14. Hukuk Dairesi 2019/136 E. , 2019/7307 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

14. Hukuk Dairesi 2019/136 E. , 2019/7307 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 09/01/2012 ve 14/02/2012 günlerinde verilen dilekçelerle asıl davada elatmanın önlenmesi ve yıkım; karşı davada tapu iptali ve tescil veya irtifak hakkı kurulması talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; asıl davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine; karşı davanın reddine dair verilen 20/06/2018 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı- karşı davalı vekili ve davalı- karşı davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Asıl dava, elatmanın önlenmesi ve kal; karşı dava, Türk Medeni Kanununun 725. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil, ikinci kademede irtifak hakkı kurulması istemlerine ilişkindir.
Asıl davada davacı-karşı davalı vekili, müvekkilinin maliki olduğu dava konusu 586 ada 23 parsel sayılı taşınmaza, davalının maliki bulunduğu 586 ada 80 parsel sayılı taşınmaza yaptığı binanın, bina kenarındaki boşluğun ve bina çıkmasının tecavüzde bulunduğunu belirterek, davalının elatmasının önlenmesine ve yapıların kal’ine karar verilmesini talep etmiştir.
Karşı davada davalı - karşı davacı vekili, müvekkilinin maliki olduğu 586 ada 80 parsel sayılı taşınmaz üzerine 1982 yılında bina yaptığını, müvekkili ile davacı-karşı davalı arasında 1996 yılında protokol yapıldığını, davacı-karşı davalının 586 ada 23 parsel sayılı taşınmazı, binanın taşkın olduğunu bilerek müvekkilinden satın aldığını ve müvekkilinin taşkın kısmın bedelini davacı-karşı davalıya ödediğini belirterek, Türk Medeni Kanununun 725. maddesi uyarınca tecavüzlü kısmın müvekkili adına tescilini, mümkün olmaması halinde bu kısım için müvekkili lehine irtifak hakkı tesisine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, asıl davada elatmanın önlenmesi talebinin kabulüne, kal isteminin reddine; karşı davanın reddine karar verilmiştir. Kararın taraflarca temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 17.11.2015 tarih, 2014/4266 E. - 2015/10532 K. sayılı ilamı ile, “Ancak, davada yıkım isteği de mevcuttur. TMK'nın 684 ve 718. maddesi uyarınca bir şeye malik olan kimse o şeyin bütünleyici parçalarının da malikidir. Dava konusu binanın bulunduğu 460 parsel sayılı taşınmaz paylı mülkiyete tabi olduğundan Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 13.06.1984 günlü ve 1982/358 Esas, 1984/710 sayılı Kararında açıklandığı üzere elatmanın yanı sıra kal isteminin de söz konusu olduğu hallerde tüm müşterek maliklerin davada yer almaları gereklidir. Bu durumda 460 parsel sayılı taşınmazın maliklerinin tamamına karşı husumet yönetilmesi, taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken taraf teşkili tam olarak sağlanmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; asıl davada elatmanın önlenmesi isteminin kabulüne, kal isteminin reddine; karşı davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı-karşı davalı vekili ve davalı-karşı davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre, davacı-karşı davalı vekili ve davalı-karşı davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2- Asıl davada davacı-karşı davalı, elatmanın önlenmesi ile birlikte kal isteminde bulunmuş; mahkemece, elatmanın önlenmesi istemi kabul edilmiş, kal istemi ise reddedilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 326. maddesinde; “Kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir. Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır. Aleyhine hüküm verilenler birden fazla ise mahkeme yargılama giderlerini, bunlar arasında paylaştırabileceği gibi, müteselsilen sorumlu tutulmalarına da karar verebilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Öte yandan, iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçiminden, davanın taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu; böyle bir davada, 6100 sayılı HMK'nın 120. (1086 sayılı HUMK'un 413.) ve 492 sayılı Harçlar Kanununun 16. maddeleri uyarınca dava değerinin ve buna göre alınacak harcın, el atılan yerin ve yıkımı istenen şeyin değeri toplamından ibaret olacağı kuşkusuzdur (04.03.1953 tarihli ve 10/2 sayılı İBK).
Dava konusu olaya gelince, hükme esas alınan 06.03.2013 tarihli inşaat bilirkişisinin raporunda yıkımı istenen yapının değerinin 14.091,90.TL olduğu saptanmıştır. Bu durumda, kal istemi yönünden 14.091,90.TL üzerinden harç ve vekalet ücreti takdiri yerine, bilirkişi raporunda yıkım maliyeti olarak belirlenen 25.000,00.TL üzerinden vekalet ücreti ve harç takdiri doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı-karşı davalı vekili ve davalı-karşı davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine;
(2). bent uyarınca davacı-karşı davalı vekili ve davalı-karşı davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.11.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.













Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön