14. Hukuk Dairesi 2016/16034 E. , 2020/3635 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

14. Hukuk Dairesi 2016/16034 E. , 2020/3635 K.


'İçtihat Metni'

14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi


Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 30.04.2015 gününde verilen dilekçe ile İcra ve İflas Kanunun 121. maddesinde dayalı ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 10.05.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılardan ..., ... ve ... tarafından ayrı ayrı istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R

Dava, İcra ve İflas Kanunun 121. maddesi uyarınca alınan yetki belgesine dayalı olarak açılan ortaklığın giderilmesi isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, davalılardan ...’nin, icra takip dosyasına konu borcu nedeni ile borçlu muris adına kayıtlı taşınmazlar üzerinde haciz işlemi tatbik edildiğini, icra hukuk mahkemesinden ortaklığın giderilmesi davası açabilmek için yetki belgesi alındığını beyanla, davalı borçlu ... murisi adına kayıtlı taşınmazlar üzerindeki ortaklığın, satış yoluyla giderilmesini talep etmiştir.
Davalılar yargılamaya katılmamış, davaya karşı yazılı cevap dilekçesi sunmamışlardır.
Mahkemece, davanın kabulü ile dava konusu taşınmazlar üzerindeki ortaklığın satış yoluyla giderilmesine karar verilmiştir.
Hükmü davalılar ..., ... ve ... temyiz etmişlerdir.
İcra mahkemesinden alınan yetkiye dayalı olarak açılan davalarda kural olarak borçlu ortağın mülkiyet hakkının elbirliği mülkiyetine konu olması gerekir.
Borçlu ortağın alacaklısı tarafından açılan davalarda birden fazla taşınmaz dava konusu edilmiş ise icra takibine konu borç miktarına göre dava tarihi itibariyle taşınmazlardan borçlu ortağın payına düşecek değerin tespit edilerek borca yetecek kadar (sayıda) taşınmazın ortaklığının giderilmesine karar verilmesi, fazlaya ilişkin istemin reddi gerekir.
Bu şekilde açılacak davalarda borçlu ortak (paydaş) dahil tüm ortakların (paydaşların) davaya dahil edilmeleri zorunludur.
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 25. maddesinde yabancı memlekette tebligat usulü şu şekilde düzenlenmiştir; 'Yabancı memlekette tebliğ o memleketin salahiyetli makamı vasıtasiyle yapılır. Bunun için anlaşma veya o memleket kanunları müsait ise, o yerdeki ... siyasi memuru veya konsolosu tebligat yapılmasını salahiyetli makamdan ister.
Yabancı memleketlerde bulunan kimselere tebliğ olunacak evrak, tebligatı çıkaran merciin bağlı bulunduğu vekalet vasıtasiyle Dışişleri Bakanlığına, oradan da memuriyet havzası nazarı itibara alınarak ilgili ... Elçiliğine veya Konsolosluğuna gönderilir.
Şu kadar ki, Dışişleri Bakanlığının aracılığına lüzum görülmeyen hallerde tebligat evrakı, ilgili Bakanlıkça doğrudan doğruya o yerdeki ... Büyükelçiliğine veya Başkonsolosluğuna gönderilebilir.
'Siyasî temsilcilik aracılığıyla yabancı ülkedeki Türk vatandaşlarına tebligat' başlıklı 25/a maddesi ise; 'Yabancı ülkede kendisine tebliğ yapılacak kimse Türk vatandaşı olduğu takdirde tebliğ o yerdeki ... Büyükelçiliği veya Konsolosluğu aracılığıyla da yapılabilir.
Bu hâlde bildirimi ... Büyükelçiliği veya Konsolosluğu veya bunların görevlendireceği bir memur yapar.
Tebliğin konusu ile hangi merci tarafından çıkarıldığı bilgilerinin yer aldığı ve otuz gün içinde başvurulmadığı takdirde tebliğin yapılmış sayılacağı ihtarını içeren bildirim, muhataba o ülkenin mevzuatının izin verdiği yöntemle gönderilir.
Bildirimin o ülkenin mevzuatına göre muhataba tebliğ edildiği belgelendirildiğinde, tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde ... Büyükelçiliği veya Konsolosluğuna başvurulmadığı takdirde tebligat otuzuncu günün bitiminde yapılmış sayılır. Muhatap ... Büyükelçiliği veya Konsolosluğuna başvurduğu takdirde tebliğ evrakını almaktan kaçınırsa bu hususta düzenlenecek tutanak tarihinde tebliğ yapılmış sayılır. Evrak bekletilmeksizin merciine iade edilir.
Bu maddeye göre kazaî merciler tarafından çıkarılacak tebligatta, tebliğ evrakı doğrudan o yerdeki ... Büyükelçiliği veya Konsolosluğuna gönderilebilir.' şeklindedir.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince,
Davalılar murisi adına kayıtlı ... ili, ... ilçesi, 13050 ada 36 parsel ile 13058 ada 2 parsel sayılı taşınmazlar üzerinde bulunan 26 ve 4 numaralı bağımsız bölümler yönünden yetki belgesi alınarak açılan davada, mahkemece bu bağımsız bölümler yönünden ortaklığın satış yoluyla giderilmesine karar verilmesi gerekirken, her iki parselin tamamının satışına karar verilecek şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Davalılardan ...’un dava tarihinden önce 2013 yılında ... Cumhuriyeti vatandaşlığından çıktığı gözetilerek, ...’de yaşadığı ve fiilen kullandığı bir adres olup olmadığı tespit edilmeden, aynı çatı altında da bulunmayan annesine tebligat yapıldığı anlaşılmaktadır. Taraf teşkili kamu düzenine ilişkin olup re’sen yargılamanın her aşamasında göz önünde bulundurulması gerekir. Savunma hakkı, Anayasanın 36. maddesi ile güvence altına alınmış olup, 6100 sayılı HMK’nun 27. maddesinde de “hukuki dinlenilme hakkı” başlığı altında ayrıca düzenlenmiştir. Hakim, tarafları dinlemeden veya iddia ve savunmalarını bildirmeleri için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez. Buna göre hakim iddia ve savunma haklarını kullanabilmeleri için tarafları duruşmaya çağırmak zorundadır. Davalı ... yönünden usulsüz tebligat ile yargılamaya devam olunarak savunma hakkının kısıtlanması doğru görülmemiş, bu sebeplerle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar ..., ... ve ... temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 11.06.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.










Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2020 Yılı Kararları” sayfasına dön