14. Hukuk Dairesi 2016/17773 E. , 2020/6410 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 07.03.2014 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 26.04.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, kadastral parselin ihyasına yönelik tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Yargılama sırasında vefat eden davacı ... vekili, müvekkiline ait 90 ada 15 parsel sayılı taşınmazın bulunduğu alanda yapılan ilk imar uygulamasının, Sivas İdare Mahkemesinin, 03.03.2005 tarihli, 2004/595 Esas, 2005/185 Karar sayılı ilamı ile iptaline karar verilip kararın derecattan geçerek kesinleştiğini, ... Belediye Encümeninin 21.10.2008 tarihli, 974 sayılı kararı ile taşınmazın bulunduğu alanda yeni bir imar uygulaması yapıldığını, imar uygulamsına dayanak encümen kararının iptali istemli ... İdare Mahkemesinde dava açıldığını ileri sürerek davacının parselinden yol olarak ayrılan kısmın terkini ve davacı adına tescili suretiyle eski halin iadesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, imar uygulamasının iptaline yönelik açılan davanın reddine karar verildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki; tapu sicilinin tutulması prensiplerinden biri tescil, diğeri sicilin aleniliği (güvenilirliği), bir diğeri Hazinenin kusursuz sorumluluğu, sonuncusu ise geçerli bir hukuki sebebinin bulunması, yani kaydın illetten mücerret olmamasıdır.
O halde; imar parselinin dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve TMK'nın 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği tartışmasızdır.
Öte yandan, 20 Şubat 2020 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7221 sayılı Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 7. maddesiyle 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesine yeni bir fıkra eklenmiştir.
Eklenen bu hükme göre, 3194 sayılı Kanunun 18. maddesi kapsamında yapılmış imar uygulamalarının kesinleşmiş mahkeme kararlarıyla iptal edilmesi nedeniyle; davaya konu parselin imar planı kararları ile umumi ve kamu hizmetlerine ayrılan alanlara denk gelmesi veya iptal edilen uygulama ile tahsis ve tescil edilmiş parsellerde hak sahiplerince yapı yapılmış olması ve benzeri hukuki veya fiili imkânsızlıklar nedeniyle geri dönüşüm işlemleri yapılarak uygulama öncesi kök parsellere dönülemeyeceğinin parselasyon planlarını onaylamaya yetkili idarelerin onay merciince tespiti halinde, öncelikle davaya konu parselin hak sahiplerinin muvafakati alınmak kaydıyla uygulama sahası içerisinde idarece uygun bir yer tahsis edileceği veya anlaşma olmaması halinde davacı hak sahibinin kök parseldeki yeri dikkate alınarak uygulamadaki düzenleme ortaklık payı kesintisi düşüldükten sonraki taşınmazın rayiç bedeli üzerinden değerinin ödeneceği belirtilmiştir.
Somut olaya gelince; davacı tarafa ait 90 ada 15 parsel sayılı kadastral parselin bulunduğu alanda 03.02.2000 tarihli ve 256 sayılı Encümen kararı doğrultusunda yapılan imar uygulaması sonucu dava konusu taşınmazın, 1987 ada 9, 10, 11 ve 12 parseller ile 1976 ada 1 parsel sayılı taşınmaza şuyulandırıldığı, imar uygulamasının idari yargı yerinde iptal edilmesi üzerine; 14.08.2007 tarihli ve 746 sayılı Encümen kararı ile geri dönüşüm işlemi yapılarak dava konusu taşınmazın, 1987 ada 17 parsel olarak ... adına tescil edildiği, anılan taşınmazın ise 21.10.2008 tarihli ve 974 sayılı Encümen kararı doğrultusunda 1987 ada 26 ve 27 parsel sayılı taşınmazlara şuyulandırıldığı, imar uygulamasına dayanak 21.10.2008 tarihli ve 974 sayılı Encümen kararının iptali istemi ile açılan davanın, ... İdare Mahkemesinin, 05.03.2015 tarihli, 2014/390 Esas, 2015/76 Karar sayılı ilamıyla reddine karar verildiği ve kararın henüz kesinleşmediği anlaşıldığından yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. O halde, mahkemece anılan kararın kesinleşmesinin beklenilmesi, iptalin reddine ilişkin kararın, kesinleşmesi halinde imar parselinin dayanağı olan idari işlem ayakta kaldığından sicilin dayanıksız kalmayacağı ve TMK'nın 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşmeyeceği gözetilerek davanın reddine karar verilmeli, idare mahkemesi kararının Danıştay tarafından bozulmasına karar verilmesi halinde ise yukarıda izah edilen yasa değişkiliği uyarınca dava konusu uyuşmazlık, idareye başvuru yoluyla çözülmesi gerektiğinden, imar parselinin eski hale ihyasına yönelik dava konusu talebin, kanun değişikliği nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 20.10.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
14. Hukuk Dairesi 2016/17773 E. , 2020/6410 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 13 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 21 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 10 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 9 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 9 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 9 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat