14. Hukuk Dairesi 2017/5737 E. , 2020/1967 K.

Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

14. Hukuk Dairesi 2017/5737 E. , 2020/1967 K.


'İçtihat Metni'

14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi


Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 14/03/2002 gününde verilen dilekçe ile taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 30/04/2009 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davacı ile davalılar ... ve ...'ın murisi ... ile ... ve ...'ın murisi ... arasında ... 3. Noterliğinin 17.08.1971 tarihli ve 4720 yevmiye numaralı düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin düzenlendiğini ve bu sözleşme uyarınca ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesinde kain 36.750 m2 büyüklüğündeki 13 parselin 6000 m2'lik kısmın 35.000,00TL karşılığında davacıya satışının vaat edildiğini, sözleşmeye göre kararlaştırılan bedelden 25.000,00TL'nin 17.08.1971 tarihinde ödendiğini, bakiye 10.000,00TL'nin ise ... Kadastro Mahkemesine ait 1967/684 Esas sayılı davanın sonuçlanmasından sonra davacı tarafından ödeneceğinin belirtildiğini, Kadastro Mahkemesinde görülen davanın sonuçlanıp davalılar adına tescil işlemi yapılmış olmasına rağmen davalıların tapudan ferağ vermediklerini belirterek 13 parselde davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, 1968 yılında dava konusu yerde kadastro çalışmalarının yapıldığını ancak itiraz edildiğinden satış vaadi sözleşmesinin yapıldığı tarihte taşınmazın henüz tapulu olmadığını, bu nedenle satışa konu edilmesinin mümkün bulunmadığını, taşınmazın tamamının 36.750 m2 olup sözleşmeye konu edilen 6000 m2'lik kısmın taşınmazın neresinde olduğunun belirli olmadığını, bu sebeple belirsiz sözleşmenin geçerliliğinin bulunmadığını, satış vaadi sözleşmesine konu taşınmazın iştirak halinde bulunduğunu ve sözleşmenin iştirak çözülünceye kadar ifa olanağının bulunmadığını, geçersiz sözleşmeye dayanarak bu davanın açılamayacağını, 30 yıl önce yapılan sözleşmede satış bedelinin 50.000,00TL olarak belirlendiğini, sözleşmenin geçerli kabul edilmesi halinde bu bedelin dava açıldığı tarihe göre belirlenmesi gerektiğini ve davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, 'Davanın kabulü ile 13 parsel sayılı taşınmazda bilirkişi Kemal Yüksekkaya'nın 28.04.2009 havale tarihli raporunda belirtildiği şekilde ... hissesinden 5266/64512 hissenin ve ... mirasçıları olan ... hissesinden 2633/64512 hissenin, ... hissesinden 2633/64512 hissenin iptali ile davacı adına tesciline, diğer hisselerin davalılar üzerinde bırakılmasına, karar kesinleştiğinde mahkeme veznesine depo edilen bakiye bedelin 1/2'sinin ... mirasçılarına, 1/2'sinin ise ... mirasçıları olan davalılara ödenmesine' karar verilmiştir.
Hükmü, davalılar vekili temyiz etmiştir.
Kaynağını 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 29. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 237. maddesi ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 706 ve 1512 sayılı Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Hiç kuşkusuz karşı taraftan borcun ifasını talep eden kişinin kendi edimlerini yerine getirmiş olması gerekir.
Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesine dayanan tescil isteminin hüküm altına alınabilmesi için sözleşmede kararlaştırılan bedel ödenmiş olmalıdır. Ancak, bedelden ödenmeyen bir kısım var ise, bu bedelin depo ettirilmesi gerekmektedir.
Öte yandan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297/2. maddesi gereğince; hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Somut olaya gelince; mahkemece sözleşmenin geçerli olup ifa olanağı da bulunduğundan bahisle davanın kabulüne, ... ve ... mirasçılarının hisselerinin de iptaline karar verilmiş ise de; güncel tapu kaydına göre dava konusu 13 parsel sayılı taşınmazda hem ... hem de mirasçılarının payı olmadığından infazı kabil olamayacak şekilde ...'a ait hisselerin iptaline karar verilmiş olması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de; satış vaadi sözleşmesinde 6000 m2'lik taşınmazın satış bedeli olarak kararlaştırılan 35.000,00TL'den ödenmeyen 10.000,00TL'nin taşınmazın güncel değerine oranlanarak bu miktarın depo edilmesine karar verilmesi gerekirken enflasyondaki artış oranı dikkate alınarak 10.000,00TL'nin dava tarihindeki değerinin depo edilmesine karar verilmesi de doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, istek halinde temyiz harcının yatırana iadesine, 19.02.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.









Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2020 Yılı Kararları” sayfasına dön