14. Hukuk Dairesi 2017/6181 E. , 2018/2105 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

14. Hukuk Dairesi 2017/6181 E. , 2018/2105 K.


'İçtihat Metni'


....

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 25.04.2013 gününde verilen dilekçe ile satış vaadine dayalı tapu iptali ve tescil, ıslahen terditli olarak tazminat talebi üzerine yapılan muhakeme sonunda; tapu iptali ve tescil davasının reddine, tazminat davasının kabulüne dair verilen 12.07.2016 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalılar vekili, duruşmasız olarak temyizi ise davacılar vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 20.03.2018 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden bir kısım davalılar vekili Av. ... ile karşı taraftan davacılar vekili Av. ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra açık duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

KA R A R

Davacı vekili 25.04.2013 tarihli dilekçesi ile müvekkili ... ile davalıların murisi 17.10.2007 tarihinde vefat eden .... arasında 21.08.1995 tarihli 34915 yevmiye nolu düzenleme biçiminde taahhütname satış vaadi şeklindeki senet ile '4913 saylı parselde 2. katta 30 /280 arsa payına tekabül eden 4 numaralı daireyi 50 milyon TL bedel ile' satın aldığını, taşınmazın bedelinin ödendiğini ve zilyetliğinin teslim alındığını, buna rağmen tapuda devir yapılmadığından, taşınmazın tapusunun iptali ile yargılama sırasında vefat eden ... mirasçıları davacılar adına tescilini istemiştir.
Davacının 18.05.2014 tarihinde vefat etmesi üzerine mirasçıların vekili 08.04.2015 tarihli dilekçesi ile tapu iptali ve tescil talebi yanında terditli olarak taşınmazın keşifte belirlenen 200.000 TL değerinin dava tarihinden faizi ile tahsili istenmiştir.
Davalı .... mirasçıları vekili, davanın öncelikle zamanaşımı yönünden reddini; ayrıca dayanılan senedin tek taraflı olması nedeniyle sözleşme niteliğinde bulunmadığından geçersiz olduğunu ayrıca senet içeriğinde bedelin ödendiğine veya bir bedel kararlaştırıldığına dair açıklama bulunmadığını, ödemenin yazılı belgeyle ispatının gerektiğini, öte yandan, davacılar murisi tarafından davalı murisine verilen 20.08.1995 tarihli ve 08.09.1995 vade tarihli 150 milyon TL miktarlı bononun hala davalılar elinde bulunduğunu, bu duruma göre satış bedelinin ödendiğinin ispat edilmediğini, ayrıca ıslah talebine göre sadece geçersiz olan sözleşmede yazılı olan bedelin güncellenmiş miktarı olan 4.677 TL'yi talep edebileceğini, taahhüdün geçerli olmadığını, alıcının imzasının bulunmadığını, tek taraflı taahhüdün geçerli olmayacağını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın satış vaadine dayalı tapu iptali tescil istemiyle açıldıktan sonra ıslah edilerek, olmadığı takdirde güncellenmiş bedeli olan 200.000 TL üzerinden ıslah harcı yatırılarak taşınmazın değerinin faiziyle tahsilinin istendiği; Mülga Kanunu Medeninin 650 ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 713. maddesinde yer alan, tapu malikinin ölümünden itibaren malik sıfatı ile 20 yıl zilyetlik koşullarının dava konusu olayda gerçekleşmediği, 20 yıllık sürenin dava açıldığı tarihte dolmadığı; Ayrıca bu madde de yer alan 'ölmüş ya da' ibaresinin Anayasa Mahkemesince iptal edildiği tek taraflı bir taahhüt şeklinde düzenlenen, alıcının ve satıcının imzasını taşımayan senedin düzenleme biçiminde yapılmış bir gayrimenkul satış vaadi noter senedi niteliğinde olmadığı ve satış vaadinin usulüne uygun olmadığı, davacının taşınmazı teslim aldığı 1995 yılından beri kullanmakta olduğu geçersiz sözleşme halinde, herkesin aldığını iade etmekle yükümlü olduğu davacının ödediği meblağın güncellenmesi gerektiği belirterek mahallinde yapılan keşif sonunda taşınmazın dava tarihindeki güncel değeri tespit edilmiştir.
Davacının taşınmazın tescilini isteme koşulları bulunmadığından tapu iptali tescil talebinin REDDİNE, taşınmazı teslim alıp malik gibi 1995 tarihinden beri, davalılar tarafından aleyhine herhangi bir dava açılmaksızın nizasız ve fasılasız kullanmış olması nedeniyle, taşınmazın dava tarihindeki değeri olan 200.000 TL'nin, mirasçılık belgesindeki payları oranında dava tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalılardan alınarak davacılara ödenmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davacılar vekili ve davalılar vekili temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre davacılar vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2- Davalılar vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Taraflar arasındaki davanın konusunun satış vaadi taahhüdü niteliğindeki sözleşmeye dayalı taşınmazın devrini içeren tapu iptali ve tescil talebidir. Tapuda kayıtlı bir taşınmazın mülkiyetinin naklinin hüküm ve sonuç doğurabilmesi için sözleşmenin TMK’nın 706., BK’nın 213. (TBK'nın 237. md.), 2644 sayılı Tapu Kanununun 26. maddeleri ve 1512 sayılı Noterlik Kanununun 89.

maddesi uyarınca resmi biçim koşuluna uyularak yapılması zorunludur. Tapulu taşınmazın satışını amaçlayan dava konusu 21.08.1995 tarih, 34915 yevmiye nolu 'Düzenleme Taahhütname' başlıklı noter senedinde '...4913 parsel sayısında kayıtlı bulunan taşınmazda zemin hariç ikinci katta 30/200 arsa payına tekabül eden 4 numaralı 50.000.000 - Elli milyon TL kıymetindeki daireyi 23.03.1995 tarihinde daire sahibi .... diğer bağımsız bölümlerde hisselerde herhangi bir hak talebinde bulunmamak şartıyla teslim edeceğimi ve bundan böyle bu dairede ve arsa payında herhangi bir hak talebinde bulunmayacağımı beyan ve kabul ederim...' ifadelerine yer verildiği, taahhüt eden kişinin ... olduğu, ancak sözleşmenin resmî şekil şartına uygun olmadığı ve mülkiyetin devri sonucunu doğurmayacağı, Kaldı ki, dayanılan sözleşmenin mülkiyetin devrini içermediği, taşınmazın kullanılmasına izin veren bir taahhütten ibaret olduğu anlaşıldığından, davacılar geçersiz sözleşmeye dayanarak taşınmazın rayiç bedelinin tahsilini isteyemezler. Ancak, ödediklerini ispatlayacakları bedelin güncellenmiş değerini talep edebilirler.
Mahkemece, hükmün gerekçesinde gücellenmiş değerin ödenmesi gerektiğinin vurgulamasına karşın hüküm sonucunda taşınmazın rayiç bedelinin ödenmesine karar verilmesi doğru değildir. Açıklanan hususlar gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bent uyarınca davalılar vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1630 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılara verilmesine, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
20.03.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.













Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön