Kamulaştırmasız El Atmada İdarenin Mal ve Haklarının Haczi


Menkul ve Gayrimenkul Haczi, Kıymet Takdiri ve Muhafazası, Yediemin İşlemleri, Haczi Kabil Olan ve Olmayan Mallar, İstihkak İddiaları, Hapis Hakkı Uygulamaları.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
Hepsihukuk
Mesaj Panosu Yöneticisi
Mesajlar: 2280
Kayıt: 28 Mar 2021, 13:29
İletişim:

ÖZET: Takibe konu ilamın 30.6.2010 tarihinden önce olması halinde idarenin mal ve hakları haczedilecektir.

İlam 30.6.2010 tarihi sonrasına ait ise idarenin mal ve haklarının haczedilmesi mümkün olamayacaktır.

4.11.1983 tarihinden sonraki el koymalarda ise; haciz yasağının getirildiği 11.06.2013 tarihi öncesine ait ilamlar için haciz konulabilecektir.
11.06.2013 tarihi sonrası ilamları için ise haciz yasağı işleyecektir.*
Y.8. HD. E:2013/18840 K:2013/7836 T:22.04.2014

Şikayet eden borçlu E. Belediye Başkanlığı vekili İcra Mahkemesi’ne başvurusunda; V. Bankası Esenyurt Şubesi nezdindeki 0015-..........’nolu hesaba haciz konulduğunu, bu hesabın fiilen kamu hizmetinde kullanıldığını, İİK’nin 82. madddesine göre devlet mallarının, 5393 sayılı Yasa’nın 15.maddesi son fıkrası gereğince belediyenin proje karşılığı borçlanma yoluyla elde ettiği gelirleri, şartlı bağışlar ve kamu hizmetlerinde fiilen kullanılan malları ile belediye tarafından tahsil edilen vergi, resim, harç ve gelirlerinin, öte yandan 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’na 5999 Sayılı Kanun’un 1. maddesiyle eklenen Geçici 6.ve 6111 Sayılı Kanun’un Geçici 2. maddesine göre, kamulaştırmasız el atma nedeniyle hüküm altına alınan tazminatın tahsili için idarelerin mal, hak ve alacaklarının haczedilmeyeceğini açıklayarak, 0015-...... nolu hesap üzerindeki haczin kaldırılmasını talep etmiştir.

Mahkemece, ilamın tarihi itibariyle 2942 Sayılı Yasa’nın geçici 6. Maddesi karşısındaki borçlu belediyenin malvarlığının haczinin olanaklı olmadığı gerekçesiyle şikayetin kabulüne, belediyenin malvarlığı üzerine konulan haczin kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm, alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Yukarıda açıklanan sorun konusunda sağlıklı bir sonuca ulaşmak için öncelikle konuya ilişkin yasal düzenlemelerin irdelenmesi gerekir. 30.06.2010 Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5999 Sayılı Yasa’nın 1. maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’na eklenen Geçici 6. maddesinin 1. fıkrasında; kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırması hiç yapılmamış olmasına rağmen 09.10.1956 tarihi ile 04.11.1983 tarihi arasında fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına ilişkin bit ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmazlara veya kaynaklara kısmen veya tamamen veyahut irtifak hakkı tesis etmek suretiyle malikin rızası olmaksızın fiili olarak el konulması sebebiyle açtıkları davalar sonunda tazminat almaya hak kazanmış olanlar hakkında bu madde hükümlerinin uygulanacağı, son fıkrasında ise bu madde uyarınca ödenecek olan tazminatın tahsili sebebiyle Kanun’un Geçici 2. Maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun Geçici 6. maddesi hükmünün 04.11.1983 tarihinden sonraki kamulaştırmamız el koyma işlemlerine de uygulanacağı düzenlenmiştir. Ancak; 6111 Sayılı Kanunu’nun Geçici 2. maddesi 01.11.2012 tarihinde Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilmiş, kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasından başlayarak altı ay sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiştir. Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı 22.02.2013 günlü 28567 numaralı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Son olarak; 11.06.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren
Bazı Kanunlar ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’de Değişiklik Yapılması Hakkındaki 6487 Sayılı Kanunu’nun 21 maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun Geçici 6. maddesi başlığıyla birlikte değiştirilmiştir.

Anılan 6.maddenin yeni halinin 11. fıkrasında bu madde uyarınca ödenecek olan bedelin tahsili sebebiyle idarelerin mal, hak ve alacaklarının haczedilemeyeceği hüküm altına alınmıştır.

Her ne kadar; 6111 sayılı Kanun’un Geçici 2.maddesi 01.11.2012 tarihinde Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilerek, kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasından başlayarak altı ay sonra, yani 22.08.2012 tarihinde yürürlüğe girmesine karar verilmiş ise de; Anayasa 11.maddesinde, Anayasa’nın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkesi düzenlenmiş, 138. maddesi ise hakimlere her şeyden önce Anayasa’ya uygun olarak hüküm verme yetkisi tanımıştır. Anayasa’nın 11. ve138. maddeleri, hakime Anayasa’ya aykırılığı saptanmış, yasa hükmünü iptal kararı yürürlüğe girmemiş olsa bile uygulamama yetkisini hatta yükümlülüğünü vermektedir. Zira iptal edilen hükmün uygulanması, hak arama hürriyetinin içini boşaltma anlamına gelecek ve Hukuk Devleti ilkesi ihlal edilmiş olacaktır.Nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesi ve Danıştay’ın iptal kararının yürürlüğe girmemiş olması halinde dahi Anayasa’ya aykırılığı saptanmış yasa hükümlerinin uygulanamayacağına işaret eden kararları vardır.Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararını duyurması, iptal edilen yasanın uygulanmasını durdurucu bir tedbir niteliğine bürünmektedir.Karar gerekçelerinin yazımı ve yayımlanmasının uzun süre alması karşısında hiç olmazsa iptal kararının duyurulması,Anayasa’ya aykırı yasa hükmünü uygulanmasını hiç olmazsa iptalkararının duyurulması, Anayasa’ya aykırı yasa hükmünün uygulanmasını engelleyecektir.(Turan Yıldırım Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi İdaresi Hukuk Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi-Amme İdaresi Dergisi cilt:26) İptal hükmünün Resmi Gazete’de yayımlanmasından 6 ay sonra yürürlüğe girecek olması Kanun Koyucuya Anayasa’ya uygun yeni yasa maddesi hazırlanması için verilmiş süre olup bu süre hükmünün uygulanmasını engellemeyeceğinden idarenin mal, hak ve alacakları haczedilebilir. Öte yandan 6111 Sayılı Yasa’nın Geçici 2. maddesinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesi’nin 01.11.2012 tarihli kararı sadece iptal tarihinden sonra konulan hacizler için değil, Anayasa’nın 153.maddesindeki geriye yürümeme ilkesinin kesinleşmiş yargı kararları için geçerli olması nedeniyle iptal tarihinden önce konulan hacizlerde de uygulanır.

Ayrıca 6487 Sayılı Yasa’nın 21. maddesi ile değişik 2942 Sayılı Yasa’nın geçici 6. maddesinin son fıkrasında bu fıkra hükmünün bu fıkra kapsamında kalan taşınmazlar hakkında açılan ve kesinleşmeyen davalarda da uygulanacağı düzenlemesinin idare tarafından kamulaştırmaksızın el konulan taşınmazlara ilişkin tazminat davaları ile kamulaştırma bedeli tespitine ilişkin davalar için gerekli olduğunun kabulü gerekir. Dava niteliği taşımayan İcra İflas Kanunu hükümlerine göre yapılan şikayet başvuruları bu kapsamda kalmamaktadır. Bu nedenledir ki haczedilmezlik şikayetleri para alacaklarına ilişkin olup doğrudan taşınmaza ilişkin dava olarak nitelendirilemez, anılan son fıkra kapsamında düşünülemez.

Tüm bu yasal düzenlemeler ve Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı değerlendirildiğinde; kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan tazminatlara ilişkin ilamların, icra takibine konu edilmesi halinde, el atma tarihi 09.01.1956 tarihi ile 04.11.1983 tarihi arasında ise; takibe konu ilamının 5999 Sayılı Yasa’nın 1. maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’na eklenen Geçici 6. maddesinin yürürlüğe girdiği 30.06.2010 tarihinden önce olması durumunda İdarenin mal, hak ve alacaklarının haczedilebileceği, ilam tarihi 30.06.2010 tarihinden sonra ise İdare’nin mal, hak ve alacaklarının haczedilemeyeceğinin kabulü gerekir. 04.11.1983’den
sonraki el koymalarda ise; 6111 Sayılı Yasa’nın Geçici 2. maddesi haciz yasağı getirmekle birlikte anılan Yasa maddesi Anayasa’ya aykırı görülerek 01.11.2012 tarihinde Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilmiş olmakla uygulanırlığı kalmamıştır. Bu durumda ilam tarihi yeniden haciz yasağının getirildiği 11.06.2013 tarihinden önce olması halinde haciz konulabileceğinden şikayet reddi, ilam tarihi 11.06.2013 tarihinden sonra olması halinde ise haciz yasağı mevcut olduğundan şikayetin kabulü gerekir.

Somut olayda 27.12.2012 karar tarihli takip konusu ilamda; İdarenin kamulaştırmasız el atma eyleminin 1983 yılından öncesine ait olduğuna ilişkin iddia ve bilgi bulunmamaktadır. Bu nedenle kamulaştırmasız el atmaya ilişkin eylemin 1983 yılından sonra olduğunun kabulü gerektiğinden ve olayda uygulanması gerekli 6111 sayılı Yasa’nın Geçici 2.maddesinin iptal edildiği, ilam tarihinin 11.06.2013’den öncesine ait olduğu da nazara alınarak, borçlu aleyhine haciz uygulanmasında anılan yasal çerçevede hukuka aykırı bir yön bulunmadığı kabul edilmelidir. Mahkemenin yazılı gerekçesi isabetli olmamıştır.

Bu kapsamda; V. Esenyurt Şubesi’nin şikayete konu hesap numarasına uygun hesap ekstreleri getirtilerek, hesaptaki paraların mahiyeti ve kaynağı belirlenerek, diğer şikayet nedenleri kapsamında değerlendirme yapılarak sonuca gidilmesi yerine, yazılı gerekçeyle hüküm tesisi isabetsiz olmuştur.

SONUÇ
Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme hükmünün yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nin 366 ve 6100 sayılı HMK’nın Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK’nin 366/3.maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunabileceğine, 22.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“Haciz ve Kıymet Takdiri” sayfasına dön