15. Hukuk Dairesi 2019/3097 E. , 2019/5150 K.
'İçtihat Metni'
Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiş, davacı vekili tarafından duruşmalı olarak istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili Avukat ... ile davalı vekili Avukat... geldi. Temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmâl edilerek gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu işin gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Uyuşmazlık, eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklanmış olup, davada, sözleşmenin davalı idarece haksız fesih edildiği ileri sürülerek ve fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 10.000,00 TL müspet ve menfi zararın tahsili istenmiş, 20.09.2012 günlü ıslah dilekçesiyle talep 976.916,06 TL arttırılarak 986.916,06 TL’ye çıkarılmış, mahkemece bozma ilamı uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince inceleme yapılarak hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın şümulü dışında kalarak kesinleşen cihetlere ait temyiz itirazlarının incelenmesi artık mümkün olmamasına ve özellikle 18.04.2011 olan dava tarihinin karar başlığında 27.12.2012 olarak yazılmasının maddi hataya dayalı olup mahkemesince her zaman düzeltilmesinin mümkün bulunmasına göre, tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddine karar vermek gerekmiştir.
2-1086 sayılı HUMK'nın yürürlükte olduğu dönemde çıkarılan 09.05.1960 tarih, 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'nda; Yargıtay bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına usulî kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için de zorunluluk doğacağı, usulî kazanılmış hakka ilişkin açık kanun hükmü olmasa da temyiz sonucu verilecek bozma kararının hukuka ve usule uygun karar verilmesini sağlamaktan ibaret olan amacı ve muhakeme usulünün hakka varma ve hakkı bulma maksadıyla kabul edilmiş olması yanında hukuki alanda istikrar amacıyla kabul edilmiş bulunması bakımından usulî kazanılmış hak müessesesi usul hukukunun dayandığı ana esaslardan olup kamu düzeniyle de ilgili olduğu
belirtilmiştir. 6100 sayılı HMK'da da usulî kazanılmış hakka ilişkin açık bir düzenleme bulunmamakta ise de bu ilkenin uygulanma gerekliliği HMK hükümleri karşısında da varlığını sürdürmektedir. Yargıtay'ın bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararı uyarınca işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Çünkü, mahkemenin bozma kararına uyması ile, bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usulî müktesep hak doğmuştur.
Yargısal ve bilimsel içtihatlarda “usulî kazanılmış hak” ya da “usulî müktesep hak” olarak adlandırılan bu ilke Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 10.02.1988 tarih, 1987/2-520 Esas, 1988/89 Karar sayılı ilamında “Mahkemenin bozma kararına uymasıyla meydana gelen bozma gereğince işlem yapma ve hüküm verme durumu, taraflardan birisinin lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durumdur ve buna usulî kazanılmış hak denilmektedir...” şeklinde tanımlanmaktadır.
Bu açıklamalar kapsamında somut olay değerlendirildiğinde; Dairemizin 11.12.2014 tarihli, 2014/3233 Esas, 2014/7241 Karar sayılı ilamında; davacının fesih tarihine kadar yaptığı işlerin fiziki seviyesinin sözleşmede kararlaştırılan götürü bedele oranlanması suretiyle hesaplanması gerekçesi ile de kararın bozulduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece bozma ilamından sonra alınan bilirkişi raporunda ise; daha önce alınan rapolardaki imalât miktarından faydalanılarak sözleşme yılı fiyatları ile sözleşme yılına göre yapılan iş tutarlarının bulunduğu, daha sonra bu tutarlardan faydalanılarak gerçekleşme yüzdesinin tespit edildiği ve sözleşmeye bağlanan sözleşme bedeline bu gerçekleşme oranı uygulanarak tasfiye kesin hesap tutarlarının birim fiyatlar olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın ve Milli Savunma Bakanlığı’nın 2004 yılı birim fiyatları esas alınarak hesaplandığı anlaşılmıştır. Yukarıda belirtildiği gibi mahkemece bozma ilamına uyulması sonucunda bozma ilamı lehine olan taraf yönünden usulî müktesap hak doğacağından, uyulan bozma ilamına göre yargılamanın neticelendirilmesi gerekmektedir. Hükme esas alınan raporda bozma ilamına uygun bir inceleme ve hesaplama yapılmadığı anlaşılmaktadır. Yanlar arasındaki sözleşmenin 6 ve 7. maddelerinde işin bedeli götürü 850.000,00 TL + KDV olarak kararlaştırılmıştır. Götürü bedelli işlerde fiziki oran yöntemine göre hak edilen bedelin hesaplanmasında, daha önceki bilirkişi raporlarında belirlenen metrajların dikkate alınması mümkün ise de raporlardaki bedellerin dikkate alınması mümkün değildir. Ayrıca götürü bedelli sözleşmelerde fiziki oran yönetimine göre hesaplama yapılır iken gerçekleşen fiziki oranın Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın ve Milli Savunma Bakanlığı’nın 2004 yılı birim fiyatlarına göre hesaplanması da doğru değildir.
Kabule göre de 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 13/j maddesi uyarınca davalı ... harçtan muaf olduğu halde mahkemece davalının ilam harcı ile yükümlü tutulması da isabetsiz olmuştur.
Bu durumda mahkemece yapılacak iş; hükme esas alınan bilirkişi kurulundan ek rapor alınarak imalât bedelinin fiziki oran yöntemi ile başka bir ifadeyle yüklenicinin sözleşme kapsamında gerçekleştirdiği imalâtların (sözleşme ve eklerine göre işin tamamı esas alınıp) eksik ve ayıpları da dikkate alınarak ve düşülmek suretiyle işin tamamına göre fiziki oranı tespit edilip, bulunacak bu oranın götürü iş bedeline uygulanması suretiyle hesaplattırılması ve tasfiye kesin hesabının bu şekilde çıkartılması ile davalı ... harçtan muaf olduğundan davalıdan ilam harcı alınmamasından ibarettir. Eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilemesi hatalı olmuş kararın bozulması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle tarafların diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca kabulü ile hükmün taraflar yararına BOZULMASINA, 2.037,00’şer TL duruşma vekillik ücretinin taraflardan karşılıklı olarak alınarak Yargıtay'daki duruşmada vekille temsil olunan diğer tarafa verilmesine, ödenenden 5766 sayılı Kanun'un 11. maddesi ile yapılan değişiklik gereğince Harçlar Kanunu 42/2-d maddesi uyarınca alınması gereken 176,60 TL Yargıtay başvurma harcının mahsup edilerek, varsa fazla alınan harcın temyiz eden davacıya iadesine,
karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 12.12.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.
15. Hukuk Dairesi 2019/3097 E. , 2019/5150 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 7 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 7 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 27 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 23 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 13 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 5 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat