14. Hukuk Dairesi 2016/16849 E. , 2020/8288 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 04/02/2015 gününde verilen dilekçe ile mirasın hükmen reddi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 11/02/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, mirasın hükmen reddinin tespiti istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, 17.07.2014 tarihinde vefat eden muris ...’ün terekesinin borca batık olduğunu ileri sürerek bu hususun tespiti ile mirasın hükmen reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın süresinde açılmadığını beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava ehliyeti davada taraf olma ehliyetidir 6100 sayılı HMK’nın 50. Maddesinde ise medenî haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanın davada taraf ehliyetine de sahip olacağı, 51. maddesinde dava ehliyetinin medenî hakları kullanma ehliyetine göre belirleneceği, 114/d maddesinde de taraf ve dava ehliyetinin dava şartlarından olduğu ve 115. madde uyarınca mahkemenin dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştıracağı belirtilmektedir.
Somut olayda, mirasın hükmen reddinin tespitini talep etme yetkisi murisin mirasçılarına ait bir haktır, dosya kapsamında bulunan muris ...’e ait nüfus kayıt örneklerine göre mirasçı olmayan ... yönünden aktif dava ehliyeti bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bu durumda mahkemece muris ...’e ait mirasçılık belgesi temin edilerek mirasçılarının tespiti ile taraf sıfatı denetlendikten sonra işin esasının incelenmesi gerekirken aktif dava ehliyeti bulunmayan kişi hakkında karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2- Muris ... mirasçısı 11.11.2007 doğumlu davacı ...’ün velisi anne ... olduğu halde gerekçeli karar başlığında vekaleten ...’ün isminin yazılmış olması da doğru görülmemiştir.
3- Ölüm tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır (TMK m. 605/2). Mirasçılar Türk Medeni Kanununun 610. maddesinde yazılı aykırılık da bulunmadıkça yani zımnen mirası kabul etmiş duruma düşmüş olmadıkça her zaman murisin ödemeden aczinin tespitini isteyebilir.
Mirasın hükmen reddine ilişkin olarak açılan davalarda, terekenin açıkça borca batık olup olmadığının araştırılması gerekmektedir. İcra takibi sonunda aciz vesikası düzenlenmesi halinde terekenin borca batık olduğu kabul edilir. Aksi halde terekenin borca batık olup olmadığı, murisin malvarlığı bulunup bulunmadığının usulüne uygun olarak, bankalar, trafik tescil müdürlüğü, vergi daireleri, belediyeler, tapu müdürlüğü v.b. kurum ve kuruluşlardan sorulması, murisin alacak ve borçları zabıta marifetiyle de araştırılarak aktif malvarlığı ile takibe konu borç miktarı gözönünde tutularak aktif ve pasifinin tereddüde neden olmayacak şekilde belirlenmesi gerekir.
Somut olayda, Muris ... adına trafik siciline kayıtlı ... Plaka sayılı araçların değerleri bilirkişi aracılığı ile tespit edilerek terekenin aktifine eklenmeden terekenin borca batık olduğunun kabul edilmesi doğru değildir.
4- Mirasın reddi talebinde bulunan mirasçıların davayı vekil ile takip etmeleri halinde Türk Medeni Kanununun Velayet Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzüğün 39/2. fıkrası gereğince mirasın reddi yetkisini içeren özel vekaletname sunulması da zorunludur.
Davacıların verdikleri vekaletnamede mirasın reddini içeren özel yetki bulunmadığından davacılar vekiline özel yetkiyi içeren vekaletname sunması için süre verilmesi ve bu eksikliğin tamamlattırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
İzah edilen nedenlerle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
5-Kabule göre; mahkemece, davanın niteliği gereği davalı-alacaklının murisin terekesinin borca batık olduğunu bilmediği, bilmesinin mümkün olmadığı, yapılan yargılama sonrasında terekenin borca batık olup olmadığına karar verildiği göz önünde bulundurularak yargılama giderinden davalının değil davacıların sorumlu tutulması ve davacılar lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.12.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
14. Hukuk Dairesi 2016/16849 E. , 2020/8288 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 10 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 10 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 18 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 10 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 13 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat