16. Hukuk Dairesi 2016/14262 E. , 2019/8349 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

16. Hukuk Dairesi 2016/14262 E. , 2019/8349 K.


'İçtihat Metni'


MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu, ...Köyü çalışma alanında bulunan 118 parsel sayılı 134000 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, tapu kaydı nedeniyle çayır vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacılar ..., ... ve ..., miras yoluyla gelen hak ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, tapu iptali ve adlarına tescili istemiyle dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davalı Hazineye karşı açılan davanın kabulüne çekişmeli 118 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile müştereken ve eşit payla davacılar ... ve ... adlarına tesciline, davalı köy tüzel kişiliğine karşı açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, dava konusu 118 parsel sayılı taşınmazın belirtmelik tutanağında adı geçen ... zilyetliğinde iken taksimen davacılara intikal ettiği, birlikte zilyetliklerinin 60 yılı aşkın devam ettiği ve davacılar lehine 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 46/1. maddesi gereğince edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya elverişli bulunmamaktadır. Dava konusu 118 parsel sayılı taşınmazın bitişiğinde 22 sayılı mera parseli bulunmasına ve belirtmelik tutanağında da dava konusu taşınmazın evvelce mera olup bilahare ... tarafından işgal edildiği belirtilmiş olmasına rağmen, mahkemece mera araştırması yapılmamış ve taşınmazın vasfını belirlemek için keşfe ziraatçı bilirkişi dahi götürülmemiştir. Oysaki uyuşmazlığın çözülmesi için dava konusu taşınmazın mera olup olmadığının tereddüte yer vermeyecek şekilde belirlenmesi gerekir. Kural olarak bir yerin mera olarak kabul edilebilmesi, taşınmazın yetkili ve idari merciler tarafından mera olarak tahsis edilmesine ya da taşınmazın öncesinin bilinmeyen bir zamandan beri geleneksel biçimde kamu malı niteliğinde mera olarak kullanılagelmiş olmasına bağlıdır.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için mahkemece, taşınmazın bulunduğu bölgede yetkili ve idari merciler tarafından 4753, 5618 ve 4342 sayılı Yasalar uyarınca mera tahsisi yapılıp yapılmadığı ilgili mercilerden sorulup saptanmalı, mera tahsis kaydı var ise mera tahsis kaydı ve dayanağı haritalar getirtilip uygulanmalı, dava konusu taşınmazın mera tahsis kaydı kapsamında kalıp kalmadığı belirlenmeli, mera tahsis kaydı yok ise davada yararı olmayan yöreyi iyi bilen, elverdiğince yaşlı, yansız, taşınmazın bulunduğu köye komşu köy halkından seçilecek yerel bilirkişiler, aynı yöntemle seçilecek tanıklar, fen ve ziraat mühendisi bilirkişisi hazır olduğu halde taşınmaz başında yeniden keşif yapılmalı ve yapılacak bu keşifte mahalli bilirkişi ve tanıklardan, taşınmazın öncesinin ne olduğu, geleneksel biçimde mera olarak kullanılan yerlerden olup olmadığı, kime ait olduğu, kimden kime kaldığı, taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıç günü, süresi ve sürdürülüş biçimi hakkında ayrı ayrı maddi olaylara dayalı bilgi alınmalı; mahkeme hakiminin, taşınmazın fiziksel yapısı, meyil durumu, taş ve toprak unsurundan hangisinin galip olduğu hususlarındaki gözlemi ayrıntılı şekilde keşif tutanağına geçirilmeli ayrıca komşu taşınmazların toprak yapısı ile dava konusu taşınmazın toprak yapısı mukayese edilmeli ve bu fiziksel olgular da keşif tutanağına aynen geçirilmeli; ziraat mühendisi bilirkişisinden, çekişmeli taşınmazın önceki ve şimdiki niteliği, kamu orta malı mera olup olmadığı ya da meradan açılıp açılmadığı, taşınmaz üzerinde ekonomik amaca uygun bir zilyetlik bulunup bulunmadığı, bulunmakta ise hangi tarihten beri ve hangi tasarruflar ile sürdürüldüğü, çekişmeli taşınmaz ile komşu taşınmazlar arasında toprak yapısı ve bitki örtüsü bakımından fark bulunup bulunmadığı, çekişmeli taşınmazın komşu mera parselinden ne şekilde ayrıldığı, aralarında ayırıcı unsur bulunup bulunmadığı hususlarında bilimsel verilere dayalı gerekçeli rapor alınmalı ve rapora taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş, komşu taşınmazlar ile aralarındaki sınırları gösterecek şekilde renkli fotoğraflarının eklenmesi istenilmeli; fen bilirkişisine, keşfi izlemeye, yerel bilirkişi sözlerini denetlemeye elverişli ayrıntılı, gerekçeli rapor düzenlettirilmeli; dava konusu taşınmazın kamu malı niteliğinde mera olduğu saptandığı takdirde, bu nitelikteki taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetliğin süresi ne olursa olsun hukukça değer taşımadığı göz önünde tutulmalı; mera olmadığı saptandığı takdirde ise, 3402 sayılı Yasa’nın 46/1. maddesi gereği davalı Hazinenin toprak tevzi tapusunun oluşum tarihinden evvel davacılar lehine zilyetlikle edinme koşullarının oluşup oluşmadığı aynı Yasa'nın 14. maddesi gereğince belgesizden edinilebilecek taşınmaz miktarı da göz önünde bulundurularak belirlenmeli ve sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetsiz olup, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.12.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.










Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön