14. Hukuk Dairesi 2016/16953 E. , 2020/4228 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

14. Hukuk Dairesi 2016/16953 E. , 2020/4228 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ : Serik 1. Sulh Hukuk Mahkemesi

Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 05/03/2012 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 28/03/2014 günlü hükmün ve 04/08/2016 günlü ek kararın Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, dava konusu 89 ada 15 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki ortaklığın aynen taksim, mümkün olmaması halinde satış yoluyla giderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar ... ve ... , dava konusu taşınmazda evleri, ahırları ve ağaçları bulunduğunu beyan ederek muhdesat iddiasında bulunmuş ve ortaklığın aynen taksim, mümkün olmaması halinde satış yoluyla giderilmesini istemişlerdir.
Mahkemece, davanın kabulüne dava konusu taşınmaz üzerindeki ortaklığın satış yoluyla giderilmesine karar verilmiştir.
Hükmün, davalı ... ve ... tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 23.02.2016 tarih, 2014/17211 E-2016/2039 K sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmiş ve karar 05.04.2016 tarihinde kesinleştirtilmiştir.
Karar kesinleştirildikten sonra davalı ... temyiz isteminde bulunmuş, kendisine yargılama boyunca yapılan tebligatların usulüne uygun olmadığını, taraf teşkili sağlanmadan ve bilirkişi raporu tebliğ edilmeden karar verildiğini, muhdesata ilişkin kurulan hükmün de yanlış olduğunu belirterek hükmün bozulmasını talep etmiştir.
Mahkemece 04.08.2016 tarihli ek kararla, kararın kesinleştirildiği ve temyiz isteminin süresinde olmadığı gerekçesiyle davalının temyiz isteminin reddine karar verilmiştir.
Ek karar, davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
7201 sayılı Tebligat Kanununun;
1- 'Bilinen Adreste Tebligat' kenar başlıklı 10. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında, 'Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır.
Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.',
2- 'Adres değiştirmenin bildirilmesi mecburiyeti' kenar başlıklı 35. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında, 'Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır.
Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır.' hükümlerine yer verilmiştir.
Tebligat Kanununun 35. maddesine göre tebligat yapılabilmesi için öncelikle, mahkemece aynı adrese usulüne uygun olarak en azından bir kere tebliğ yapılabilmiş olması gerekir. Bu şarta ilave olarak, muhatabın adres kayıt sisteminde herhangi bir adresinin de bulunmaması gerekir.
Öte yandan, Tebligat Kanununun 39. maddesinde ise, 'Kendilerine tebliğ yapılması caiz olan kimselerin o davada hasım olarak alakaları varsa muhatap namına kendilerine tebliğ yapılamaz.' hükmü yer almaktadır.
Anılan yasal düzenlemeler doğrultusunda; davalı ... ’e yapılan dava dilekçesi tebligatının davalının dava dilekçesinde bildirilen, “... Köyü ...” adresi yerine, “... Beldesi ... Mahallesi ... ” adresinde davanın tarafı olan davalı ... ’a tebliğ edildiği, yapılan bu dava dilekçesi tebligatının Tebligat Kanununun 10. ve 39. maddeleri hükümlerine aykırı olması nedeniyle usulsüz olduğu anlaşılmıştır. Adı geçen davalıya gerekçeli karar tebligatının ise, Tebligat Kanunun 10 ve 39. maddeleri uyarınca usulüne uygun olarak tebliğ yapılmayan '... Beldesi ... Mahallesi ... ' adresine, aynı Kanunun 35. maddesine göre tebliğ edildiği ve tebligatın usulüne uygun olmadığı anlaşılmıştır.
Bu durumda, davalı ... ’e usulüne uygun dava dilekçesi ve gerekçeli karar tebligatı yapılmadığı ve bu nedenle davalının temyiz isteminin süresinde olduğu anlaşıldığından, mahkemenin davalının temyiz isteminin reddine ilişkin 04.08.2016 tarihli ek kararı ile Dairemizin 23.02.2016 tarih, 2014/17211 E-2016/2039 K sayılı onama kararının ve 05.04.2016 tarihli kesinleşme şerhinin kaldırılmasına karar verilerek işin esasının incelenmesine geçilmiştir.
Paydaşlığın giderilmesi davaları paylı veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan iki taraflı taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalardır.
Paydaşlığın giderilmesi davasını paydaşlardan biri veya bir kaçı diğer paydaşlara karşı açar. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27. maddesi hükmü uyarınca davada bütün paydaşların yer alması zorunludur. Paydaşlardan veya ortaklardan birisinin ölmesi halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir.
Taraf teşkili kamu düzenine ilişkin olup re’sen yargılamanın her aşamasında göz önünde bulundurulması gerekir. Savunma hakkı, Anayasanın 36. maddesi ile güvence altına alınmış olup, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27. maddesinde de “Hukuki dinlenilme hakkı” başlığı altında ayrıca düzenlenmiştir. Hakim, tarafları dinlemeden veya iddia ve savunmalarını bildirmeleri için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez. Buna göre hakim iddia ve savunma haklarını kullanabilmeleri için tarafları duruşmaya çağırmak zorundadır.
Somut olayda; davalı ...’e dava dilekçesi tebligatının yukarıda açıklanan nedenlerle Tebligat Kanununun 10. ve 39. maddeleri hükümlerine aykırı yapıldığı anlaşıldığından, adı geçen davalıya usulüne uygun dava dilekçesi tebliğ edilerek savunma ve delilleri toplandıktan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde taraf teşkili sağlanmadan hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ...’ün temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 30.06.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2020 Yılı Kararları” sayfasına dön