14. Hukuk Dairesi 2016/16294 E. , 2019/2672 K.

Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

14. Hukuk Dairesi 2016/16294 E. , 2019/2672 K.


'İçtihat Metni'


MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


Davacı tarafından, davalılar aleyhine 16.04.2013 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa bina ve ağaçların değerinin tahsili ile geçit hakkı tesisi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 22.03.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.03.2019 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.


(Muhalif) (Muhalif)

KARŞI OY
Dava, temliken tescil, olmadığı takdirde tazminat ile davacı parselleri lehine davalıya ait parselden geçit tesisi taleplerine ilişkindir.
Davacı, davalı adına kayıtlı 219 No’lu parseli davalı ile birlikte dava dışı 3. kişiden satın aldıklarını ve üzerinde ikiz villa yaptıklarını, inşaat bedelini birlikte karşıladıklarını beyanla kendi kullanımında olan villanın bulunduğu alanın ifraz edilerek TMK’nın 724. maddesi uyarınca temliken tescile, olmadığı takdirde bina ve zorunlu kullanım alanındaki ağaçların dava tarihindeki değerin üzerinden tazminat olarak davalıdan tahsiline, ayrıca davalıya ait 219 sayılı parselden adına kayıtlı 217 ve 218 parsel sayılı taşınmazlar yararına geçit hakkı kurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davacı ve davalı delilleri toplanmış, mahallinde iki kez uzman bilirkişiler marifetiyle keşif icra edilmiş, taraf tanıkları dinlenmiştir.
Mahkeme, davalı adına kayıtlı taşınmazın davacı kardeş ile birlikte alındığı, davacının iyiniyetli olarak taşınmaz üzerinde bina yaptığı, bina değerinin arzdan fazla olduğundan TMK’nın 724. maddesi uyarınca uygun bir bedel karşılığında davacı adına tapuya tescile karar vermek gerektiği halde 05.03.2016 tarihli fen bilirkişisi raporuna göre ifraz koşulu gerçekleşmediğinden tescile karar verilemeyeceği, öte yandan davacının 12.01.2016 tarihli celsedeki ıslah beyanı ile tazminat talebinden vazgeçmesi nedeniyle davanın reddine karar vermiştir.
Davacının 12.01.2016 tarihli celsedeki tutanağa geçirilen beyanının, ıslah olup olmadığı ve ıslah olsa bile davanın tümüyle ıslah mı yoksa kısmi ıslah mı olduğu noktasında tartışma hasıl olmuştur.
Bilindiği üzere olay ve olguları ileri sürmek taraflara; hukuki nitelendirme mahkemeye aittir.(6100 sayılı HMK 33.madde)
Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir. (6100 sayılı HMK 31.m)
Tarafların iddia ve savunmalarının yasal nitelendirmesini yapma görevi, avukat eliyle takip edilse bile davanın taraflarına değil hâkime ait olan bir görevdir.
Davacı dava dilekçesi ve dava sürecinde temliken tescil, olmadığı takdirde tazminat ve ayrıca geçit hakkı isteminde bulunmuştur.
Davacının,12.01.2016 ve 22.03.2016 tarihli duruşma beyanlarının doğuracağı hukuki sonuçlara geçmeden önce mahkemenin ıslah edildiği iddiası çerçevesinde inceleme yapmak gerekmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 177 ve devamı maddeleri uyarınca; Islah, tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilir. Islah, sözlü veya yazılı olarak yapılabilir. Karşı taraf duruşmada hazır değilse veya ıslah talebi duruşma dışında yapılıyorsa, bu yazılı talep veya tutanak örneği, haber vermek amacıyla karşı tarafa bildirilir. Davasını tamamen ıslah ettiğini bildiren taraf, bu bildirimden itibaren bir hafta içinde yeni bir dava dilekçesi vermek zorundadır. Aksi halde, ıslah hakkı kullanılmış sayılır ve ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam edilir. Kısmen ıslaha başvuran tarafa, ıslah ettiği usul işlemini yapması için bir haftalık süre verilir. Bu süre içinde ıslah edilen işlem yapılmazsa, ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam edilir.
Dava dilekçesinde, ikiz villanın kapsadığı yerin temliken tescilini talep ederken celsede taşınmazın tamamının ½ pay olarak adına tescilini istemesi davasını açıklamak/aydınlatmak olarak değerlendirmek gerekirken ıslah olarak nitelendirmek doğru değildir. Keza ortada yukarıda açıklanan yasal gereklilikler yerine getirilmediğinden usulen yapılmış bir ıslahtan söz edilemez. Kaldı ki, davacının tazminat ve geçit istemlerinden HMK’nın 307.maddesi uyarınca feragat ettiği de iddia edilemez. Davacının, 29.09.2015 tarihli duruşma beyanları da davasını ıslah etmediği veya bir kısım taleplerden feragat etmediğini güçlendirmektedir. Bu beyanın içeriğinden mahkemenin ulaştığı karara varılamaz. Mahkeme hakimine düşen görev, davacının taleplerinden açıkça feragat edip etmediğini sorması ve beyanlarını sarih bir şekilde tutanağa yazmak olmalıdır.
Mahkemenin gerekçesi ile hüküm fıkrası da çelişkilidir. Keza taşınmazın ½ oranında adına tescilini istemek temliken tescil olarak değerlendirilemeyeceğine göre, davacının bu beyanı ile temliken tescil talebinden feragat ettiğini kabul ettikten sonra fen bilirkişisinden ifrazın mümkün olup olamayacağı hususunda 05.03.2016 tarihli rapor almakla davayı temliken tescil olarak yargılamaya zımnen devam etmiştir. Diğer yandan, gerekçede ½ payın davacı adına tescil edilemeyeceği gerekçeleri yerine temliken tescil koşullarını tartışmakla esasında ıslah ve feragat olgusunu da kabul ettiği söylenemez.
Mahkemece, davacının talebine konu yerin ifraz kabiliyetini, ilgili idari birimlerden fen bilirkişisi eklenerek usulen sormak yerine fen bilirkişisinden görüş alması ve bu görüşe itibarla da hüküm kurması ayrıca hatalı olmuştur.
Davacının dayandığı temliken tescil koşullarının gerçekleştiği mahkemenin de kabulünde iken usulen ilgili idari birimden ifraz edilip edilemeyeceği de sorulmalı, ifrazın mümkün olmaması halinde ise tazminat ve davanın diğer bir talebi olan geçit tesisi talepleri hakkında karar vermesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın tümüyle reddine ilişkin kararın bozulması gerektiği kanaatinde olduğumuzdan sayın çoğunluğun onama kararına katılamıyoruz.



Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön