14. Hukuk Dairesi 2016/14588 E. , 2020/386 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 09.04.2015 gününde verilen dilekçe ile tapu kaydındaki şerhin terkini talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 12.05.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, ..., ... Köyü'nde bulunan 349 kadastro parselinin imar uygulaması ile oluşan 397 ada 11 ve 12 parsel sayılı taşınmazların müvekkiline ait bulunduğunu, tapu kayıtları üzerinde bulunan '3573 sayılı yasa kapsamında olup verilen amacı dışında kullanılamaz, miras dahil bölünemez, veriliş tarihindeki yüzölçümü küçültülemez, aksi takdirde Hazinece geri alınır.' şerhinin daha önceden tapu kaydında bulunmadığını, 1995 yılındaki Kanun değişikliğinden sonra konulduğunu belirterek şerhin silinmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili, dava konusu şerhin 3573 sayılı Kanunun 28.02.1995 tarihli ve 4086 Kanunla değişik 3. maddesi uyarınca 04.03.2003 tarihinde konulduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; Dairemize ait emsal kararlar gerekçe gösterilerek davanın kabulüne ve şerhin kaldırılmasına karar verilmiştir.
Hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu taşınmazların 26.01.1939 tarihli ve 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun kapsamında oldukları konusunda herhangi bir şüphe bulunmamaktadır. 3573 sayılı Kanunun, 1995 tarihindeki değişiklikten önceki 3. ve 4. maddeleriyle, Devlet ormanlarıyla boş arazide muayyen bir bölgede bulunan yabani zeytinliklerin aşılanması konusunda istekli bulunanların müracaatı, müracaat edilecek merci ve bu alanların ilgilisine tevzii ile en sonunda mahallin en büyük mülkü amirince aşılanan zeytinlik alanın tapusunun verileceğine ilişkin hükümler yer almaktaydı. 28.02.1995 tarihli ve 4086 Kanunla, 3573 sayılı Kanun hükümleri ıslah edilmiş, özellikle yabani zeytinlikleri aşılamak için müracaat edenlerin hak ve yükümlülükleri ile ilgili Devlet kurumlarının görev ve yetkileri daha belirgin hale getirilmiştir.
Dava konusu taşınmazların 3573 sayılı Kanun kapsamında aşılama yapan şahıslara verildiği ve Kanunun 3. madde hükmü gereğine, '3573 sayılı Yasa kapsamında olup verilen amacı dışında kullanılamaz miras dahil bölünemez veriliş tarihindeki yüzölçümü küçültülemez aksi takdirde Hazinece geri alınır' şerhinin 04.03.2003 tarihinde tapu kaydının beyanlar hanesine tescil edildiği görülmüştür.
Tüm dosya kapsamına göre, dava konusu taşınmazların tapu kaydının 26.01.1939 tarihli ve 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun kapsamında oluşturulduğu sabittir.
3573 sayılı Kanunun, 1995 tarihindeki değişiklikten önceki 3. ve 4. maddeleriyle, Devlet ormanlarıyla boş arazide muayyen bir bölgede bulunan yabani zeytinliklerin aşılanması konusunda istekli bulunanların müracaatı, müracaat edilecek merci ve bu alanların ilgilisine tevzii ile en sonunda mahallin en büyük mülkü amirince aşılanan zeytinlik alanın tapusunun verileceğine ilişkin hükümler yer almaktaydı. 28.02.1995 tarihli ve 4086 Kanunla, 3573 sayılı Kanun hükümleri ıslah edilmiş, özellikle yabani zeytinlikleri aşılamak için müracaat edenlerin hak ve yükümlülükleri ile ilgili Devlet kurumlarının görev ve yetkileri daha belirgin hale getirilmiştir.
Dava konusu taşınmazlar üzerine konulan şerh, 3573 sayılı Kanunun 3. maddesinde 28.02.1995 tarihli ve 4086 Kanunla yapılan değişiklik gereğince konulmuştur. Öncelikle, şerh konulmasına ilişkin hüküm kanun koyucunun yabani zeytinliklerle ilgili düzenlemesine uyumlu olup, kanundan beklenen amacın ileride bertaraf edilmesini engelleyici bir nitelik taşımaktadır. Kanun hükmü yürürlüktedir. Anayasa Mahkemesince iptal edilmediği veya kanunla ilga edilmediği sürece herkes tarafından nazara alınması gerekir. Şerh, bir kanun hükmüne dayanılarak konulduğu için dayanağını kanundan alması nedeniyle bir hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Anayasanın 44. maddesinin birinci fıkrasında, 'Devlet, toprağın verimli olarak işletilmesini korumak ve geliştirmek, amacıyla gerekli tedbirleri alır.' hükmüne; 45. maddesinin birinci fıkrasında ise, 'Devlet, tarım arazileri ile çayır ve meraların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önlemek, maksadıyla, tarım ve hayvancılıkla uğraşanların işletme araç ve gereçlerinin ve diğer girdilerinin sağlanmasını kolaylaştırır.' hükmüne yer verilmiştir. Anayasanın 45. maddesinin gerekçesinde de belirtildiği gibi bu kuralla Devlete, tarım arazilerinin sanayi ve şehirleşme sebebiyle yok edilmesini ve tarım arazileri ile çayırlar ve meraların amaç dışı kullanılmasını önleme görevi yüklenmiştir.
Anayasa Mahkemesinin 05.03.2015 tarihli ve 2014/147 Esas, 2015/25 Karar sayılı kararında da belirtildiği gibi, tarım önemli geçim kaynaklarından birini oluşturmaktadır. Ülkemizde tarım arazilerinin korunması, tarımla uğraşan halkın ve dolayısıyla ülkenin refahı ve gelirinin artması bakımından büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle Devletin, tarım arazilerinin ıslahı, bakımı, korunması ve geliştirilmesi için gerekli tedbirlerin yanında, bu alanların tahribini, kalite ve verimliliğinin düşürülmesini ve amacı dışında kullanılmasını önleyecek adli, idari ve hukuki tedbirleri de alması gerekmektedir.
3573 sayılı Kanunda yapılan değişiklik ve hükme dayanılarak taşınmazın tapu kaydına düşülen şerhle, hak sahiplerine verilen zeytinlik vasfındaki taşınmazların bu niteliklerinin korunması amaçlanmakta; kazanılmış mülkiyet hakkının maliklerinin elinden alınması veya mevcut kullanım durumlarının herhangi bir şekilde sınırlandırılması söz konusu olmamakta, aksine bu niteliklerinin korunması ve aleniyet sağlanması hedeflenmektedir. Bu nedenlerle, yerel mahkemenin gerekçeleri yerinde ve isabetli değildir.
Davaya konu şerh, ilgili kurumlarca tapu siciline keyfi olarak değil, kanun hükmünün bir gereği olarak yazıldığından, bu hüküm ilga edilmediği veya iptal edilmediği sürece şerhin tapu kaydından silinmesi için haklı ve hukuka uygun bir gerektirici sebep de mevcut değildir.
Açıklanan nedenlerle, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
15.01.2020 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
Davacı vekili, ..., ... Köyü'nde bulunan 349 kadastro parselinin imar uygulaması ile oluşan 397 ada 11 ve 12 parsel sayılı taşınmazların müvekkiline ait bulunduğunu, tapu kayıtları üzerinde bulunan '3573 sayılı yasa kapsamında olup verilen amacı dışında kullanılamaz, miras dahil bölünemez, veriliş tarihindeki yüzölçümü küçültülemez, aksi takdirde Hazinece geri alınır.' şerhinin daha önceden tapu kaydında bulunmadığını, 1995 yılındaki Kanun değişikliğinden sonra konulduğunu belirterek şerhin silinmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili cevap dilekçesiyle taşınmazların öncesinin orman olduğunu, 1945 yılında yapılan orman tahdit çalışmalarında orman içinde olup; 6831 sayılı Yasanın 2/B maddesine dayanılarak ormandan Hazine adına çıkartılan yerlerden olduğundan, şerhin yasal dayanağının bulunduğunu, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın kabulüne, şerhin kaldırılmasına karar verilmiş; davalı ... vekili hükmü temyiz etmiştir.
Dosya arasındaki tapu kaydına göre davaya konu taşınmazların ilk geldisi 349 parsel Maliye Hazinesi adına tapuya tescilliyken zeytinlik olarak 26.12.1983 tarihinde ... ve ... adlarına paylı şekilde tapuya tescil edildiği, ... adına kayıtlıyken satış suretiyle davacılara geçtiği anlaşılmıştır.
