16. Hukuk Dairesi 2016/9983 E. , 2019/6696 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

16. Hukuk Dairesi 2016/9983 E. , 2019/6696 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca duruşmalı olarak incelenmesi istenilmekle; duruşma için belli edilen 22.10.2019 gün ve saatte temyiz eden ... vekili Avukat ... ile aleyhine temyiz istenilen taraftan gelen olmadı. Gelenlerin yüzlerine karşı duruşmaya başlandı. Sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmanın bittiği bildirildi. Süresi içinde inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu. GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:


Talep eden ... vekili vasıtasıyla sunduğu 03.10.2013 tarihli dilekçesi ile, Şabanözü Asliye Hukuk Mahkemesinin temyiz ve karar düzeltme yolları tüketilerek kesinleşen 1999/100-2010/91 Esas ve Karar sayılı ilamı ile, çekişmeli 110 ada 40 ve 139 ada 2 parsel sayılı taşınmazlara uygulanan 1314 tarihli tapu kaydının taşınmazları kapsadığı, tapu maliklerinin ...,... olduğu, maliklerden İsmail'in tanınmadığı ve taraflarla bir ilgisinin bulunmadığı, diğer maliklerinin ölümüyle davacı tarafa intikal ettiği, davalı/davacı ...'in tapu malikleri ile mirasçılık ilişkisini kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın reddedildiğini, oysaki Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünün cevabi yazısına göre tapu kayıt maliki İsmail'in, davalı/davacı ...'in dedesi olduğunun anlaşıldığını, ancak mahkemenin Nüfüs Müdürlüğündeki kayıtlarla yetinerek tersi yönde karar verdiğini, kendisinin Genel Müdürlükteki kayıtlara daha önceden ulaşabilmesinin mümkün olmadığını öne sürerek yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunmuştur. Davanın reddine dair verilen önceki günlü karar Dairemizce, 'Mahkemece, duruşma açılmaksızın tensiben talebin reddine karar verilmiş ise de, yapılan inceleme ve uygulamanın karar için yeterli bulunmadığı, HMK'nın 379. maddesi uyarınca yargılamanın iadesi talebi üzerine mahkemenin, tarafları davet edip dinledikten sonra; talebin kanuni süre içinde yapılmış olup olmadığını, yargılamanın iadesi yoluyla kaldırılması istenen hükmün kesin olarak verilmiş veya kesinleşmiş olup olmadığını, ileri sürülen yargılamanın iadesi sebebinin kanunda yazılı sebeplerden olup olmadığını kendiliğinden inceleyeceği, bu koşullardan birinin eksik olması halinde, hakimin davayı esasa girmeden reddetmesi gerekeceği, HMK'nın 379. maddesindeki duruşma açılmasını zorunlu hale getiren düzenleme karşısında, mahkemece bu yön gözetilmeksizin duruşma açılmadan evrak üzerinden karar verilmesinde isabet bulunmadığı' gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, 6100 HMK'nın 375. maddesinin (ç) bendi gereğince yargılamanın iadesine karar verilebilmesi için, yargılama sırasında aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin karar verilmesinden sonra ele geçirilmiş olmasının gerektiği, somut olayda böyle bir durumun mevcut olmadığı belirtilerek nedeniyle talebin reddine karar verilmiş; hüküm, ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, işin esası hakkında yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma ve inceleme yeterli olmadığı gibi, deliller gereği gibi toplanıp tartışılmaksızın gerekçesiz olarak hüküm kurulmuştur.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 141/3. maddesine göre 'Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması' zorunludur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297 ve 298. maddeleri de, kararların gerekçeli olarak yazılmasını zorunlu kılmaktadır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297/c maddesi uyarınca gerekçenin; 'tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri' göstermesi gerekir. Bir başka anlatımla; gerekçe okunduğunda, mahkemece verilen hükme nasıl ulaşıldığının anlaşılması gerekir. Böylece, davacı veya davalı sıfatıyla bir yargı organı önüne gelen kişilerin, hukuk devletinde yaşamanın doğal sonucu olarak hukuk güvencesi, adil yargılanma hakkı ve hukuki dinlenilme hakları uyarınca haklarında verilen kararlar yanında kararların hukuki süreci ve yargısı da denetlenebilir olur. Bu ilkeler ışığında mahkemenin gerekçeli kararı incelendiğinde; davanın neden reddedildiği hususunda bir açıklamanın yer almadığı, HMK'nın 375/ç maddesinin somut olayda mevcut olmadığı şeklinde son derece soyut nitelikte bir ibare ile davanın reddedildiği, delillerin tartışılarak değerlendirmesinin yapılmadığı; kaldı ki; iddia ve savunma doğrultusunda hiçbir delilin toplanmadığı, yargılamanın iadesine konu mahkeme ilamına ait dava dosyasının getirtilip incelenmediği, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin yer almadığı ve kararın denetlenebilirliğinin olmadığı görülmektedir. Yani, kararın gerekçe içermediği açık ve tartışmasızdır. Hal böyle olunca; kararın gerekçesiz olarak verilmesi isabetsiz olduğu gibi, hüküm fıkrasının 6100 sayılı HMK'nın 297/2. maddesinde öngörüldüğü şekilde yazılmamış olması da isabetsizdir. Ayrıca, karar başlığında '...' olarak davalı sıfatıyla yer alan kişinin eldeki dava ile nasıl bir ilgisinin bulunduğunun anlaşılamamış olması da usul ve yasaya uygun düşmemektedir. Bu durum karşısında, davacı vekilinin temyiz itirazlarının yerinde olduğu anlaşıldığından kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, Yargıtay duruşması için belirlenen 2.037,00 TL vekalet ücretinin aleyhine temyiz istenilen taraftan alınarak, duruşmada kendisini vekil ile temsil ettiren davacı tarafa verilmesine,
yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 22.10.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.















Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön