14. Hukuk Dairesi 2016/11424 E. , 2019/3801 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

14. Hukuk Dairesi 2016/11424 E. , 2019/3801 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 25.02.2016 gününde verilen dilekçe ile komşuluk hukukuna dayalı elatmanın önlenmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 26.05.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Davacı, ... Sitesi 150 ada 3 parsel No'lu taşınmazda bulunan dubleks bahçeli yazlık konutun maliki olduğunu, davalının ise bitişik 150 ada 12 parsel No'lu taşınmazda komşu olduğunu, davalının kendine ait bahçenin sıfır noktasında yıllar önce diktiği 3 adet orman ağacının dal, yapraklarının ve köklerinin kendi bahçesine tecavüzlü olduğunu, bu sebeplerle bahçesini kullanamadığını, ağaçlarından düşen ve kuruyan iğne yapraklarının yangın tehlikesi oluşturduğunu, yine köklerin konutun temellerine zarar verdiğini, bu sebeple 3 adet orman ağacının sökülmek suretiyle müdahalesinin men'ine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece davanın reddine dair verilen karar Dairemizce mahkemenin görevsizliği nedeniyle bozulmuş ve bu kez görevli mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, 3 adet ağacın kesilmek suretiyle elatmanın önlenmesine karar verilmiştir.
Hükmü davalı vekili temyiz etmiştir.
TMK m. 683 deki 'Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir.
Yapma, kaçınma, katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümü TMK’nin 'komşu hakkı' başlığı altında, 737 ile 750. maddelerinde düzenlenmiş, 751 ile 761. maddelerinde de yine malikin yapması ve katlanması gereken hususlar belirtilmiştir.
Elatmanın önlenmesi davası açılabilmesi için kural olarak zararın doğmuş olması gerekir. İleride zarar doğacağından bahisle dava açılamayacağından bu şekilde açılan davalar reddedilmelidir. Ancak, istisnai durumlarda, henüz zarar doğmadığı halde, yakın gelecekte zarar doğacağı pek muhtemel veya muhakkak ise, davacıya zarar tehlikesinin önlenmesi davasını açma hakkı tanınmalı, zararın doğması beklenmemelidir.
Komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi davalarında davalının kusurlu olması aranmaz. Davalının kusurlu olup olmaması, kasıtlı hareket edip etmemesi, elatmanın önlenmesi davasına etkili değildir. Yeter ki, davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunsun. Davalının hiçbir kusuru olmasa dahi, elatmanın önlenmesine, eski hale getirme ve tazminata hükmedilebilir. Kural olarak davacının zararının doğmaması için bir önlem almaması da elatmanın önlenmesi davasını etkilemez.
Davaya konu olayda uygulama imkanı bulunan TMK’nin 740. maddesi, başkasının mülküne geçip zarar veren dal ve köklerin, zarar gören mülk sahibi tarafından kesilebileceği hükmünü içermektedir. Malikin kendi taşınmazı üzerine diktiği ağaçların dalları ve kökleri komşunun taşınmazına geçip zarar verdiği takdirde, ikaz üzerine münasip bir müddet içerisinde bu dal ve köklerin kesilmesi gerekir. Malik tarafından kesilmediği takdirde, komşunun bu dal ve kökleri kesip zaptetmek hakkı doğar. Ancak tüm ağaçların kesilmesine ilişkin hüküm kurulmamalıdır.
Taşkınlığın belirlenebilmesi için mahkemece öncelikle taraflara ait taşınmazların tapu kayıtları ile çap ve krokileri getirtilmeli, yapılacak keşifte, kadastro mühendisi veya tapu fen memuru bilirkişi yanında ziraatçi bir bilirkişi de hazır bulundurulmalıdır. Davalının kendi taşınmazı içerisine diktiği ağaçların gölge yapmak suretiyle davacının taşınmazı üzerindeki bitkilere, katlanma sınırını aşacak şekilde zarar verdiği yapılan keşif ve uzman bilirkişi raporu ile belirlendiği takdirde, bu zarar ağaç dallarının budanması veya seyreltilmesi ile giderilebiliyorsa bu önlemlere, buna rağmen davacının zararı önlenemiyorsa ağaçların kökten kesilmesine veya sökülmesine karar verilmelidir.
Ancak davalının kendi taşınmazı içerisine diktiği ağaçların, ileride büyüyüp davacının taşınmazına gölge yapıp zarar vereceği iddiası ile açılan davaların reddi gerekir. Uzun zaman sonra doğacak muhtemel zararlar için mülkiyet hakkının kısıtlanması, mülkiyetin genel kurallarına ve bizzat Medeni Kanunun 737. maddesi hükmüne ters düşer.
Hemen belirtmek gerekir ki, bu madde uygulamasında doğrudan bir tecavüz söz konusu olduğundan, ayrıca katlanma sınırını aşan bir zararın bulunup bulunmadığını, mülkiyetin taşkın kullanılıp kullanılmadığını araştırmaya gerek yoktur.
Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince;
Dava, komşuluk hukukuna dayalı elatmanın önlenmesi ve kal istemine ilkişkindir.
Mahkemece bozmadan önce 10.04.2013 ve 05.07.2013 günü mahallinde yapılan keşifler sonucu alınan 14.05.2013 tarihli mimar ... tarafından sunulan raporda ağaçların manzara, güneş ışığı, konut ağaç mesafesi yönünden bir olumsuzluk yaratmadığı, ziraat mühendisi ... tarafından verilen 23.07.2013 tarihli raporda ...’’ görsellik açısından davacının görüş açısını kapatmadığı, bitki gelişimini engelleyici gölge oluşturmadığı, ağaçlardan dökülen ibrelerin rahatsızlık verecek ölçüde olmayacağı, Orman Mühendisi ... 18.07.2013 tarihli, raporda, ağaçların yan köklerinin inşaat temeline zarar vermesi ihtimalinin söz konusu olmayacağını, mimar bilirkişi ... da 18.07.2013 tarihli raporunda ağaçların kesilmesi yerine düzenli bakımlarının yapılmasının uygun olacağını bildirmiştir.
Bozma kararından sonra mahallinde 18.04.2016 tarihinde yapılan keşif sonucu alınan Ziraatçi bilirkişi ... ise 28.04.2016 tarihli raporunda dava konusu ağaçların davacıya ait alana gölgeleme yaptığı, yapraklarının kirliliğe neden olduğu ve köklerinin de tecavüzlü olduğunu belirterek ağaçların kesilmesinin uygun olacağını bildirmiştir. Mahkemece bu rapor doğrultusunda ağaçların kaline karar verilmiştir.
Görüldüğü üzere yapılan keşifler sonucu alınan bilirkişi görüşleri arasında zarar konusunda ve katlanılabilir olup olmadığı hususunda çelişki bulunmaktadır. O halde, mahkemece yukarıda değinilen ilkeler gözetilmek suretiyle yerinde uzman bilirkişiler eşliğinde yeniden keşif yapılarak dava konusu ağaçların davacıya zarar verip vermediğinin ve katlanılabilir sınırlar içinde olup olmadığının bir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde açıklığa kavuşturulması, zarar varsa bunun giderimi yönünden alınacak önlem ya da önlemlerin saptanması, toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek sonuca gidilmesi gerekirken bu husus gözetilmeden yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru görülmemiş bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, istek halinde yatırılan temyiz harcını iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.04.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön