14. Hukuk Dairesi 2016/11358 E. , 2019/2020 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 13.05.2015 gününde verilen dilekçe ile kadastro sınırının iptali ve iki köy arasındaki idari sınırın tespiti talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; mahkemenin görevsizliğine idari yargının görevli olduğuna ve kadastro sınırının iptali istemininde usulden reddine dair verilen 20.01.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Yapılan yargılamaya ve dosya içeriğine göre mahkeme kararı ve dayanılan gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06.03.2019 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
(Muhalif) (Muhalif
KARŞI OY
Dava, davalı köyde 2007 yılında yapılan genel kadastro çalışmalarında çalışma alanında kalan ancak öncesinde davacı köyün kadim mera ve orman sahası olarak kullanılan 197 Ada 1 sayılı parselin de içinde olduğu yerler hakkında davalı köy adına yapılan tespitin iptaline ve ihtilafsız olan idari sınırların kadastro sınırı olarak esas tutulması taleplidir.
Mahkemece, taraflar arasındaki idari sınırın değiştirilmesi talebinin idari yargı yerinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle dava şartı yokluğundan mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir.
Bilindiği üzere olay ve olguları ileri sürmek taraflara; hukuki nitelendirme mahkemeye aittir.(6100 sayılı HMK 33.madde)
Hakim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir.(HMK 31.madde)
Tarafların iddia ve savunmalarının yasal nitelendirmesini yapma görevi, avukat eliyle takip edilse bile davanın taraflarına değil hakime ait olan bir görevdir.
Davacı, mahalli bir kısım mevki ve bölge adını vererek davalı köyde 2007 yılında yapılan çalışmada, esasında kendi köyünün kadim merası ve ormanı olan yerlerin davalı köy sınırlarına alındığına itiraz etmiştir.
Davacının ilk talebi kadastro çalışma sınırına itiraz, diğer talep ise mera aidiyeti ve yararlanma hakkının tespiti talebidir.
Kadastro sınırına itiraz talebi bakımından:
Kadastro bölgesindeki her köy ile belediye sınırları içinde bulunan mahallelerin her biri, kadastro çalışma alanını teşkil eder.
Kadastro ekibi; kadastro çalışma alanı sınırının tespitinde il ve ilçelerin belediye sınırları ile köy sınırlarını dikkate alır. Bu sınırlar mahalle, belediye, köy idari sınırları sayılmaz.
Sınır tespitlerinde; komşu mahalle veya köyün bilgi ve belgelerinden istifade edilir.
Tespit edilen sınır harita veya ölçü krokisinde gösterilir.
Kadastro teknisyenlerince tespit edilen sınıra yedi gün içerisinde kadastro müdürlüğü nezdinde itiraz edilebilir.
Kadastro müdürü, bu itirazı inceleyerek yedi gün içerisinde karara bağlar. İlgililer hazırsa tefhim, değilse derhal tebliğ edilen bu karara karşı yedi gün içerisinde kadastro mahkemesine itiraz edilebilir. Bu itiraz, duruşmasız ve gerektiğinde mahallinde inceleme yapılarak, on beş gün içinde kesin karara bağlanır. Ancak; tespit edilen bu sınıra karşı kesinleşmiş mahkeme kararı var ise aynı konuda itirazda bulunulamaz.(3402 sayılı Kadastro Kanunu 4.m)
2007 yılında çalışma alanı kesinleşen yere ilişkin 3402 sayılı Kadastro Kanununun 4. maddesinde yapılan kadastro çalışma alanı belirlemesine itiraz davası süresini geçmiş olsa da kadastro mahkemesinde gereken bir dava olduğundan görevsizlik kararı vermesi gerekirdi..
Kadim meradan yararlanma hakkının tespiti talebi bakımından;
Davacı kadim mera iddiasına dayanmıştır.
Mera, bir veya birden fazla köy veya kasaba halkına bağımsız veya birlikte tahsis edilmiş ya da kadimden beri hayvan otlatmak amacıyla kullanılan, hak sahiplerinin üzerinde intifa hakkı olan arazi parçasıdır. Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan mera, yaylak ve kışlaklar özel mülkiyete geçirilemez, amacı dışında kullanılamaz, zamanaşımı uygulanamaz, sınırları daraltılamaz (4342 sayılı Mera Kanunu m.3,4).
05.1965 tarihli ve 4/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile “...tek başına bir köye ait bulunan mera, yaylak ve kışlakların tümünün veya bir parçasının bir başka köy sınırı içine alınmış olması halinde, sınır değişikliğinin ikinci köye bir yararlanma hakkı sağlamayacağı ve ilk köyün eskiden olduğu gibi bu yerlerden tek başına yararlanacağı” öngörülmüş olup, bu karar 4342 sayılı Mera Kanununun 29. maddesi ile de yasa hükmü haline gelmiştir. Böylece, bir köy ya da belediye sınırları içinde kalan mera, yaylak ve kışlaklar üzerinde bir başka köy veya belediyenin de intifa hakkı olabileceği kabul edilmiş, idari sınırların aidiyetin belirlenmesinde önemi olmadığı vurgulanmıştır. İdari sınırlar sadece yetkili mahkemenin saptanmasında önem arz eder.
Bir yerin mera olduğu iddiasıyla köy veya belediye tüzel kişiliğinin ya da Hazinenin tapu iptali ve sınırlandırma istemiyle dava açmasına olanak vardır.
Mera, yaylak ve kışlak davalarında, tahsise ya da kadim kullanma hakkına dayanılabilir.
İtiraza konu, 197 ada 1 No'lu parsel, kadastro tespiti çalışmalarında orman vasfıyla sınırlandırılmış ve 22.07.2008 tarihinde kesinleşmiş olup ... ve Orman İdaresi davaya dahil edilmeden yargılamaya devam edilmiştir.
Somut olayda, dava dilekçesi ve tarafların aşamalardaki beyanları ve bu iddiaları destekleyen temyiz dilekçesinden de anlaşılacağı üzere dava, davacı köyün kadim mera ve orman alanından yararlanma hakkının tespiti olduğu kabul edilmelidir. İtiraza konu ettiği yer, keşfen belirlenerek kadastro tespitlerinde ne şekilde tespit edildiği fen bilirkişisine işaret ettirmeli, kapsamda kalan başka parsel varsa maliklerinin davaya dahili sağlanmalı, dava dilekçesinde gösterilen parsel maliki ... ve Orman idaresine husumet yaygınlaştırılmalı, davacının kadim mera iddiasının keşfen tanık ve bilirkişiler marifetiyle araştırılmalı ve sonuca göre karar vermesi gerekirken ortada iptale konu edilen bir idari karar dahi olmadığı halde idari yargı yerinin görevli olduğu gerekçesiyle verilen görevsizlik kararının bozulması gerektiği kanaatinde olduğumuzdan sayın çoğunluğun onama kararına katılamıyoruz.
14. Hukuk Dairesi 2016/11358 E. , 2019/2020 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 34 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 47 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 19 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 22 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 42 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 39 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 21 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 20 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 32 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat