14. Hukuk Dairesi 2016/14255 E. , 2019/7082 K.

Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

14. Hukuk Dairesi 2016/14255 E. , 2019/7082 K.


'İçtihat Metni'


MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 17/06/2015 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı kurulması talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 14/06/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Davacı vekili, davacının maliki bulunduğu 3065 parsel sayılı taşınmaz yararına davalılara ait 102 ada 1, 102 ada 5 ve 102 ada 6 parsel sayılı taşınmazlardan genel yola ulaşımını sağlamak için geçit hakkı kurulmasını istemiştir.
Davalı ...; taşınmazında imar uygulaması yapılarak yeni parseller oluştuğunu, yola terklerin yapıldığını, davacı taşınmazı lehine geçit tesis edilirse taşınmazına inşaat yapamayacağını belirterek davanın reddini savunmuş, davalı ... cevap vermemiştir.
Dahili davalılar ..., ... ve ... bilirkişi raporlarına itirazda bulunmuşlardır.
Mahkemece davanın kabulüne, davacının 3065 parsel sayılı taşınmazı yararına 29/12/2015 tarihli fen bilirkişi raporu ve eki krokide 2. alternatif olarak gösterilen 3071 parselde yeşil boyalı 82.01 m²'lik yerden geçit hakkı tesisine karar verilmiştir.
Hükmü, 3071 parsel sayılı taşınmaz maliklerinden mirasçı ... temyiz etmiştir.
Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.
Geçit tesisi davalarında başlangıçta davacı tarafından öngörülemediğinden dava dilekçesinde talep edilen yer dışındaki güzergahlardan da geçit kurulması gerekebilir. Bu güzergah üzerindeki taşınmazların maliklerine dava dilekçesi ile husumet yöneltilmemiş olması kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığından 6100 sayılı HMK’nun 124. maddesi gereğince dürüstlük kuralına aykırı olmayan bu taraf değişikliği talebi kabul edilerek davacının bu kişilerin harçsız olarak davaya katılmalarını sağlamasına imkan verilmelidir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Bu bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin belirlenmesinden sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3 ve 1012. maddesi ile yeni Tapu Sicil Tüzüğünün “İrtifak hakları ve taşınmaz yükünün tescili” başlıklı 30. maddesi gereğince kütük sayfasında ayrılan özel sütununa tesciline karar verilmelidir.
Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır.
Somut olaya gelince;
1)Gerek dosya arasında yer alan paftada gerekse hükme esas alınan fen bilirkişi raporuna ekli krokide 102 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kuzeyinde umuma açık yol bulunduğu görülmektedir. Mahkemece de davacı taşınmazının geçit ihtiyacına istinaden bu yola bağlantı sağlanarak davacının 3065 parsel sayılı taşınmazı yararına geçit hakkı kurulmuş ise de, dosya arasındaki 11/12/2015 tarihli keşif tutanağında mahkeme gözlemi olarak 102 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kuzeyindeki kadastral yolun fiilen açılmadığı özetle zeminde geçidin bağlandığı yolun fiilen bulunmadığı belirtilmek suretiyle çelişki yaratılmıştır. Mahkemece bu çelişki giderilerek kesintisizlik ilkesi de dikkate alınarak hüküm kurulması gerekirken, bu yön gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir.
2)Diğer yandan, hükme esas alınan 28/12/2015 tarihli bilirkişi raporunda bilirkişi ...'ın yapı denetim teknikleri inşaat bilirkişisi görevini ifa ettiği belirtilmiş ise de, dosya arasındaki 11/12/2015 tarihli keşif zaptında ...'ın... İlçe Tarım Müdürlüğünde görevli ziraat teknikeri olduğu yazılı olduğundan ...'ın ziraat teknikeri olması durumunda inşaat bilirkişisi olarak görev yapmasının mümkün olamayacağı ve tanzim ettiği bilirkişi raporununda hükme esas alınamayacağı hususunun gözardı edilmiş olması da doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ...'ın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24/10/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.










Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön