15. Hukuk Dairesi 2020/638 E. , 2020/2923 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

15. Hukuk Dairesi 2020/638 E. , 2020/2923 K.


'İçtihat Metni'

Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi ... Hukuk Dairesi
Birleşen .../... Esas sayılı davada

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki asıl dosya davalısı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde asıl ve birleşen dosya davacısı vekili Avukat ... geldi. Davalılar vekili gelmedi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan asıl ve birleşen dosya davacısı avukatı dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Asıl dava, kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca arsa sahibine karşı; birleşen dava ise yükleniciye karşı açılan tapu iptal ve tescil talebi ile tescil talebinin mümkün olmaması halinde taşınmazın dava tarihi itibariyle tespit edilen değerinin faizi ile tahsili talebine ilişkindir. Mahkemece asıl ve birleşen davanın kabulü ile gayrimenkul hissesinin davacı adına tesciline dair verilen kararın davalı vekilince süresi içerisinde istinaf başvurusunda bulunulması üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi'nce istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine dair verilen karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
6100 sayılı HMK geçici 3/2 maddesinde, bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanun'un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ila 454'üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı, bu kararlara ilişkin dosyaların bölge adliye mahkemelerine gönderilmeyeceği düzenlenmiştir. Bu düzenleme nedeniyle bir dosyada 20.07.2016 tarihinden önce HUMK hükümlerine göre temyize tabi nihai bir karar verilmiş ve bu karar temyiz edilmeyerek kesinleşmiş ise bu karar temyiz edilmeyerek kesinleşmiş olsa bile o dosyada kesinleşinceye kadar verilecek tüm kararlar HMK hükümlerine göre istinafa tabi olmayıp doğrudan HUMK hükümlerine göre temyize tabidir. Bu nedenle daha önce HUMK hükümlerine göre temyize tabi olarak görevsizlik veya
yetkisizlik kararı verilmiş, ise bu karar temyiz edilmemiş olsa bile sonrasında dosyanın gönderildiği mahkemece verilen karar dahi HUMK hükümlerine göre temyize tabi olacaktır. HMK geçici 3/2 maddedeki ilk düzenlemede 'aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan' ibaresi değiştirilerek 'kararlar' ibaresi getirildiğinden bu değişiklik açıkça bu sonucu gerektirmektedir.
Somut olayda, kanun yoluna başvurulan yerel mahkemenin davanın kabulüne dair verdiği karar 02.11.2017 tarihli olup kural olarak istinaf kanun yoluna tabi ise de, öncesinde ... 6.Tüketici Mahkemesi'nin 2011/504 Esas, 2013/1385 Karar sayılı ilamı ile mahkemenin yetkisizliğine, dosyanın yetkili ... Tüketici Mahkemesi'ne gönderilmesine dair verilen 04.10.2013 tarihli karar tarafların temyiz etmemesi üzerine 10.03.2014 tarihinde kesinleşip süresinde yetkili mahkemeye başvurulması üzerine yargılamaya devam olunduğu anlaşılmaktadır. O halde Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihlerinden önce ilk derece mahkemesince niteliği ne olursa olsun nihai karar verilmiş olduğundan ve verilen yetkisizlik kararı temyiz edilmeyerek kesinleşmiş olsa bile o dosyada kesinleşinceye kadar verilecek tüm kararlar doğrudan HUMK hükümlerine göre temyize tabi olduğundan, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne dair verilen kararın incelenmesinin Yargıtay'da ve 6100 sayılı HMK geçici 3/2. maddesine göre 1086 sayılı HUMK'nın 26.09.2004 tarih ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ve devamı maddeleri uyarınca yapılması gerektiğinden; Dairemizin temyiz incelemesi yapmakla görevli ve yetkili olduğu kabul edilmiş, mahkemenin kararına karşı istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesi'nin vermiş olduğu istinaf başvurusunun kabulüne ilişkin kararı yok hükmünde olup, sonuç doğurmayacağından Bölge Adliye Mahkemesi'nin 29.11.2018 gün 2018/1084 Esas ve 2018/1923 Karar sayılı kararının kaldırılarak; ilk derece mahkemesinin kararına karşı davalı ...’nin verdiği istinaf dilekçesinin temyiz dilekçesi hükmünde olduğu kabul edilerek yapılan temyiz incelemesinde;
Davacı asıl davada; davalı-arsa sahibi ... ile birleşen dava davalı yüklenici ... arasında düzenleme şeklinde satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığını, inşa edilecek olan binanın 3 ve 4 numaralı bağımsız bölümlerinin arsa sahibine, diğer bağımsız bölümlerinin ise yükleniciye ait olacağını, anılan sözleşme ile müteahhidin payına düşen zemin kattaki bağımsız bölümü müteahhit ile arasındaki ... 18. Noterliği’nin 03/07/2001-22961 numaralı düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile satın aldığını, dairenin kaba inşaat halinde kendisine teslim edildiğini, daireyi harcama yaparak oturulabilir hale getirdiğini ve uzun süredir de konutta ikamet ettiğini, müteahhidin tüm edimlerini yerine getirmesine ve inşaatı tamamlayarak arsa sahibine teslim etmesine rağmen, davalı arsa sahibinin uhdesinde bulunan 2 daireye karşılık olan 78/312 paydan, satın aldığı daireye ait olan 39/312 arsa payının kendisine devrini yapmadığını, işbu 39/312 hissenin kendi adına tescili talep ve dava etmiştir.
Davalı arsa sahibi; satış vaadi sözleşmesinin tarafının yüklenici ... olduğu, bu nedenle davanın husumet yönünden yanlış açıldığını, ...'in binanın 2 katını kaçak ve iskan alınması mümkün olmayacak şekilde yasa dışı inşaat ettiğini, davanın husumet ve mahkemece resen dikkate alınacak başkaca nedenler yönünden reddini talep etmiştir.
Mahkemece; hakkaniyet gereğince davacının yıkım kararı olan binada diğer daire sahipleri gibi tapuda arsa payı sahibi olması gerektiği yönünde vicdani kanaat oluştuğundan bahisle dava konusu ... sayılı parselde kayıtlı bulunan arsa vasıflı taşınmazda davalı ... adına kayıtlı bulunan 39/312 payın tapusunun iptali ile davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, davacının tapu iptâl ve tescil talebi kabul edildiğinden, terditli talebi hususunda karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm kurulmuş olup verilen karar davalı arsa sahibi ... vekilince temyiz edilmiştir.
Dairemiz ve Yargıtay Yüksek 14. Hukuk Dairesi’nin yerleşik içtihat ve uygulamalarına göre 3194 sayılı kanunun 21., 26. ve 32. madde hükümleri gereğince ruhsat ve eki projelere aykırı olarak meydana getirilen yapı, uygulamadaki deyimiyle kaçak inşaat olup bu tür yapıların yıkımı ve ilgilileri hakkında aynı yasanın 42. maddesine göre cezai yaptırım uygulanması gerekmektedir. Bu tür yapıların ekonomik değerleri bulunmadığından kaçak yapılan bağımsız bölümü satın alanın tescil talebinin dinlenmesi mümkün değildir.
Bu durumda, mahkemece proje ve ruhsata aykırı ve kaçak olduğu belirtilen inşaattaki aykırılıkların proje tadilatı da yapmak suretiyle giderilip giderilmeyeceği ve ne şekilde giderileceği konusunda bilirkişi kurulundan ek rapor alınıp ilgili belediyeden de sorulduktan sonra yasal hale getirilmesi mümkün ise bu konuda davacıya yeterli süre ve yetki verilip yasal hale getirilmesi halinde tapu iptal ve tescile karar verilmesi ve bu halde davalı arsa sahibi davaya karşı çıkmakta haklı olacağından harç, vekâlet ücreti, yargılama giderinden sorumlu tutulmaması, yasal hale getirilmesinin mümkün olmaması durumunda davacının tapu iptâl ve tescil talebinin reddi ile bedel konusundaki talebinin değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle asıl dosya davalısı arsa sahibi ...’nin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün yararına BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilmediğinden asıl dosya davalısı ... yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına, ödenenden 5766 sayılı Kanun'un 11. maddesi ile yapılan değişiklik gereğince Harçlar Kanunu 42/2-d maddesi uyarınca alınması gereken 176,60 TL Yargıtay başvurma harcının mahsup edilerek, varsa fazla alınan temyiz harcının temyiz eden davalıya iadesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 09.11.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2020 Yılı Kararları” sayfasına dön