16. Hukuk Dairesi 2015/21241 E. , 2018/1545 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

16. Hukuk Dairesi 2015/21241 E. , 2018/1545 K.


'İçtihat Metni'



MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ


Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucunda, ....Mahallesi çalışma alanında bulunan 833 ada 4 parsel sayılı 128.675,92 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki tarım alanına dönüştürülmesi mümkün olan yerlerden olduğu gerekçesiyle ve ham toprak vasfıyla davalı ... adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak çekişmeli taşınmazın bir bölümü hakkında tapu iptali ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, dava konusu 833 ada 4 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi raporunda (A) harfiyle gösterilen 4.074,30 metrekarelik kısmının davacı adına tapuya tesciline, aynı krokide (B) harfiyle gösterilen kısma yönelik davanın ise reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ile davalı ... vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
Mahkemece, fen bilirkişi raporunda (A) harfiyle gösterilen kısım üzerinde davacı lehine zilyetlikle kazanım koşullarının gerçekleştiği kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmiş ise de, hükme esas alınan bilirkişi raporları hüküm vermeye elverişli olmadıkları gibi, kendi içlerinde de bariz çelişkiler taşımaktadırlar. Mahallinde yapılan ilk keşif sonrası düzenlenen fen bilirkişi raporunda dava konusu taşınmaz bölümünün ekli krokide (A) harfiyle gösterilen 10.465,71 metrekarelik kısım olduğu belirtilmesine karşın, ikinci keşif sonrası düzenlenen ve mahkemenin hükmüne esas aldığı fen bilirkişi raporunda çekişmeli taşınmaz bölümlerinin ekli krokide (A) harfiyle gösterilen 4.074,30 metrekarelik kısım ile (B) harfiyle gösterilen 2.971,91 metrekarelik kısım olduğu belirtilmiştir. Öte yandan, aynı keşifte görev yapan üç kişilik ziraatçi bilirkişi kurulu raporunda ise, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin fen bilirkişilerinden ayrı olarak kendileri tarafından da ölçüldüğü belirtilmiş ve ekli krokide (A) harfiyle gösterilen 7.950,00 metrekarelik kısım ile (B) harfiyle gösterilen 4.850,00 metrekarelik kısmın dava konusu olduğu ifade edilmiştir. Her üç bilirkişi raporunda da dava konusu edilen taşınmaz bölümlerinin alanları ve sınırları farklı gösterilmiş olmasına karşın mahkemece raporlar arasındaki bu çelişki giderilmeden ve dava konusu edilen taşınmaz bölümlerinin alanları ve sınırları kesin olarak saptanmadan hüküm kurulmuştur. Öte yandan, ilk keşifte görev yapan jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişi tarafından düzenlenen raporda, 1984 yılına ilişkin hava fotograflarına göre çekişmeli taşınmaz bölümleri üzerinde tarımsal faaliyet yapıldığı belirtilmesine karşın, ikinci keşifte görev yapan jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişi tarafından düzenlenen raporda önceki raporun tam aksine 1984 ve 1992 yıllarına ilişkin hava fotoğraflarına göre çekişmeli taşınmaz bölümleri üzerinde herhangi bir tarımsal faaliyet yapılmadığı belirtilmiş, mahkemece dosya üzerinden aldırılan üçüncü jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişi raporunda ise çekişmeli taşınmazın birbirinden bağımsız ve bütünlük göstermeyen bazı bölümleri üzerinde kısmen tarımsal faaliyet yapıldığı belirtilmiş ancak bu sefer de kısmen tarımsal faaliyet yapılan bu kısımların sınırları ve alanları kroki üzerinde gösterilmemiştir. Bu şekilde eksik ve yetersiz bir incelemeye dayalı olarak karar verilemez.
Hal böyle olunca öncelikle, dava tarihinden (2007) geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ilişkin farklı tarihlerde çekilmiş en az 3 adet stereoskopik hava fotoğrafı Harita Genel Komutanlığı’ndan getirtilerek dosyasına konulmalı, daha sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile 1 fen bilirkişisi, 1 jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişi ve üç kişilik ziraat bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden keşif yapılmalı, yapılacak keşifte öncelikle dava konusu edilen taşınmaz bölümlerinin sınırları ve alanları davacı tarafa yer göstermesi yaptırılarak ve önceki bilirkişi raporları da dikkate alınmak suretiyle kesin olarak saptanmalı, belirlenen sınırlar fen bilirkişisi tarafından hazırlanacak kroki üzerinde gösterilerek işaretlenmeli, yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından çekişmeli taşınmaz bölümünün geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden kime nasıl intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı, imar-ihyaya konu edilip edilmediği, imar-ihyaya konu edilmiş ise ihyanın hangi tarihte başlayıp ne zaman bitirildiği etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli, ziraat bilirkişi kurulundan çekişmeli taşınmaz bölümünün toprak yapısı ve niteliği ile üzerindeki bitki örtüsünü belirten, bu bölüm üzerinde sürdürüldüğü iddia edilen zilyetliğin şekli ve süresini açıklayan, imar-ihya işlemine konu edilip edilmediği hususunun ayrıntılı şekilde irdelendiği mukayeseli ve gerekçeli rapor alınmalı, yukarıda belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları üzerinde jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiye stereoskop aletiyle inceleme yaptırılarak, çekişme konusu taşınmaz bölümünün hava fotoğraflarındaki niteliğinin ne olduğunun, imar-ihya işlemlerinin hangi tarihte tamamlandığının, taşınmazın ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığının ve zilyetliğin ne şekilde sürdürüldüğünün belirlenmesi istenilmeli, fen bilirkişisine keşfi takibe imkan verir ayrıntılı rapor ve kroki düzenlettirilmeli, ayrıca çekişmeli taşınmaz bölümünün değişik yönlerden ve komşu taşınmazlar ile arasındaki sınırlarını gösterecek şekilde çekilmiş renkli fotoğrafları dosyaya eklenmeli, çekişmeli taşınmaz bölümleri üzerinde dava tarihi itibariyle davacı lehine 3402 sayılı Yasa’nın 14.maddesindeki koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği kesin olarak saptanmalı, bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacıya iadesine,
05.03.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.










Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön