14. Hukuk Dairesi 2016/12992 E. , 2020/1803 K.
'İçtihat Metni'
14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 18.02.2014 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 22.12.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir.
Davacı vekili, ... ilinde bulunan 349 ada 333, 4317, 880 ve 4208 parsel sayılı taşınmazlar ile İskenderun ilçesinde bulunan 10 ada 9 parsel sayılı taşınmazdaki ortaklığın mümkünse aynen taksim suretiyle, mümkün değilse satış suretiyle giderilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili 4208 parsel sayılı taşınmazın murisine ait olmadığını, öncelikle davanın reddine karar verilmesini, bunun mümkün görülmemesi halinde aynen taksim sureti ile ortaklığın giderilmesine karar verilmesini istediklerini dile getirmiştir.
Davacı vekili, 22.12.2015 tarihli duruşmada 4208 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın atiye bırakılmasını istediklerini beyan etmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, 4208 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın açılmamış sayılmasına, diğer parseller üzerindeki ortaklığın satış suretiyle giderilmesine, karar verilmiştir.
Hükmü, ... vekili temyiz etmiştir.
Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalardır. Paydaşlığın giderilmesi davasını paydaşlardan biri veya birkaçı diğer paydaşlara karşı açar.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27. maddesi uyarınca davada bütün paydaşların yer alması zorunludur. Taraf teşkili kamu düzenine ilişkin olup re’sen yargılamanın her aşamasında göz önünde bulundurulması gerekir. Savunma hakkı, Anayasanın 36. maddesi ile güvence altına alınmış olup, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27. maddesinde de “Hukuki dinlenilme hakkı” başlığı altında ayrıca düzenlenmiştir. Hakim, tarafları dinlemeden veya iddia ve savunmalarını bildirmeleri için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez. Buna göre hakim iddia ve savunma haklarını kullanabilmeleri için tarafları duruşmaya çağırmak zorundadır.
Davanın geri alınması, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 123. maddesinde 'Davacı, hüküm kesinleşinceye kadar, ancak davalının açık rızası ile davasını geri alabilir.' şeklinde hüküm altına alınmıştır. Madde metninden anlaşıldığı üzere, davacı, davalının muvafakatı ile davayı geri alabilir. Davalının rızasının açık olması gerekir; zımni muvafakat yeterli değildir. Davalı, davacının davayı geri almasına açık bir şekilde muvafakat ederse mahkemece, davanın esası hakkında karar verilmeyip geri alınma ve davalının da buna muvafakat etmesi nedeniyle davanın son bulduğunu belirtmekle yetinmelidir.
Somut olaya gelince;
1-Dava konusu 10 ada 9 parsel sayılı taşınmazın paydaşlarından olan ...’nın davada taraf olarak yer almadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, 8 numaralı bağımsız bölümün ½ oranında paydaşı olan Figen Tatlı’nın davaya dahil edilerek, taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, taraf teşkili sağlanmaksızın ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27. maddesi uyarınca hukuki dinlenme hakkı ihlal edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
2-Mahkemece, davacı vekilinin atiye terk edilmesini talep etmesi üzerine 4208 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş ise de, davacının davasını geri alabilmesinin tarafların açık rızasına bağlı olduğunun gözetilmemesi ve bu hususta tarafların beyanının alınmaması doğru değildir. Söz konusu taşınmaz yönünden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 123. maddesi doğrultusunda davalıların beyanı alındıktan sonra bir karar verilmesi gerekir.
3-Dava konusu 349 ada 333 parsel sayılı taşınmazda kayıtlı 32 nolu bağımsız bölüm ve 880 parsel sayılı taşınmazda kayıtlı 1 No'lu bağımsız bölümün ortaklığının giderilmesi istendiği halde 880 ve 349 ada 333 parsel sayılı taşınmazların tamamının ortaklığının giderilmesine karar verilmesi isabetli değildir.
4-Dava konusu 32 No'lu bağımsız bölümün bulunduğu 349 ada 333 parselin kaydı kapatılarak yeni parsel numarası verildiği halde eski parsel numarası üzerinden infazı kabil olmayacak şekilde hüküm kurulması da doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu sebeplerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 13.02.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
14. Hukuk Dairesi 2016/12992 E. , 2020/1803 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 26 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 106 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 40 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 345 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 32 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 21 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 45 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 146 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 155 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat