14. Hukuk Dairesi 2015/14780 E. , 2018/1268 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 27.12.2010 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak
yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 26.02.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, paydaş olduğu 332 parsel sayılı taşınmazda 1/3 payın davalı tarafından satın alındığını belirterek önalım hakkı nedeniyle davalı adına kayıtlı payın iptali ile adına tescilini istemiştir.
Davalı, cevap dilekçesi sunmamıştır.
Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen kararın, davalı tarafından taşınmazda fiili taksim bulunduğu savunmasıyla temyiz edilmesi üzerine; Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 19.09.2013 gün, 2013/11964 Esas ve 2013/12668 Karar sayılı ilamı ile “önalım davasına konu edilen payın ilişkin olduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin tasarrufundaki yeri ve ona tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında o yerde hak iddia etmeyen davacının, tapuda pay satışı şeklinde yapılan işlem nedeniyle önalım hakkını kullanması Medeni Kanunun 2.maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmaz. Fiili taksim savunması yargılamanın her aşamasında nazara alınabileceğine ve davalı önalıma konu payın ilişkin bulunduğu taşınmazın fiilen taksim edildiğini savunduğuna göre davalının bu yönde göstereceği deliller toplanarak varsa davacının karşı delilleri de istenerek tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken bundan zuhul ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olmuştur” şeklindeki gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı temyiz etmiştir.
Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.
Önalım davalarında fiili taksime değer verilmesi için taksimin yazılı olarak yapılması ya da taşınmazın çok sayıda paydaşının bulunması halinde tüm paydaşları tarafından fiilen kullanılan bölümlerin olması gerekmez. Davacının kullandığı ve davalıya pay satan kişilerin kullandığı ayrı ayrı bölümler var ise satıcı zamanında kullanıma karşı çıkmayan, o yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda pay satışı nedeni ile önalım hakkını kullanması TMK'nın 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı kabul edilmektedir.
Yukarıda değinilen ilkeler ışığında dosya kapsamı ve özellikle bozma ilamı sonrası dinlenen taraf tanıklarının beyanlarına göre, davacı ...'a halk arasında ... olarak hitap edildiği, dava konusu taşınmazın davacı ve kardeşi ... miras bırakanları babasından intikal ettiği, taşınmazın davacı ve kardeşi ... tarafından kullanıldığı ve iki kardeşin kullandığı ayrı ayrı yerlerin bulunduğu, ... vefatı sonrasında belli bir süre eşi ... tarafından kullanıldığı, davaya konu payın davacının kardeşi ... mirasçıları ... ve ... tarafından davalıya satıldığı dikkate alındığında önalım davalarında fiili taksime değer verilmesi için davacının ve davalıya pay satan kişilerin kullandığı ayrı ayrı bölümlerin bulunması yeterli ve gerekli olduğundan somut olayda fiili taksim olgusunun gerçekleştiği açıktır. O halde, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hüküm BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde davalıya iadesine, 20.02.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
14. Hukuk Dairesi 2015/14780 E. , 2018/1268 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 7 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 4 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 6 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 26 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 8 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 32 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 29 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat