14. Hukuk Dairesi 2016/14921 E. , 2020/712 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

14. Hukuk Dairesi 2016/14921 E. , 2020/712 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 29/07/2015 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı kurulması talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 13/04/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

_ K A R A R _

Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması istemine ilişkindir.
Davacı, maliki olduğu 125 ada 15 parsel sayılı taşınmazın genel yola bağlantısının bulunmadığını, taşınmazın etrafının Hazineye ait 12 parsel sayılı taşınmazla çevrili olup ancak bu parselden geçecek bir yol ile genel yola ulaşılabileceğini ileri sürerek uygun bir bedel karşılığında, davalıya ait taşınmaz üzerinde geçit hakkı kurulmasını talep etmiştir.
Davalı Hazine vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile davacıya ait 125 ada 15 No'lu parsel lehine 03.03.2016 tarihli fen bilirkişi raporu ve ekli krokisinde 1. alternatif olarak gösterilen 156,29 m2'lik kısım üzerinde davalı Hazineye ait 12 No'lu parsel aleyhine geçit hakkı kurulmasına karar verilmiştir.
Hükmü, davalı Hazine vekili temyiz etmiştir.
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine 'Mutlak geçit ihtiyacı' veya 'Geçit yoksunluğu', ikincisine de 'Nispi geçit ihtiyacı' ya da 'Geçit yetersizliği' denilmektedir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yukarıda açıklanan genel ilkeler ışığında somut olaya gelince; her ne kadar mahallinde yapılan keşif sonrası sunulan 03.03.2016 tarihli fen bilirkişi raporunda, davacıya ait 15 No'lu parsel lehine geçit tesisi için 3 alternatif güzergah belirlenerek bunlardan en uygun güzergahın diğerlerine göre eğiminin az olması nedeniyle 1 No'lu alternatif olduğu bildirilmiş ve mahkemece, bu rapor doğrultusunda 1 No'lu alternatif güzergah üzerinde geçit tesisine karar verilmiş ise de, davacıya ait 15 No'lu parselin etrafının davalı Hazineye ait hali arazi vasıflı 12 No'lu parsel ile çevrili olması nedeniyle fen bilirkişisi tarafından belirlenen her üç alternatif güzergah üzerinde kurulacak geçidin davalı Hazineye ait 12 No'lu parselin kullanım şeklini ve ekonomik bütünlüğünü bozacağı anlaşıldığından, davacıya ait taşınmaz lehine davalı Hazineye ait 12 No'lu parsel üzerinde geçit hakkı kurulması mümkün değildir.
Bu durumda mahkemece, davacıya ait taşınmaz lehine geçit tesis edilebilecek başka bir alternatif güzergahın da bulunmadığı göz önüne alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.01.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.



Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2020 Yılı Kararları” sayfasına dön