14. Hukuk Dairesi 2016/18516 E. , 2020/6920 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

14. Hukuk Dairesi 2016/18516 E. , 2020/6920 K.


'İçtihat Metni'

14. Hukuk Dairesi


MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 23/12/2010 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 17/04/2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir.
Davacı vekili, tarafların müştereken ve iştirak halinde malik olduğu 8338 ada 1 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki ortaklığın satış yoluyla giderilmesini talep etmiştir.
Davalı ... (kendi adına asaleten, davalı ... adına vesayeten) taşınmazın satılmasını istemediklerini belirterek davanın reddini savunmuş; diğer davalılar, davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece, davanın kabulü ile dava konusu taşınmazdaki ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmiş; tarafların temyiz etmemesi üzerine hükmün 07.08.2013 tarihinde kesinleştiğine dair şerh düşülerek dosyanın satış memurluğuna gönderildiği anlaşılmıştır.
Hükmü, davalı ... vekili temyiz etmiştir.
Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalardır.
Paydaşlığın giderilmesi davasını paydaşlardan biri veya birkaçı diğer paydaşlara karşı açar. HMK'nın 27. maddesi uyarınca davada bütün paydaşların yer alması zorunludur. Paydaşlardan veya ortaklardan birinin ölümü halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir.
Öte yandan, 7201 Tebligat Kanununda 6099 sayılı Kanun ile yapılan ve 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren değişiklik uyarınca 'Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartıyla her yerde tebligat yapılması caizdir. Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.' (m. 10)
Tebligat Kanununun değişik 21/2. maddesi gereğince de 'Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.'
Tebligat Kanununun 25. maddesinde de yabancı memlekette tebligat usulü düzenlenmiştir. Anılan madde hükmüne göre “Yabancı memlekette tebliğ o memleketin salahiyetli makamı vasıtasıyla yapılır. Bunun için anlaşma veya o memleket kanunları müsait ise, o yerdeki Türkiye siyasi memuru veya konsolosu tebligat yapılmasını salahiyetli makamdan ister. Kendisine tebliğ yapılacak kimse Türk vatandaşı olduğu takdirde tebliğ o yerdeki Türkiye siyasi memuru veya konsolosu vasıtasıyla da yapılabilir. Yabancı memleketlerde bulunan kimselere tebliğ olunacak evrak, tebligatı çıkaran merciin bağlı bulunduğu vekâlet vasıtasıyla Dışişleri Bakanlığına, oradan da memuriyet havzası nazarı itibare alınarak ilgili Türkiye Elçiliğine veya Konsolosluğuna gönderilir. Şu kadar ki, Dışişleri Bakanlığının aracılığına lüzum görülmeyen hallerde tebligat evrakı, ilgili Bakanlıkça doğrudan doğruya o yerdeki Türkiye Büyükelçiliğine veya Başkonsolosluğuna gönderilebilir.”
Yapılan bu genel açıklamalardan sonra somut olaya gelince, davalılardan ...'ın 2005 yılından itibaren Franfurt/Almanya adresinde ikamet ettiği, gerek yargılama sırasında gerekse satış dosyasında adı geçen davalı adına çıkarılan tebligatların Yenişehir/Mersin adresinde 'Bayram Yıldız' isimli davayla ilgisi bulunmayan üçüncü bir şahsa TK'nun 21/2. maddesine göre tebliğ edildiği, ancak davalının bu adreste hiç oturmadığı gibi yurtiçinde başka bir ikamet adresinin de bulunmadığı, bu nedenle davalı ...'a gerekçeli karar da dahil olmak üzere yapılan tebligatların usulsüz olduğu ve davalının usulüne uygun şekilde davaya katılımının sağlanmadığı anlaşılmıştır.
O halde mahkemece, davalı ...'ın yurtdışı ikamet adresine Tebligat Kanunun 25. maddesine göre tebligat yapılarak usulüne uygun şekilde davaya katılımının sağlanıp savunma ve delilleri toplandıktan sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, taraf teşkili sağlanmaksızın, işin esası hakkında yazılı şeklide karar verilmesi doğru görülmemiş; bu nedenle mahkemenin 06.09.2013 tarihli kesinleştirme şerhinin de kaldırılmak suretiyle hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 06.09.2013 tarihli kesinleştirme şerhi kaldırılmak suretiyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 05.11.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2020 Yılı Kararları” sayfasına dön