15. Hukuk Dairesi 2016/4334 E. , 2018/531 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

15. Hukuk Dairesi 2016/4334 E. , 2018/531 K.


'İçtihat Metni'

....

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki asıl ve birleşen dosya davalısı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

- K A R A R -

Dava, eser sözleşmesinin uyarlanması, birleşen dava ise sözleşmenin haksız feshedildiğinin tespiti talebine ilişkin olup, asıl ve birleşen dosya davacısı yüklenici, asıl ve birleşen dosya davalısı ise iş sahibidir. Mahkemece asıl davanın açılmamış sayılmasına, birleşen davanın kabulüne dair verilen karar, asıl ve birleşen dosya davalısı vekilince yasal süresi içinde temyiz edilmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkili şirket ile davalı üniversite arasında .... fakültesi inşaatının yapımını konu alan 16.12.2009 tarihli sözleşme imzalandığını, bu sözleşme gereği müvekkilinin inşaat işine başlayıp devam ettiğini, ancak projelerin verilmemesi ve ödemenin yapılmaması nedeniyle işe devam edilemediğini ileri sürerek sözleşmenin uyarlanmasını, birleşen davada ise, davalının sözleşmeyi haksız şekilde feshettiğini ileri sürerek, haksız feshin tespitini talep ve dava etmiş, davalı vekili cevap dilekçesinde; sözleşmenin haklı olarak feshedildiğini belirterek, davanın ve birleşen davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece iş bedelinin ödenmediği, sözleşmenin davalı tarafından haksız feshedildiği gerekçesi ile, davacı tarafından takip edilmeyen asıl davanın açılmamış sayılmasına, birleşen davanın kabulü ile taraflar arasında imzalanan 16.12.2009 tarihli .... Fakültesi Binası İnşaatı İşi Sözleşmesi'nin davalı idarenin 16.04.2013 tarihli yazısı ile feshedilmesi işleminin haksız olduğunun tespitine karar verilmiştir.

....
6100 sayılı HMK'nın 114/1-h maddesine göre; davacının dava açmakta hukuki yararı bulunması dava şartları arasında sayıldığı gibi HMK’nın 106/2. maddesine göre de; tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır. asıl ve birleşen dosya davacısı yüklenicinin birleşen davada eda istemli bir talebinin bulunmadığı, feshin haklı olup olmadığı hususunun açılacak eda davasında tartışılacağından müstakilen tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığı ve hukuki yararın dava şartı olduğu gözetilerek mahkemece birleşen davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddi gerekirken, kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.
Öte yandan mahkemece yapılan yargılama sonucu 10.05.2016 tarihli karar ile birleşen dosya bakımından 'Alınması gereken 204,93 TL harçtan peşin alınan 51,25 TL'nin mahsubu ile bakiye 153,68 TL'nin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına' şeklinde karar verilmiş, davalı vekili 11.07.2016 tarihli dilekçesi ile tavzih talebinde bulunmuş, tavzih talebi davacı vekiline tebliğ edilmeden mahkemece 13.07.2016 tarihinde 'Davalı kurumun harçtan muaf olması sebebiyle harç alınmasına yer olmadığına' şeklinde tavzih kararı verilmiştir. Hükmün tavzihi, 6100 sayılı HMK 'nın 305. Maddesinde '(1) Hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir. (2) Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez.” şeklinde düzenlenmiş ve 306. Maddesinde '(1) Tavzih, dilekçeye tarafların sayısı kadar nüsha eklenmek suretiyle hükmü veren mahkemeden istenebilir. Dilekçenin bir nüshası, cevap süresi mahkemece belirlenerek karşı tarafa tebliğ edilir. Cevap, tavzih talebinde bulunan tarafa tebliğ olunur. (2) Mahkeme, cevap verilmemiş olsa bile dosya üzerinde inceleme yaparak karar verir; ancak gerekli görürse iki tarafı sözlü açıklamalarını yapabilmeleri için davet edebilir. (3) Mahkeme tavzih talebini yerinde gördüğü takdirde 304 üncü madde uyarınca işlem yapar.” şeklinde tavzihin usulü belirlenmiş bulunmaktadır. Tavzih, kelime anlamı itibariyle açıklama, aydınlatma anlamına gelmekte olup, değişiklik, ekleme ya da çıkarma kavramlarını içermemektedir. Hakim, karar verdikten sonra bu kararını tarafların talebi olsa dahi değiştiremez. Ancak, istisnai hallerde hüküm açık değil, hüküm fıkraları birbirine aykırı ise ya da uygulanmasında tereddütler oluşturacak nitelikte ise belli koşullarda hüküm tavzih edilebilir. Öğretide tam bir fikir birliği içerisinde kabul edildiği üzere tavzih yolu ile ancak hükümdeki kapalılık, açık olmayan hal, tereddüt yada çelişki ortadan kaldırılabilir. Ancak tavzihle hükümde belirtilen haklar ve borçlar sınırlandırılamayacağı gibi genişletilemez ve değiştirilemez. Bu noktada mahkeme daha önce unuttuğu bir hususu hükme ekleyemez veya hükümden çıkaramaz. Tavzihin amacı hükmü değiştirmek, unutulan bir hususu hükme eklemek veya hükümde taraf olan birini taraf konumundan çıkarmak yada hükümde taraf olmayan birini taraf konumuna sokmak değildir.
....

Tavzihin amacı; hükmü açıklamak, icrasındaki tereddütü gidermek yada birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa bu aykırılığı gidermektir. Hüküm, tavzih yolu ile değiştirilemez, tavzih yolu ile hükmün gerçek anlamı ortaya konulur ya da hükümdeki çelişkiler giderilir. Bu kapsamda tavzih yolu ile taraf değiştirilemeyeceği gibi taraf olmayan biri taraf konumuna getirilemez ve taraf konumunda olan biri taraf konumundan çıkarılamaz. Aynı şekilde taraflardan birine yüklenen yükümlülük artırılamaz ya da azaltılamaz.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince; davalı-birleşen davalı iş sahibi üniversite 2547 sayılı Yasa'nın 56/b maddesi delaletiyle 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 13/j maddesi uyarınca harçtan muaf olup, mahkemece davalının harçtan muaf olduğu nazara alınmaksızın birleşen davada harç ödemekle sorumlu tutulması doğru olmadığı gibi, hükmün tavzih yolu ile değiştirilmesi mümkün olmayıp, tavzih talebinin reddine karar verilmesi gerekir iken tavzih talebinin kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle asıl ve birleşen dosya davalısı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden asıl ve birleşen dosya davalısı yararına BOZULMASINA, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 12.02.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.









Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön