarihli vasi tayin edilmesi kararına göre, davalının eşi Şaban Karaca'nın vasi tayin edilmesine karar verilmiş olduğundan vesayet dosyası getirtilerek davalının vasisine dava yöneltilerek ve husumet izni kararı alındıktan sonra temyiz dilekçesine ekli 06.10.2006 ve 16.08.2006 tarihli hastane raporlarına ve hukuki ehliyetsizlik savunmasına göre dava konusu 13.10.2006 tarih, 29995 yevmiye nolu taşınmaz satış vaadi sözleşmesi tarihinden önceki ve gerekse bu tarihten sonraki raporlar ile varsa doktor ve hasta müşahade kağıtları getirtilerek dosyaya konulduktan sonra tekmil dosyanın Adli Tıp Kurumu Başkanlığına gönderilerek temlik işleminin yapıldığı 13.10.2006 tarihi ve temlik işleminin dayanağı 12.10.2006 tarih, 26900 yevmiye nolu vekaletname tarihi itibariyle davalı ...'nın hukuki tasarruf yapma ehliyetinin bulunup bulunmadığı konusunda ilgili ihtisas kurulundan rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, buna uyulmaksızın yazılı olduğu şekilde karar verilmesi yerinde görülmemiş, hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.05.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
14. Hukuk Dairesi 2015/14100 E. , 2018/3555 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 13 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 23 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 137 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 142 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 25 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 28 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 18 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 25 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 19 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat