14. Hukuk Dairesi 2019/2295 E. , 2019/8928 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

14. Hukuk Dairesi 2019/2295 E. , 2019/8928 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 24/07/2013 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı kurulması talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 26/11/2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne duruşma isteminin değerden reddine karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması istemine ilişkindir.
Davacılar, ortak murisleri ... adına kayıtlı olup elbirliği halinde malik oldukları 1118 parsel sayılı taşınmazın genel yola bağlantısının bulunmadığını, yaklaşık beş yıl önce 1112, 1114 ve 1116 No'lu parseller üzerinde kurulan araç yolunu anılan komşu parsel maliklerinin rızalarını alarak kullanmaya başladıklarını, bir süre sonra aralarında anlaşmazlık çıktığını ileri sürerek davalılara ait taşınmazlar üzerinde fiilen yol olarak kullanılan kısımda, olmadığı taktirde tespit edilecek en uygun güzergah üzerinde muhik bir bedel karşılığında, geçit hakkı kurulmasını talep etmiştir.
Davalı ... dışındaki tüm davalılar, davayı kabul etmiş; davalı ...'ün ise hüküm tarihinden önce 24.11.2015 tarihinde öldüğü, mirasçılarının davada davalı olarak yer aldıkları anlaşılmıştır.
Mahkemece, davanın kabulü ile davacılara ait 1118 parsel sayılı taşınmaz lehine davalılara ait 1112, 1114 ve 1116 parsel sayılı taşınmazlar üzerinde 07.07.2014 tarihli fen bilirkişisi raporunda 1. alternatif olarak gösterilen kısımda geçit hakkı kurulmasına karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ... vekili temyiz etmiştir.
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine 'mutlak geçit ihtiyacı' veya 'geçit yoksunluğu', ikincisine de 'Nispi geçit ihtiyacı' ya da 'Geçit yetersizliği' denilmektedir.
Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.
Geçit tesisi davalarında başlangıçta davacı tarafından öngörülemediğinden dava dilekçesinde talep edilen yer dışındaki güzergahlardan da geçit kurulması gerekebilir. Bu güzergah üzerindeki taşınmazların maliklerine dava dilekçesi ile husumet yöneltilmemiş olması kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığından 6100 sayılı HMK’nın 124. maddesi gereğince dürüstlük kuralına aykırı olmayan bu taraf değişikliği talebi kabul edilerek davacının bu kişilerin harçsız olarak davaya katılmalarını sağlamasına imkan verilmelidir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Bu bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin belirlenmesinden sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılması da gerekebilir.
Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3 ve 1012. maddesi ile yeni Tapu Sicil Tüzüğünün 'İrtifak hakları ve taşınmaz yükünün tescili' başlıklı 30. maddesi gereğince kütük sayfasında ayrılan özel sütununa tesciline karar verilmelidir.
Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır.
Yukarıda açıklanan genel ilkeler ışığında somut olaya gelince; mahallinde yapılan keşif sonrası sunulan 07.07.2014 tarihli fen bilirkişi raporunda davacılara ait 1118 No'lu parsel lehine geçit tesisi için 2 alternatif güzergah belirlenmiş, bunlardan ilk alternatifin zeminde fiilen yol olarak kullanılan ve krokide 1112, 1114 ve 1116 No'lu parseller üzerinde (C), (D) ve (E) harfleriyle gösterilen toplam 826,81 m2'lik kısımdan; ikinci alternatifin ise dava dışı üçüncü kişiye ait 1123 ve 1125 No'lu parseller üzerinde krokide (A) ve (B) harfleriyle gösterilen toplam 172,29 m2'lik kısımdan geçmekte olup en kısa ve en masrafsız güzergahın 2. alternatif olduğu belirtilmiştir. Mahkemece, her ne kadar fen bilirkişisi raporunda 2. alternatifin en uygun güzergah olduğu belirtilmiş ise de bu güzergah üzerinde bir ev bulunduğu, eğimli arazi nedeniyle beton bir duvar yapılması gerektiği, yıkım ve yapım masrafları da dikkate alındığında, gerek fiilen yol olarak kullanılması gerekse davalıların büyük çoğunluğunun davayı kabul etmesi nedeniyle geçit tesisi için daha uygun olduğu gerekçesiyle 1. alternatif güzergah üzerinde geçit tesisine karar verilmiştir. Ancak bu güzergah üzerinde kurulacak geçit, davalı 1112, 1114 ve 1116 No'lu parselleri ikiye bölmek suretiyle anılan taşınmazların kullanım şeklini ve ekonomik bütünlüğünü bozacağı gibi fen bilirkişi raporunda en uygun güzergah olduğu belirtilerek 2. alternatif olarak gösterilen güzergahın da 1125 No'lu parseli iki kısma bölerek anılan taşınmazın kullanım şekli ve ekonomik bütünlüğünü bozacağı anlaşıldığından, bu alternatif güzergahlar üzerinde geçit hakkı kurulması mümkün değildir.
Bu durumda mahkemece, mahallinde uzman bilirkişiler eşliğinde yeniden keşif yapılarak davacılara ait 1118 No'lu parsel lehine geçit tesisi için başkaca alternatiflerin bulunup bulunmadığının tespit edilmesi, tespit edildiği taktirde bu alternatif güzergahlar üzerinde yer alan taşınmaz maliklerinin tamamının davaya davalı olarak katılımının sağlanarak savunma ve delillerinin de toplanıp değerlendirme yapılması ve daha sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Kabule göre de, aleyhine geçit kurulan 1112 ve 1116 parsel sayılı taşınmazların paydaşlarından ... ve ...'ün ölü olmalarına rağmen karar başlığında davalı olarak gösterilmesi de doğru görülmemiş; bu nedenlerle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.12.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön