14. Hukuk Dairesi 2017/2154 E. , 2020/8014 K.

Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

14. Hukuk Dairesi 2017/2154 E. , 2020/8014 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 28.02.2014 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 10.12.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılardan ... vd. vekili ile davalı ... vd. vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, ortaklığın giderilmesi isteğine ilişkindir.
Davacılar vekili; 1054 parsel, 1088 parsel ve 1448 parsel sayılı taşınmazlar üzerindeki ortaklığın aynen taksimi mümkün olmadığından satılarak giderilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile dava konusu taşınmazların ortaklığının satış suretiyle giderilmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davalılardan ... vd vekili ile ... vd vekili temyiz etmiştir.
Paydaşlığın (Ortaklığın) giderilmesi davaları, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (Ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalardır.
Paydaşlığın giderilmesi davasını paydaşlardan biri veya birkaçı diğer paydaşlara karşı açar. HMK'nin 27. maddesi uyarınca davada bütün paydaşların yer alması zorunludur. Paydaşlardan veya ortaklardan birinin ölümü halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir.
Paydaşlığın (Ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçalar (Muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (Ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği yüzdelik (%...) oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesi de bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (Ortaklara) dağıtılır.
Somut olaya gelince;
1-Yargılama devam ederken 1054 parsel ve 1088 parsel sayılı taşınmazlar üzerinde bulunan muhtesatlarda temyiz eden davalılarca hak sahibi oldukları ileri sürülmüş olmasına rağmen yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca mahkemece, tarafların bu hususta ittifak edip etmedikleri üzerinde durulmamış, ittifak etmiyorlarsa bu konuda davalılara dava açmak üzere süre verilmemiştir.
Bu durumda mahkemece, öncelikle tüm tarafların muhtesat iddasını kabul edip etmediklerine dair beyanların tespit edilmesi, muhtesat konusunda ihtilaf bulunması halinde, muhtesat iddiasında bulunan davalılara muhtesatın aidiyeti konusunda dava açmak için uygun bir süre verilmesi, açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi, tüm tarafların muhtesat iddiasını kabul etmesi veya muhtesatın aidiyeti davası açılıp da muhtesatın davalılara aidiyetine karar verilmesi halinde; yukarıda açıklanan ilkeler gözetilerek bilirkişiden rapor alınmak suretiyle satış bedelinden ne kadarının muhdesata isabet ettiğinin yüzdelik oran kurulmak suretiyle belirlenerek, muhdesata isabet eden kısmın muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedelin payları oranında paydaşlara dağıtılması ve dağıtım oranlarının hükümde açıkça gösterilmesi; mahkemece verilen süre içerisinde dava açılmadığı takdirde o konuda uyuşmazlık yokmuş gibi davaya devam edilmesi gerekirken, noksan soruşturmayla yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
2- Dava konusu taşınmazlarda muris paydaş ...’ın mirasçılarından ...’ın davada taraf olmadığı anlaşılmıştır. Taraf teşkili kamu düzenine ilişkin olup re’sen yargılamanın her aşamasında göz önünde bulundurulması gerekir. Savunma hakkı, Anayasanın 36. maddesi ile güvence altına alınmış olup, 6100 sayılı HMK’nin 27. maddesinde de “Hukuki dinlenilme hakkı” başlığı altında ayrıca düzenlenmiştir. Hakim, tarafları dinlemeden veya iddia ve savunmalarını bildirmeleri için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez. Buna göre hakim iddia ve savunma haklarını kullanabilmeleri için tarafları duruşmaya çağırmak zorundadır. Mirasçı ...’ın sağ ise kendisinin, ölü ise mirasçılık belgesiyle tespit edilecek mirasçılarının davaya dahil edilmesi gerekirken eksik taraf teşkili ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3- Mirasçı ... ile hissedar ...’ın aynı kişi oldukları iddia edildiği halde bu konudaki çelişkinin giderilmesi amacıyla iddiada bulunanlara dava açmak üzere süre verilmeden hüküm kurulması doğru değildir.
4- Dava konusu 1448 parsel sayılı taşınmaz imar uygulaması ile 7 parsele dönüştüğünden, oluşan parsellerden davacıların paydaş olduğu taşınmazlar belirlenerek ve gerekiyorsa bu parsellerde kayık maliki olup davada taraf olmayan kişilere husumet yöneltilmesi gerekirken sicil kaydı kapatılan pasif haldeki 1448 parsel üzerinden hüküm kurulması doğru değildir.
Mahkemece, değinilen hususlar gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi nedeniyle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 02.12.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2020 Yılı Kararları” sayfasına dön