14. Hukuk Dairesi 2016/17620 E. , 2020/6701 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

14. Hukuk Dairesi 2016/17620 E. , 2020/6701 K.


'İçtihat Metni'

14. Hukuk Dairesi

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 17/03/2015 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 12/02/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkillerinin 1411 parsel sayılı taşınmazın hissedarları olduğunu, davalının 05.03.2015 tarihinde söz konusu taşınmazın 52/139 hissesini dava dışı ...'den satın aldığını ve müvekkillere hiçbir bildirimde bulunmadığını, davalı adına kayıtlı tapu kaydının iptali ile müvekkilleri adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu taşınmazın alt katları dükkan ve üst katları iki ayrı müstakil dairede olarak ayrılmış ve taksim edilmiş olduğunu, kök malik ve davacıların annesi Zekiye Karaca'nın müvekkilinin satın almış olduğu payı daha öncesinde ...'e sattığını, bu satışa ilişkin protokol düzenlendiğini, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece taşınmazda fiili taksim olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü davacılar vekili temyiz etmiştir.
Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir.
Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nin 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz.
Kötüniyet iddiası 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.
Somut olayda, davalıya pay satanın kullandığı yer mahkemece yapılan keşif ile tespit edilmişse de; taşınmazda paydaş olan davacıların eylemli olarak kullandığı bir yer gösterilmemiştir. Fiili taksimin varlığının kabul edilmesi için zeminde davacının ve davalının veya davalıya pay satan kişilerin kullandığı yer olup olmadığının belirlenmesi gereklidir.
Bu nedenle fiili taksimin varlığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
Mahkemece, tarafların diğer iddia ve savunmaları da değerlendirilmek suretiyle talep hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02.11.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.







Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2020 Yılı Kararları” sayfasına dön