Kaldırılması istenilen '3573 sayılı Yasa kapsamında olup, veriliş amacı dışında kullanılamaz, miras dahil bölünemez. Veriliş tarihindeki yüzölçümü küçültülemez. Aksi takdirde Hazine'ce geri alınır' şerhi 04.03.2003 tarihinde tesis edilmiştir. Anılan şerhin dayanağı 3573 sayılı Yasada 4086 sayılı Yasa ile yapılan değişikliktir.
Gerçekten 4086 sayılı Yasa ile 3573 sayılı Yasada bazı değişiklikler yapılmış, 3573 sayılı Yasanın 3. maddesinin 3 fıkrası '... 5 yıl süre ile taşınmazın gayesine uygun olarak kullanıldığı Tarım ve Köy İşleri Bakanlığınca tespit edilenlere mahallin en büyük mülki amiri tarafından tapuları devredilir. Bu yolla verilen taşınmazlar hiçbir şekilde amacı dışında kullanılamaz... bu hususlarda taşınmazın siciline gerekli şerh verilir' şekilinde değiştirilmiştir.
4086 sayılı Yasa 28.02.1995 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu yasanın yürürlüğünden önce zeytinciliğin ıslahı ve yabanilerinin aşılanması hakkındaki iş ve işlemlere uygulanacak mevzuat 07.02.1939 tarihinde yürürlüğe giren 3573 sayılı Yasadır. Bu yasada (3573 sayılı Yasa uyarınca) edinilecek taşınmazların amacı dışında kullanılmayacağı hususunun taşınmaz siciline şerhi gerekeceğine dair herhangi bir hüküm yoktur. Hal böyle olunca yasaların zaman bakımından uygulanmasına ilişkin ilkeler üzerinde durulması gerekir.
09.03.1988 tarih, 1987/2-860, 232 sayılı; 13.10.2004 tarih, 2004/10-528 Esas, 2004/533 Karar; 06.04.2005 tarih, 2005/10-183 Esas, 2005/241 Karar; 06.02.2008 gün, 2008/3-60 Esas, 2008/94 Karar; 20.02.2008 gün, 2008/13-160 Esas, 2008/147 Karar sayılı Hukuk Genel Kurulu Kararlarında vurgulandığı üzere kural olarak herhangi bir yasa veya düzenleyici hüküm o yasanın yürürlüğe girdiği andan itibaren hukuksal sonuç meydana getirir. Başka bir deyişle yürürlüğe giren yasa, yürürlük tarihinden önceki olaylara uygulanamaz. Ancak, yeni yasada yürürlüğe giren hükmün geçmişe de yürütüleceğine dair aksi bir kayıt da olabilir. Böyle bir durum söz konusu ise Yasa koyucu yeni çıkan yasanın geçmişteki olaylara da uygulanacağını düzenlemiş kabul edilir. O hüküm yürürlüğünden önceki olaylara da uygulanır.
Yeni yasanın eski yasa zamanında tüm sonuçları itibarıyla doğmuş olan haklara dokunmaması ilkesine medeni hukuk uygulamasında 'kazanılmış hak' (müktesap hak) denilmektedir.
Somut olayda dava konusu taşınmazların geldisi olan 349 parselin, 26.02.1983 tarihli tapu kaydıyla, 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı Yasası gereği oluştuğu; 4086 sayılı Yasanın 28.02.1995 tarihinde yürürlüğe girdiği, dava konusu şerhin bu tarihten sonra 2003 yılında tesis edildiği, davacılar bakımından kazanılmış hak olgusunun gerçekleştiği; 4086 sayılı Yasada zaman bakımından geçmişe yürürlüğüne ilişkin bir hüküm olmadığına göre bu yasanın 2. maddesine dayanılarak oluşturulacak şerhlerin yasanın yürürlüğünden sonrası için tesis edilmesinin mümkün olduğu açık olup, mahkemece şerhin kaldırılmasına, karar verilmesi yerindedir.
Açıklanan nedenlerle hükmün onanması düşüncesinde olduğumuzdan sayın çoğunluğun bozma kararına katılamıyoruz.
14. Hukuk Dairesi 2016/14588 E. , 2020/386 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 6 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 10 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 22 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 9 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 5 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 19 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat